Asvan yada asuan, Güney Mısır'da Nil ırmağı kıyısında bir kent ve turizm merkezidir. Asvan aynı zamanda Mısır'ın Asvan ilinin idari merkezidir. Nüfusu yaklaşık 200.000 kadardır. Nil ırmağının doğu yanında yer alır ve Nil'in ilk şelalesini bünyesinde barındırır. Dünyanın en kuru yerleşim yerlerinden biridir. En son yağış 2006 yılında kaydedilmiştir (Vikipedi).
Üç tapınak gezdikten sonra Aswan'a akşam üzeri vardık. İlk izlenimimiz; Aswan'ın Luxor'a göre çok daha derli toplu ve temiz bir şehir olduğuydu. Burada Nil Nehri üzerinde birçok ada var. Bizim otelimiz de Fil Adası'ndaydı. Ana karadan tekneler aracılığı ile adalara ulaşabiliyorsunuz. Hiç bir zorluğu yok.
Hava yavaş yavaş nefes alınabilir hale gelince hemen 'Nubian Village' e gittik. Buraya da tekne aracılığı ile ulaşabiliyorsunuz. Biz otelimiz aracılığı ile bir tekne ayarladık. 1-1,5 saat sonra bizi otelimize geri götürdü.
Nübyeliler, Güney Mısır ve kuzey Sudan bölgesinde Nil vadisi boyunca uzanan tarihi bir bölge ve yerleşim yeri olan Nübye'de yaşayan, Nil-Sahra dilleri konuşan yerli bir etnik grup. Özellikle Asvan'da turistlere yönelik el işi ürünler satarak, turistik felukaları işleterek geçimlerini sağlamaktadırlar (Vikipedi).
Açıkçası bu güzel köy renkleriyle içimizi açtı. Ayrıca turistlere yönelik bir takım atraksiyonlar da yapabiliyorsunuz. Mesela deveye binebilir, tuktuk tarzı araçlarla tepeye çıkıp manzara izleyebilirsiniz. Biz ikisini de yaptık. Deveye kızımız için bindik. Manzara izlemeye de diğer turistlerin önerisi ile gittik. Yol biraz zorluydu ama manzara güzeldi gerçekten. Bir de köyde bazı evler turistlere açılmış. Ev sahipleri yiyecek içecek satarak para kazanıyor. Ayrıca bu turistlere açık evlerde timsah besliyorlar. Hatta bir sürü de timsah yavruları gördük. Okuduğumuz yazılarda koruyucu olduğuna inandıkları için beslediklerini yazmışlardı. Ancak sanırız şimdi geçim kaynağı olmuş. Doğasından koparılan bu timsahları görünce üzüldük tabii. İsteyen turistler fotoğraf çektirebiliyorlar.
Köyden dönünce ana karaya geçtik ve kornişte biraz dolaşıp günü bitirdik. Ertesi gün 03.00'da kalkıp Ebu Simbel yollarına düşecektik. O yüzden biraz erken yattık.
Ebu Simbel'den öğlen saatlerinde döndük. Biraz dinlenip 'Aswan Müzesi'ne gittik. Ancak ne yazık ki kapalıydı. Biz de 'Khnum Tapınağı'nı gezdik.
Elefantin'deki tapınak Khnum, eşi Satis ve kızları Anuket'e adanmıştır. Tapınak, en az Orta Krallık'a kadar uzanıyor. On Birinci Hanedan tarafından Khnum, Satis ve Anuket, Elefantin'de tasdik edilmiştir. Yeni Krallık sırasında, II. Ramses zamanından elde edilen bulgular Khnum'a hala orada ibadet edildiğini gösteriyor (Vikipedi).
Müze gezimiz bittikten sonra 'Feluka Gezisi' yaptık. Geleneksel yelkenli turu diyebiliriz. Açıkçası biz çok beğendik. Özellikle de güneş batımında yapmayı tercih ettik. Manzara harikaydı.
Ertesi gün gene otelimizin ayarladığı şoför ile 'Philae Tapınağı-Tamamlanmamış Obelisk-Nubian Müzesi'ne gittik. Ancak tapınaktan önce şehre yeni yapılan barajı ziyaret ettik. Bu bizim için de sürpriz oldu açıkçası:) Fotoğraf çekip yola devam ettik. Sonraki durağımız tapınak oldu.
Philae Tapınağı, Mısır'ın Asvan şehri yakınlarındaki Philae Adası'nda inşa edilmiştir. Antik Mısır'ın en büyük tanrıçası İsis için inşa edilmiş bu tapınak, ülkedeki en kıymetli tarihi eserlerden biridir. 2000 yılı aşkın bir mazisi bulunan tapınağa, Mısır'a hakim olan her medeniyet farklı bir katkı yapmıştır. Dolayısıyla Philae Tapınağı, hem Mısır uygarlığının hem de Yunan ve Roma uygarlıkları gibi farklı kültürlerin bizlere bıraktığı ortak bir mirasa dönüşmüştür. Fakat tapınak, Asvan Barajı'nın yapımında çok büyük hasar gördüğü için yok olmasının eşiğine gelmiştir. Bu duruma çözüm olarak, UNESCO'nun yürüttüğü, bölgedeki diğer tarihi eserleri de kapsayan program dahilinde, tapınak Philae Adası'nın yakınlarındaki Agilkia Adası'na taşınmıştır. Parça parça yeniden inşa edilen tapınak, tüm bu yaşananlardan sonra turistler tarafından sıkça ziyaret edilen bir nokta haline dönüşmüştür. Philae Tapınağı, kültürel geçmişinin yanında tasarım ve mimari anlamında da zengin bir yapıttır. Tapınağın giriş kısmından itibaren ziyaretçilerin dikkatini çekmeye başlayan İsis, Horus ve Harpokrates gibi mitolojik figürlerin duvar oymaları ve heykelleri, birbirinden farklı şekil ve boyutlarda tapınağı donatmaktadır. Ayrıca Ptolemaik dönem liderlerinin ya da Augustus ve Tiberius gibi Roma imparatolarının da çok fazla rölyef çalışması bulunmaktadır. İsis adına inşa edilen bu tapınak, bölge Bizans yönetimi altındayken Hristiyanlar için bir mabet haline getirilmiştir ve içerideki yazıtlarda bu açıkça ortaya konmuştur. Bir bakıma tapınağın içine doğru ilerledikçe, ne kadar büyük bir kültür buluşmasına ev sahipliği yaptığı daha da iyi anlaşılmaktadır (https://www.ytur.net/gezi-rehberi/asvan/filai-tapinagi.html).
Aswan'a gelip bu tapınağı görmeden dönmek olmazdı. Oldukça da güzel bir tapınaktı. Bayağı da kalabalıktı. 1 saat bizim için yeterli oldu.
Tapınaktan sonra 'Tamamlanmamış Obelisk'i görmeye gittik.
Antik yapıtlarıyla ve dikilitaşları ile ünlü Mısır'ın Asvan kentinde; yapımı tamamlanmamış 3500 yıllık bir dikilitaş 'Unfinished Obelisk' keşfedilmiştir. İşte tam da bu taş ocaklarda keşfedilen dikilitaşın, en eski kadın firavunlardan Hapşetşut'un emriyle üretildiği tahmin edilmektedir. Mısır'ın tarihi geçmişi en zengin kentlerinden biri olan Asvan kenti, özellikle Antik Mısır döneminden kalma taş ocakları ve burada üretildiği bilinen Kleopatra'nın İğnesi gibi yapıtlarla ünlüdür. Bu devasa Unfinished Obelisk'in yapımının durdurulmasının sebepleri hakkında çeşitli spekülasyonlar mevcuttur. Bunlardan en tutarlısı, dikilitaşın üzerindeki büyük kırık ve çatlaklara dayanmaktadır. Bu kırık ve çatlakların, taşın oyulduğu büyük kayadan çıkarılma sürecinde oluştuğu ve bu sebeple de çalışmaların sona erdirildiği düşünülmektedir. Her ne kadar başarısızlıkla sonuçlansa da bahsi geçen kayadan nasıl yapıldığına dair somut bir örnek niteliği taşıyan Bitmemiş Dikilitaş; Antik Mısır'ın fizik ve matematik alanında bu bilgileri eyleme dökme bağlamında ne kadar gelişmiş bir medeniyet olduğunu gözler önüne sermektedir (https://www.ytur.net/gezi-rehberi/asvan/bitmemis-dikilitas.html).
Açıkçası bitmemiş dikilitaş gerçekten çok ilgi çekici bir kaya. Ancak burayı görünce insanın aklında o dönemde kayaların nasıl kesilip, çıkarıldığına dair bir fikir oluşuyor. O nedenle burayı çok beğendik. Uğramanızı öneririz.
Son durağımız da 'Nubian Müzesi' oldu. İlk önce açık alan müzesi olduğunu düşündük ve bayağı panik yaptık ama neyse ki kapalıymış. Serin serin keyifle gezdik:) Bu arada gayet güzel bir müzeydi, uğrarsanız pişman olmazsınız.
Müzeden çıkınca 'ok'lar bizi bir 'mağara'ya, 'geleneksel bir ev'e ve bir 'antik tiyatro'ya yönlendirdi. Açıkçası mağaranın ne olduğuna dair bir fikrimiz yoktu ama merak edip baktık. İyi ki de bakmışız. Mağaranın içinde çok eski dönemlere ait bir sürü çizim vardı. Bayıldık...
Geleneksel ev kapalı olduğu için sadece fotoğrafını çekebildik. Antik tiyatronun da ev gibi fotoğrafını çekip yolumuza devam ettik.
Şehirde büyük bir kilise de mevcut; 'Archangel Michael Cathedral for the Coptic Orthodox'. Hızlıca bakıp çıktık.
Bu arada Aswan'da meşhur bir otel bulunuyor. Otelin adı 'Old Cataract'. Birçok ünlü zamanında bu otelde kalmış. Biz de bir şeyler içelim dedik ama giriş ücretliymiş, biz de vazgeçtik.
Cataract Hotel, 1899'da Thomas Cook tarafından Assouan'a (o zamanlar Aswan olarak biliniyordu) giden Avrupalı gezginleri barındırmak için inşa edildi. Konukları arasında, Çar Nicholas II, Winston Churchill, Howard Carter, Margaret Thatcher, Jimmy Carter, François Mitterrand, Prenses Diana, Kraliçe Noor ve Death on the Nile adlı romanından bazı bölümleri otelde belirleyen Agatha Christie yer alıyor. Romanın 1978 yapımı filmi otelde çekilmiştir. Yemek odası 1902'de eklendi. Mimarı H. Favarger'dı (Wikipedia).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder