Neler Yedik?

1- İSPANYA: İspanya'daki en meşhur lezzet tabii ki Tapas. Aslında tapasın bizdeki karşılığına meze ve kanepe diyebiliriz. Tapaslar hem öğlen hem de akşam yemeklerinde yenilebiliyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla İspanyollar genelde iş çıkışı bara oturup biralarını ve tapaslarını yiyorlar. Biz de bazılarını denedik tabii ancak İspanya'daki en büyük sorun domuza çok düşkün olmaları, biz de domuz yemediğimiz için tapasların içinden domuz olanları ayırıp o şekilde sipariş verdik, tapaslar da çok çeşitli olduğu için bu sipariş süreci sanıldığı kadar hızlı olamadı. Yediklerimiz  arasında çok beğendiğimiz olanlar da vardı, hiç beğenmediklerimiz de, neyse ki deniz ürünlerini çok sevdiğimiz için tapasda da genelde deniz ürünlü olanları tercih ettik.


Diğer meşhur yemekleri Paella, aslında bildiğimiz pilav diyebiliriz, ama pilavdan farkı safranla yapılıyor olması. Paellanın birçok çeşidi var, tavuklu, deniz ürünlü, etli vs. safranlı pilavın üstüne istediğiniz ürünü ekleyip getiriyorlar, biz tavuklu ve deniz ürünlü yedik, çok güzeldi, damak zevkimize uygundu, özellikle deniz ürünlü olanını beğendik. İspanya'nın meşhur içeceği de Sangria, kırmızı şarap, şeker, limonata ve meyve kabukları ile yapılan bir tür kokteyl. Tadı çok yumuşak, hafif bir içecek, ancak yapılan yere göre de lezzeti değişiyor. Ayrıca şarapları da çok lezzetliydi, söylemeden geçmeyelim bir kadeh şarap bir kutu coladan çok daha ucuzdu.
Özellikle Barcelona'da La Ramblas caddesi tahmin edersiniz ki pahalı, bizim tercihimiz Katalunya Meydanı'ndan yukarıya doğru devam eden cadde üzerindeki restaurantlardı, fiyat olarak uygunlar ve yemekler de lezzetliydi. Ayrıca Madrid'te dünyanın en eski restoranı Botin de uğranılması gereken bir restaurant. Giden buraya mutlaka uğruyor.
İspanya'da dünya lezzetlerinden de fazlasıyla faydalandık. Suşi, pizza, makarna vs. tercihlerimizden oldular. Mallorca adasında sahil şeridinde çok güzel restauranlar var, yemekler lezzetliydi, fiyatlar da makul. Bir de sahilde Cappuccino isimli cafede birkaç sefer oturduk, sangriası çok güzeldi. Tavsiye ederiz.
Gece için mutlaka ve mutlaka Flamenko. Biz mümkün kılabildiğimiz her gece bir gösteriye gittik. Flamenko mekanları ufak ve sıcak olduğundan olayın içindesiniz. Çok ateşli ve izlerken sizi alıp götüren bir dans.


Diğer bir tercihimiz de her zaman için kaliteli canlı müzik. Flamenko şovların kısa bir süresi var, haliyle çıktığımızda saat daha erken oluyordu, biz de barlar ve gece kulüplerini denedik ama en çok orada burada bulduğumuz Jazz barlardan hoşnut kaldık diyebiliriz.


Sevilla'da ilk önereceğimiz yer Eslava. İspanya'da yediğimiz en iyi tapas restaurantlarından bir tanesi olduğunu söyleyebiliriz. 27 € hesap ödedik.


Diğer tercih ettiğimiz tapas restaurantı lokal bir havası olan Giralda oldu. 22.5 € hesap ödedik.


Kahvaltı için Gusto'yu tercih ettik ki burasını öneririz. Dondurmayı da La Abuela'da yedik. Çok güzel dekore edilmiş bir pastahane olan La Campana da uğradığımız diğer bir duraktı. Kahve içecekseniz Torre Del Oro'nun oradaki Torch Cafe'yi tercih edebilirsiniz. Kahveleri gerçekten iyiydi.
Sevilla'nın diğer güzel tarafı gece hayatının bu bölgedeki diğer şehirlere göre biraz daha hareketli olmasıydı. Güzel barlar ve ortamlar var. Betis Caddesi ve Alfafa Bölgesi'ndeki barlar hoşumuza gitti.


Cordoba'da Bodegas Mezquita'yı tercih ettik. Yemekler güzeldi. Hesaplar 30 € civarı geldi. Bira için Cervezas Califa uygun bir mekandı. Bunun dışında Luque ufak, çok tatlı bir restauranttı.


Granada için tapasın başkenti diyebiliriz çünkü her bira yanında bir tabak bedava tapas getiriyorlar. Tapas olarak menüden sipariş ettiğiniz yiyeceklerin porsiyonu çok büyük ve daha pahalı, bira yanına getirdikleri ile doyarsınız ve haylice de lezzetliler. Tapas kültürünü en çok yaşadığımız, hissettiğimiz şehir burasıydı. Tapas restaurantları olarak ise Los Manueles, Bar Los Diamantes ve La Tana'yı tercih ettik. Hepsinden ortalama 30 € hesap ile çıktık. Kızımıza getirdikleri tapastan veremediğimiz için yemek sipariş etmek durumunda kaldık, yoksa daha ucuza da çıkabilirdik. Üç biraya rahatlıkla doyup çıkılır.


Dondurma olarak da Heladeria Los Italianos'u tercih ettik, herkes buradan yiyordu. Bunun dışında Sabbore de denediğimiz diğer bir dondurmacı oldu.


İlk geldiğimiz gün festival kalabalığından oturacak yer bulamadık ve El Deseo adlı güzel bir restauranta oturduk, hesap 36.32 € geldi. Bir akşam da değişik bir rota çizerken halkın tercih ettiği Cafe Futbol adlı bir çay bahçesinde oturduk. Ortamda hep ileri yaş grubu vardı. İnanılmaz güzel ve keyifliydiler; churro-çikolata yedik ve onları izledik. 


Malaga'da ilk durağımız dünyaca meşhur El Pimpi oldu. Web sitesinden okuduğumuz kadarıyla 1971'den beri açık olan bu mekanda değişik konsept barındıran oda ve alan bulunmakta. Her şey son derece lezzetliydi, mutlaka uğranması gereken büyük bir mekan. Fiyatlar gayet makul, yemek de doyurucu. Seçtiğimiz yemeğin güzel bir şarapla fiyatı 44.80 € idi.


Diğer tercihimiz limandaki Tore Muello Uno oldu. Güzel bir et yemeği yedik. Hesap 37 €.


Tapas için de hotel görevlisinin tavsiyesi ile Cortijo'ya gittik. Burada da her şey çok ucuz ve güzeldi. 4 tapas ve içecekler 12.10 € tuttu. 


Diğer önerebileceğimiz yer paella yemek için gittiğimiz El Patio. Burayı da çok beğendik ancak biraz daha pahalıydı, hesap 42.10 €.


Kahvaltı ve kahve için de Tejeringo's ve La Recova'ya gittik. Önerebiliriz. Gece bir şeyler içmek için güzel bir bira evi olan Arte Sana'yı tercih ettik, ortam güzeldi.

Larios Caddesi'nde yürürken çılgın bir kalabalıkla karşılaştığımız meşhur dondurmacı Casa Mira'yı biz de denedik. Her gece sıra numarası alarak dondurma veya buzlu içecekler aldık. Lezzetliydi ancak daha iyilerini yediğimizi de itiraf etmeliyiz.


2- İTALYA: Kesinlikle Pizza ve Makarna tabii. Öncelikle makarnaların daha az pişmiş olduğunu söyleyebiliriz. Yani yerken çok daha sertler, biz beğendik ama arkadaşlarımız o kadar da beğenmedi, yani damak tadınıza kalmış. Pizzalar için diyebileceğimiz çok fazla bir şey yok, çok lezzetliydiler, ince hamurdan yapıyorlar, porsiyonlar da gayet doyurucu. Ayrıca İtalya'da yalnızca dilim pizza satın alıp elinizde yiyerek yolunuza devam edebiliyorsunuz, kalite bakımından da kesinlikle kötü değiller, gayet lezzetliydiler. Floransa'da "Pizzeria Spera" isimli bir restaurantta yemek yedik, süperdi.
Diğer harika yemeğimizi "Golden View" isimli Ponte Vecchio manzaralı hemen nehrin kenarında yer alan çok güzel bir restaurantta yedik. Ayrıca canlı müzik keyfi de yemeğimizin yanında harika oldu.


Bir diğer restaurant da "MaMMaMia" ydı. Orayı da tavsiye ederim. Milano'da da "Di Gennaro" isimli bir restaurantta akşam yemeği yedik. Çok lezzetliydi, 4 kişi tıka basa doyduk, toplam 66 Euro ödedik.
Venedik'de tercih ettiğimiz restaurant Al Mascaron oldu, kesinlikle tavsiye ederiz, deniz ürünleri lezzetli ve fiyatı oldukça uygundu.


İtalya'nın diğer önemli lezzeti dondurma, tabii kış olduğu için doya doya yiyemedik, sanırım 1-2 sefer yiyebildik, lezzeti güzeldi ama buralarda da aynı lezzetlerde dondurmaları çok rahat bulabilirsiniz. Ve Tiramisu, işte bu tatlı bizi şaşırttı çünkü burada yaptığımızdan çok daha farklıydı, İtalyanlar bu tatlıyı çok daha yumuşak yapıyorlar, yani şu şekilde özetleyebilirim; biz burada tiramisuyu çatalla yerken, İtalya'da kaşıkla puding gibi yedik, evet alışık olduğumuz bir durum değildi, biraz garip geldi ama yedikçe çok beğendik, kremaları da çok güzeldi. İtalya'da içecek olarak genelde şarap tercih ediliyor. Geceleri genelde herkes barların önündeki sokakta ve ellerinde çoğunlukla bir aperol spritzle muhabbet içerisinde oluyor. Roma'da Piazza Navona'nın arka taraflarında böyle bir sokak bulduk ve aralarına katıldık. Gerçi bu konsept Asmalımescit'e de geldi.
Cenova'nın pesto sosu meşhur, o yüzden Eataly' de pesto soslu makarna yedik, çok güzeldi. Mutlaka çok daha meşhur yerler vardır ancak bizim zamanımız çok kısıtlı olduğu için yemek kısmını biraz arka planda bırakmak zorunda kaldık.


Cinque Terre gezimizde Vernazza'da hemen sahilde yer alan Gambero Rosso restaurantta güzel bir akşam yemeği yedik, deniz mahsullü makarna ve kızarmış ahtapot ve ıstakoz çok lezzetliydi. 71 €.


Manarola'da mutlaka bir akşam yemeği yemenizi önereceğimiz restaurantın ismi Tirattoria Dal Billy. Biz de bir blogda okuduk, denedik ve bayıldık. Fiyatlar da gayet makul. Kendi makarnasını, şarabını, mezelerini yapıyor (Çok iyiler), ve deniz mahsulleri günlük. Burada yediğimiz yemeği hayatımız boyunca unutamayız, her zaman en iyiler listesinde kendine yer bulacak. Hesap 94 €.


Ayrıca Manarola'da Nessun Dorma'ya gitmenizi öneririz, adam akıllı yemek yok yalnızca aperatifler ve içki var. Ancak en önemli özelliği köy manzarası inanılmaz güzel. Trekking esnasında Manarola - Corniglia arasında yer alan köyde Gli Ulivi adında klasik bir yerde öğle yemeği yedik. (36 €) Lezzetliydi. Riomaggiore'de ana caddede 'Mamma Mia'yı göreceksiniz. Kızarmış deniz ürünlerini take away şeklinde alabiliyorsunuz. Biz çok beğendik.


Napoli pizzasıyla meşhur. En bilinen adres de Antica Pizzeria 'Da Michele'. Genelde kapıda sıra oluyormuş, biz de bir müddet bekledik. Yalnızca 2 çeşit pizza yapıyorlar, ikisinden de sipariş verdik, çok lezzetliydi. Siz de giderseniz her yerde adı geçen bu meşhur restauranta uğrayabilirsiniz. Bu arada inanılmaz ucuz, pizzanın tanesi 5 €. Bu şehir bizimkine benziyor haliyle gastronomi açısından çok iyi ve sadece pizzadan ibaret değil. Biz de fırsat bulup sokaktan onu bunu yedik ve önerilen birçok italyan restaurantı aklımızda kaldı.


Sorrento'da İl Buco adlı lüks bir restaurantta akşam yemeği yedik. Tabii pahalıydı ve gezi sırasındaki en yüksek hesabı burada ödedik (130 €) ancak çok lezzetli olduğunu söylemeliyiz. Yemeği sunmadan önce anlatıyorlar, ilgileniyorlar, şefleri bir şeyler gönderiyor. İnsan şımarıyor:) Bu şehirde diğer övülen mekan Pizzeria Da Franco'ya da uğradık. Güzel, 'localler' bir mekan ama sonuçta bir pizzacı; çok sıra var ve kalabalık olduğu için servis biraz gecikiyor. 22 €.



Positano'da sahildeki Chez Black adlı balıkçıda güzel bir akşam yemeği yedik. Çok lezzetliydi, 43 €


3- FRANSA: İşte bizim yemeklerinden en keyif aldığımız ülke. Özellikle pastanelerinden alışveriş yapmanızı şiddetle öneririm. Pastane deyince tabii ilk akla gelen Paul oluyor. Biz hemen hemen her sabah Paul'dan croissant, pain aux raisins (üzümlü harika bir tatlı çörek) ve tabii pain au chocolat yani çikolatalı croissant ve gözümüze ilk çarpan tatlılardan alıp yola koyulduk. Paul'u birçok yerde görebilirsiniz, şubeleri çok fazla. Diğer önerebileceğimiz lezzet peynirleri ve bagetleri. Güney Fransa gezimizde bolca bu iki lezzeti bir arada tercih ettik, özellikle kurulan halk pazarlarından peynir alıp bagetinizin arasına koyup yemenizi öneririm. İnanın büyük bir keyif alacaksınız. Diğer harika lezzet peynir fondüsüydü, yani çikolata yerine erimiş peynir yiyorsunuz, bilmiyorum söylemeye gerek var mı inanılmaz bir lezzetti.


Paris'in en güzel yanlarından biri hiç şüphesiz cafeleri, cafelerdeki sandalyeler yanyana ve yola bakar şekilde dizayn edilmiş, çok samimi ve güzel bir görüntü. Meşhur cafeler abartı pahalı değil. Montparnasse'daki otelimize yakın, Le Select, La Coupole, Le Dome, La Rotonde meşhur dörtlüsü uğrak yerlerimizdi, ayrıca opera binasının oradaki Cafe de la Paix güzel bir yerdi. Bu cafeler birçok ünlüyü ağırlamış, resimleri duvarlarda görebilirsiniz.


Diğer harika lezzet Moules, bir tencere dolusu midye ve yanında patates kızartması, bu ikili çok beğenilen ve tercih edilen bir lezzet. Biz midyeyi çok sevdiğimiz için bu ikiliye bayıldık. Moules bildiğimiz midye aslında ama tabii bizim yediklerimizden ufak bir farkı var, kocaman bir tencerede şarap katılmış suyun içinde 30-35 tane küçük midye yer alıyor, başka bir tabakta da patates kızartması getiriyorlar. Zaten bu lezzeti diğer seyahatlerimizde başka ülkelerde de tercih ettik. Moules ve peynir fondüsünü St. Michel'de yedik. Dar bir sokakta sağlı sollu birçok restaurant yer alıyor, biz de gözümüze en güzel görünen yeri seçtik.


Lyon gastronomi ile dünyaca meşhur üne sahip bir şehir. Birçok Michelin yıldızlı restauranta ev sahipliği yapıyor. Şehrin en meşhur şefi 2018'de hayatını kaybeden Paul Bocuse. Eğer Bocuse'un sahip olduğu bir restaurantta yemek istiyorsanız, arkadaşlarımızın önerdiği, fiyatları daha uygun olan Le Sud'ta yemenizi öneririz.
Linkten şehirdeki Michelin yıldızlı restaurantları bulabilirsiniz. https://www.viamichelin.com/web/Restaurants/Restaurants-Lyons-69000-Rhone-France. 
Bunun dışında geleneksel Lyon yemeklerinin sunulduğu, hayli lezzetli ve fiyatları bir o kadar makul 'Bouchon' restaurantları bulunuyor. Biz de kapısındaki tahtada günlük menülerini veren 'Le Gourmand Saint Jean'da yedik. Çok lezzetli ve uygundu. İki aile 40 € hesap ödedik.


Bunun dışında web sitesinde yazdığına göre 1859'dan beri hizmet veren kapalı market alanı Les Halles de Paul Bocuse'ye uğradık. İçeride şarküteriler, şarap dükkanları, deniz mahsulleri, restaurantlar vb. bir sürü yer var. Tren garına yakın, çok temiz ve modern bir pazar.


Annecy'de erimiş peynirle çok güzel sandviçler yapıyorlar. La Fermette ve Les Caprices d'Emilie'den sandviçlerimizi aldık. Çok lezzetliydi. 14 € hesap ödedik.


Dondurmalarımız için de tercihimiz Glacier Des Alpes oldu. Gayet güzeldi.


Akşam yemeği için de birçok restaurantta yer yoktu. Neyse ki  Le P'tit Zinc adlı bir restaurantta yer bulduk. Gayet lezzetliydi, önerebiliriz. İki aile toplam 75 € hesap ödedik.


Grenoble'de Hamburgers'de öğle yemeği yedik. Çok lezzetliydi. Kişi Başı 13 €.


Akşam yemeği için tercihimiz 100 senelik bir yer olan 'Les 3 Brasseurs' oldu. Kendi biralarını üreten bu restaurantta yemekleri de biraları da çok beğendik. İki aile toplam 66 € ödedik.


Mulhouse'da sushi yemeği tercih ettik. Restaurantın adı '...........'. Hizmet ve ortam çok güzeldi. Yemeklerin lezzeti de ortanın üstündeydi. 


Colmar'da harika bir restaurantta akşam yemeğimizi yedik. İsmi '.....'. Ortam, müşteriler, hizmet hepsi son derece kaliteliydi. Eğer yaz sezonu olsaydı büyük ihtimalle yer bulamazdık. 


Diğer bir restaurant da '.......'. Buraya da bayıldık. Herşey harikaydı.


Strasbourg'da '.......'da yemek yedik. Müzikli bir mekandı o nedenle biraz gürültülüydü. Ama yemekler harikaydı.


4- İNGİLTERE: Yemekler konusunda sorun çekmedik, şehirde farklı farklı kültürlerden bir çok restaurant var. Tabii bazı yerel lezzetlerden bahsetmeden geçmek olmaz.
İlk aklımıza gelen Fish and Chips, bir türlü denk getiremediğimiz çay saati ve pek hoşumuza gitmeyen İngiliz kahvaltısı. Fish and chips çok sevdiğimiz bir lezzet oldu, hem balıkları hem de patatesleri çok güzeldi, özellikle nehrin kenarında yer alan cafede yediklerimiz çok lezzetliydi. Aynı güzel hislerimizi maalesef kahvaltı için söyleyemeyeceğim. Biz kahvaltıyı kaldığımız otelde yedik, belki başka bir yerde daha güzel olabilirdi ama inanın konsept güzel değil, yani lezzet sorun değil.Yumurta, fırınlanmış fasulye, et (domuz), domates, mantar desem ve hepsi tek bir tabakta desem:) Ama gene de denemek lazım tabii, yani bilemiyorum belki siz seversiniz. 5 çayını ise bir türlü yakalayamadık, içimize dert oldu resmen, bir gün bayağı niyetlendik, çok güzel bir otelin cafesine gittik, bu sefer de yer yoktu, en sonunda bari sütlü çayı denemeden gitmeyelim dedik ve tren garından denemek için bir tane çay aldık, süt ister misiniz dediler büyük bir iştahla evet evet dedik:) Tadını sorarsanız bence büyük bir fark yoktu, yalnızca daha hafif bir tat vermişti. Bunların dışında İngiltere'nin kendine özgü yemeğine biz rastlayamadık, gitmeden okuduğumuz yazılarda da aynı şeyi belirtmişlerdi. Şehirde farklı ülkelere ait birçok lezzet bulabilirseniz (İtalyan, Çin, Fas vb.). O yüzden biz genelde dünya mutfaklarından çeşitler yedik. Çin veya Japonya mutfağını seviyorsanız, kaçırmamanızı öneririm. Bir de Fransa menşeli Laduree'yi keşfettik. Muhteşem makaronları denemeden gelmeyin ama çok pahalı olduğunu da söylemem lazım. Yanlış hatırlamıyorsam Covent Garden'de mağazası vardı. Covent Garden'da bulunan bir diğer süper lezzet "Ben's Cookies".  Sanırım İstanbul'a getirdiğimiz nadir lezzetlerden biriydi. Hatta daha da ileri gidiyorum ve daha güzelini yemediğimi söylemek istiyorum. Ve tabii ki Pub'lar... Özellikle Londra'daki Wellington Pub ve Nicholson's Pubs'ı öneririm.



Maç izlemek için her bar olur ama en çok önereceğim mekan Chelsea Stadının bir parçası olan Frankie's, tabii ki bir Chelsea maçı izleyerek. Bunun dışında Fullham'lıların mekanı olan The Golden Lion'da maç öncesi zaman geçirdik, özetle taraftar barları maç için en canlı mekanlar.


Ucuz, bol ve lezzetli yemek için en uygun adres bize göre Chinese Town'lar. Eğer bu tarza biraz aşinalığınız varsa öneririz. Girdiğimiz her yerden hoşnut kalarak ayrıldık.


Burger için Londra'da Oxford caddesi civarında çok enteresan, lezzetli burgerleri olan bir yer var. Adı da Meatliquer, enteresan olma sebebi ise hard metal bar olması. 'Headbanger'lar ile bu kadar güzel bir yemek yiyeceğimizi hiç tahmin etmezdik.
Eğer daha özel bir yerde güzel bir yemek yemek isterseniz size "Rules"u öneririm. Burası Londra'nın en eski restaurantı, önceden uğrayıp rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. İnanılmaz şık bir yer, 4 kişi çok güzel bir yemek yedik, 131,96 Pound ödedik. Evet pound olunca çok pahalı ama orada yaşayanlar için hiç fena değil diye düşündük.


Bir de Londra'da harika bir jazz club'dan bahsetmek istiyorum. İsmi "Ronnie Scott's". Bu dünyaca ünlü barı muhteşem ambiyansı nedeniyle görmenizi tavsiye ederim. Performanslar süper, barın dekorasyonu için diyebileceğim pek birşey yok, harikaydı. Biletleri önceden almak gerekli. http://www.ronniescotts.co.uk/


5- ALMANYA: Berlin ve Münih'de gece hayatını görmüş biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Almanya'yı dönerimizle fethetmişiz. Almanlar uzun kuyruklar oluşturuyorlar, geceyi yemekle sonlandırma alışkanlığımızı sanırım onlara da bulaştırmışız:)) Bu iki şehirde de sosislerin çok rağbet gördüğünü söyleyebiliriz. Münih'de biergarten'lar çok güzel, hele hava güzelse süper, bira ve patates keyfi yapan birçok almanı bu bahçelerde görebilirsiniz.



Berlin için özellikle muazzam bir gece hayatı hakim, tüm hafta sonu süren parti veya Berghain gibi yeraltı gece kulübü deneyimlerini yaşamak gerek. Bunun dışında canlı müzik için bizim tercih ettiğimiz mekan ise Yorckschlösschen Jazz ve Blues oldu.

Köln'de tercihimiz tavsiyelerden dolayı Brauerei Zur Malzmuehle oldu. Gayet lezzetliydi. Birası da çok iyiydi. 44 € hesap ödedik.


Bir de en eski ve meşhur biracılardan olan Gaffel am Dom'da bira içtik. Güzel bir mekan ancak oturup keyfini çıkartacak vaktimiz yoktu ne yazık ki, içip kalktık.


Bonn'da güzel bir pizzacıda yemek yedik. İsmi Tuscolo. Çok beğendik. Hem makarnası hem de pizzası çok iyiydi. Porsiyonlar da büyüktü. 33 € hesap ödedik.


Bir şeyler içmek için de Brauhaus Bönnsch seçilebilir. Bu da Kolsch gibi kendine özgü ama çok benzer biraları var ve gayet lezzetli tabi ki. Gece kulübü için de önü hayli kalabalık ve büyük bir sahnesi olan N8Schicht'i öneririz.


Heidelberg'de Schmelzpunkt'da dondurma yedik. Güzeldi. 


Yemek için önerilen Schnitzelbank'a gittik. Kapatmış olmalarına rağmen kabul ettiler. Güzeldi, oldukça lezzetli yemekleri ve birası var ve en meşhur restoran da burası. 35 € hesap ödedik.


Nordsee de bizi hızlıca yemek için kurtaran yerlerden biri oldu. Balıkla aranız iyiyse hiç düşünmeyin deriz, çok da uygun fiyatları var, 13 € hesap ödedik.


Augsburg'da çokça önerilen Belediye Binası'nın altındaki Ratskeller'e gittik ama mutfak erkenden kapandığı için maalesef giremedik. Zaten bu bölgedeki en büyük sorun restoranların oldukça erken kapanması. 

Füssen'de Gasthof Krone'de yemek yedik. Sevimsiz garson dışında her şey güzeldi. 50 € hesap ödedik.


Bloglarda okuduğumuz bir tatlı vardı. İsmi kartopu. Füssen'de de sırf bu tatlıyı satan bir dükkan var. Oradan çikolatalı alıp denedik. Fena değil ancak kahveyle daha iyi gider diye düşündük. 


Nördlingen'de çok zamanımız olmadığı için burada yemek yemedik.

Rothenburg' da hemen meydanda yer alan Ratstube'de yemek yedik. Çok güzel şarkılı bir gösteri de izledik. O gün şehirde yerel kıyafetleri ile turistlere yönelik gösteri yapanlar toplanıp, hep bir ağızdan şarkılar söylediler, bayağı keyif aldık. 49 € hesap ödedik


Würzburg'da yemek yemedik ama hemen eski köprüdeki Alte Mainmühle'de şarap tadımı yaptık. Çok güzel şarapları var. 


Nürnberg'de ilk akşam yemeğimizi çoğu yer kapalı olduğundan pazar meydanındaki Alex'de yedik. Ortam da yemekler de çok güzeldi, ama genel olarak sıradan bir mekandı. Hesap 38€ geldi.


Öğlen ise hayli önerilen, çok güzel birası ve sosisleri olan Bratwursthausle Nürnberg'de yemeğimizi yedik. Çok güzel bir ortamı var, ama sosislerini yiyebilir misiniz bilmem ama güzeldi.


Frankfurt'da yemeğimizi ABD fast food restaurantı olan Five Guys'da yedik. Başka yerlerde de daha önce yemiştim, her zamanki gibi güzeldi, bayağı doyduk:) Hesap 25€. 


Tecrübe etmek isterseniz Türk restaurantı Bayram'ı deneyebilirsiniz. Türk ve Alman müşterilerle dolu olduğunu söylemeliyiz. Geceleri alkolü alan soluğu burada alıyor. Yurt dışında yediğim en iyi dönerlerden bir tanesi olduğunu söyleyebilirim. Dürüm döner 5.5€, kebaplar 7-12€ arasında.


Dönüş yoluna geçmeden önce Paulaner am Dom'da yemek yedik. Gayet lezzetliydi. biraları süper, yanına biralık yemekler de bulunabiliyor, hemen büyük kilisenin arka tarafında. Fiyatları da iyiydi, 29€ hesap ödedik. 


6- BELÇİKA: Hiç unutamadığımız çikolataları, waffle'ları, patatesleri ve biraları... Hangisinden başlayacağımı bilemedim:) Çikolatadan başlayalım, Belçika bu konuda ün yapmış bir ülke, zaten sokaklarda çikolata dükkanlarından daha bol birşey yok, birçok markanın çikolatasını denedik, hepsi de çok güzeldi.


Çikolata olur da waffle olmaz mı, sokaklardaki o kokuyu hala unutamıyoruz, ayrıca birçok çeşit waffle yapıyorlar, örneğin yalnızca pudra şekerli veya bol çikolatalı bulabiliyorsunuz. Tamamen zevkinize kalmış. Vee patatesler... Şimdi bir patates ne kadar farklı olabilir ki diyebilirsiniz ama aynı Viyana'da yediğimiz şnitzel gibi bu patatesler de tamamen farklı, o kadar lezzetli ki denemelisiniz. Zaten tıpkı çikolatacılar gibi her yerde patates satıldığını göreceksiniz. Biralarına gelince tıpkı diğer yiyecekleri gibi dünyaca ün yapmış bir ülke Belçika, yüzlerce çeşit biraları var, eğer bira severseniz Belçika'da bu konuda çok güzel bir deneyim yaşayacaksınız. Özellikle Brüksel'de Jeanneke Pis (işeyen kız) karşısında yer alan Delirium'u ve Royal Tiyatronun arkasındaki A la Mort Subite'i tavsiye ederiz. Biz de tavsiye üzerine buralara gittik ve çok beğendik. 2 Kwak marka biraya 7 Euro ödedik.



Belçika'da her bira için farklı bir bardak kullanılıyor, tam bir bira kültürü anlayacağınız. Dört bin çeşit birası var, barlar tam bar ve 'çek bir bira' dedirtiyor. Taşan köpüğü sıyırıyorlar, müzikler güzel. Brüksel'de her akşam uğradık bir tanesine diyebiliriz.


Belçika'da çok sevdiğimiz "Moules"den de bolca yedik. Brüksel'de "Chez Leon" midyeler için en meşhur mekan.


Brüksel'de bir gece akşam yemeğimizi çok güzel bir Japon lokantasında yedik. Eğer siz de suşi seviyorsanız mutlaka öneririm. 2 kişi 42.40 Euro ödedik. Yerin adı "Kabuki".
Ghent'de yemek yediğimiz yerin adı "De Witte Lecuw" idi. Tam meydanda yer alan sadece dış görünüşünden beğendiğimiz bir yerdi. Neyse ki yemekler de çok lezzetliydi. Et, makarna, patates kızartması ve biralar dahil toplam 28.50 Euro ödedik. Yemekten sonra kanalın yanında bulunan ve sabahtan gözümüze kestirdiğimiz "Het Waterhuis Bierhuis"a oturduk . Burayı hemen farkedeceğinizi düşünüyorum çünkü en kalabalık yerlerin başında geliyor.


Brugge'da da akşam yemeğimizi hemen meydanda yer alan "De Vier Winden" de yedik. Midye ve 2 bira istedik. Ücret 34.90 Euro geldi. Yemek lezzetliydi.


7- HOLLANDA: Rotterdam'a biraz geç geldiğimiz için ilk akşam yemeğimizi hızlı bir şekilde yemek istedik. O yüzden "Wok to Go" yu tercih ettik, Çin yemeği severseniz burayı beğenebilirsiniz. Diğer akşam ise "Nieuw Rotterdams Cafe" ye gittik. Ortam çok güzeldi. Kalabalıktı ama nezihti. Yemekler de gayet güzeldi, önerebilirim.
Hollanda denilince aklıma ilk gelen peynirleri, gerçekten harika peynirleri var, çeşit çeşit lezzet, mutlaka birisini beğeneceksinizdir. Hollanda'da gezdiğimiz şehirlerde güzel et yemekleri yediğimizi söyleyebilirim.Özellikle Amsterdam 'Cofeeshop'ların da etkisiyle meşhur ve ucuz Arjantin etlerine ev sahipliği yapıyor.  Patates kızartmaları da çok lezzetliydi, tabii Hollanda'da bira konusunda çok başarılı, çeşit çeşit bira deneyebilirsiniz. Barlarını çok beğendik, fakat maijuanadan dolayı hak ettikleri değeri göremedikleri kanaatindeyiz.


Amsterdam'da yemek yediğimiz yerlerden birinin ismi "Saint Morris"di. Güzel bir et yemeği yedik, toplam 54.25 Euro ödedik.
Marken Volendam'a giderken otobüste bulunan Türk yolcuların kendi aralarında yaptıkları konuşma sonucunda buranın domates çorbasının meşhur olduğunu öğrendik ve tabii içmeden dönmedik, çok lezzetliydi, hele o soğukta muhteşem geldi. Restaurantın adı "Cafe De Dijk". Hemen sahilin yanındaki sokakta. 2 çorba, 2 bira, bir de tatlı toplam 17 Euro ödedik.
Amsterdam coffeeshop'ların arasında en iyisi Bulldog ve genelde buraya gelen herkes bu tarz yerleri deneyim etmeden dönmüyor.


İkinci gidişimde iş için uzun süre kalmam nedeniyle değişik yerlerde yeme içme fırsatım oldu. İlk önereceğim yer Cafe Klos. Etleri, özellikle pirzolaları ile meşhur. Çok lezzetli, tıka basa doyduğumuz et yemeğine iki kişi 45 € hesap ödedik. Tabii burada et yenecek çok yer var ve bir çoğunda yedik, hepsi bir kaliteyi tutturmuşlar ve oldukça lezzetli et yapıyorlar. Damstraat'da yan yana dizilmiş et restaurantlarından Argenitnos Grill (kişi başı 25 €) ve Mas y Mas (kişi başı 27.5 €) diğer denediğim yerlerdi. Gayet lezzetlilerdi.


Hamburger için Cannibale Royal'i öneririm, başarılı bir yer, kişi başı 17 € hesap ödedim.

Sushi için birçok yer mevcut. Genelde 30 €'ya sınırsız yiyebiliyorsunuz. En beğendiklerim Sushi Samba (kişi başı 45 €) ve Sumo (kişi başı 22 €) oldu. Sushi Samba nehir kenarında biraz daha lüks ve pahalı bir yer. Sumo'ya Haarlem'de de gittik. Bir de yol üstü Royal Fook Long diye bir yere gittim, kişi başı 34 €'ya sınırsız yedim, lezzetliydi bayağı. Belli ki bir standart tutturulmuş bu şehirde. En iyisi hangisi derseniz, Sushi Samba en iyisi.


Yerel bir şeyler yemek için Tomaz (kişi başı 23 €) ve Haesje Claes'i (kişi başı 30 €) tercih ettim. Çok güzel restaurantlar ama güveç bunların yerel yemeği ve çok ahım şahım bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim.


Gene yol üstü duraklarımdan biri İtalyan restaurantı Il Primo (kişi başı 22.50 €) ve Lobby'de yer bulamadığımız için Brakke Grond (kişi başı 20 €) oldu. Sıradan yerler olduğunu söyleyebilirim.

Bir şeyler atıştırmak için tercih ettiğim iki mekan; felafelleri oldukça lezzetli olan Maoz ve şehrin bence en iyi patatesçisi olan Vleminckx oldu. Ortalama 5 - 7 € arasında, gayet keyif alıyorum bu tarz yerlerden.


Şirketçe gittiğimiz Hard Rock, Het Gemaal, Cafe De Waard, Türk restaurantı Orantes diğer yerler oldu. Aslında havalimanında çalıştığımız için oralarda bir sürü yerde yedim ama sayılacak bir tarafları pek yok. Aralarında Hard Rock konseptiyle en iyisi, tercih edebilirsiniz.


Tabii bir şeyler içmek deyince, uzun kalınca birçok barına girip çıkıyorsunuz. Barda bira 6 € olduğu için bir müddet sonra Albert Heijn'dan bira alıp kanalın kenarında içmek çok daha makul geliyor insana:) Red Light'ın göbeğindeki Old Sailor Bar şüphesiz en kalabalık barı. Bir sürü bar var; Moly Malones, Mulligans, Pulitzer's, Vesper; Prael - Brouwerij't IJ gibi kendi birasını yapan yerler, say babam say.. Hatta Ice-bar var bir tane, donmaktan biranızı içemiyorsunuz doğru dürüst. Benim en beğendiğim yer Dam Meydanı'na yakın Belgique oldu, çünkü Belçika birasını Hollanda birasına tercih ediyorum. Canlı müzik içinse Bourbon Street, Jazz Cafe Alto benim beğenime göre iyiler. Gece kulübüne gelince, Hollandalı arkadaşım Coen'un deyimiyle 'erkeklerin mabedi' olan Paradiso tartışmasız en meşhur yeri. Hepsi birbirine yakın, güneyde kalıyor.



Utrecht'de başarılı bulduğum diğer bir hamburgeri Meener Smakers'de yedim. 8.5 € hesap ödedim, gayet de lezzetliydi.

Giethoorn'da ayak üstü deniz ürünleri satan  Vishandel Gerrits & De Boer'u kesinlikle öneririm, karidesi çok lezzetli ve uygundu.

Lieden'de öğle yemeğini çok butik, az ama öz yemek yapan Noroc'da yedim, öneririm. Birayı ise güzel bir bahçesi bulunan, çok sayıda bira çeşidine sahip olan Olivier'de içtim, burayı da öneririm.

Gouda'da ise hemen meydandaki Grand Cafe Central'i tercih ettim, sıradan bir yerdi açıkçası.


8- ORTA AVRUPA: Aslında Orta Avrupa birçok şehri kapsıyor ama yemek konusunda ortak beğenileri olduğunu gözlemledik. Hemen hemen her şehirde aynı yemeklerden bahsediliyordu. Özellikle Prag ve Budapeşte'de yemek konusunda çok rahat ettik. Et yemeklerini seviyorlar, av hayvanlarına çok daha düşkünler (kuzu, ördek, geyik vs.). Domuz eti yemiyorsanız garsona mutlaka söylemeniz gerekiyor. Biz en meşhur yemekleri olan Gulaş'ı yedik, dana etinden olmasını istedik, Gulaş burada da çok sık yapılan salçalı ve bol sulu et yemeğine benziyordu. Özellikle suyu çok güzeldi. İçinde patates, soğan var, yani çok tanıdık. Tabii diğer önemli lezzetleri bizim bildiğimiz poğaçalar, çok beğendiğimizi söyleyemeyeceğim. Bir de Prag'da meşhur sarımsak çorbası içtik, çok güzeldi.
Tabii Çeklerin de biralarından bahsetmeden geçmek olmaz, dünyaca ünlü Pilsen ve Budweiser marka biralar, Macaristan'da bulunan, biralara adını veren şehirlerde üretiliyor. Bir de meşhur Becherovka isimli likörlerini denedik. Biraz sert ama denemeye değer. Prag'daki diğer süper lezzet trdelnik isimli gayet basit ama bir o kadar da lezzetli şekerli bir hamur. Birçok yerde görmeniz mümkün.



Viyana'ya geldiğimizde ise tabii aklımız şinitzeldeydi. Okuduğumuz yazılarda Figlmüller isimli bir restauranttan bahsediyorlardı. Viyana'da Stephansplatz'a yakın 2 şubesi var, her iki şubede de uzun kuyruklar vardı, beklesek mi gitsek mi emin olamadık, sıra beklemek zaman kaybı gibi geliyordu, ama sonra madem geldik bekleyelim dedik ve çok doğru bir karar verdiğimizi sonra anladık. İnanılmaz güzeldi, porsiyonlar da büyüktü, ne kadar sıra olursa olsun beklemenizi öneririm çünkü yiyeceğiniz şinitzeli bir daha yiyeceğinizi ya da daha önceden yediğinizi düşünmüyorum. 2 şinitzel, 1 salata ve 2 içecek için toplam 40 Euro ödedik.


Cafe Sacher; Viyana'nın meşhur çikolatalı kekini yiyebileceğiniz yer, okuduğumuz yazılarda buradan bahsediliyordu, biz de madem bu keki yiyeceğiz bari meşhur olan yerde yiyelim dedik, kekin tadını sorarsanız orijinal bir tat olduğunu düşünmüyorum ama adet yerini bulsun siz de gidince yiyin bence. 2 tane Sacher Torte, 1 tane cappuccino, 1 tane de Sacher Kaffee toplam 21.60 euro ödedik.


Salzburg'da yemek için şehrin yerlilerinin gittiği, merkeze biraz uzak (yürüme mesafesinde), bulmak için biraz yorulduğumuz ama buna değen Augustiner Braustueberl adlı harika bir kiliseye gittik, burayı internette okuduğumuz yazılardan öğrendik, dışarıdan hiç tahmin edemeyeceğimiz büyüklükte bir alan bizi karşıladı, içerisi kalabalıktı. Yemeğinizi kendiniz alıyorsunuz, bardaklarınızı doldurtuyorsunuz ve geniş bir holde 'local'lar ile beraber takılıyorsunuz. Biralarımızı içtik, biraz da atıştırdık.


Salzburg ile ilgili notlarımızda bir cafe'den bahsediliyordu. Cafe'nin ismi Tomaselli, inanılmaz güzel tatlılar olduğundan bahsediliyordu. Tabii biz de kaçırmak istemedik. Ancak cafe inanılmaz kalabalıktı, zar zor bir yer bulduk ancak neredeyse yarım saate yakın bir süre garson bekledik, ancak yoğunluk nedeniyle bize bir türlü uğrayamadı, biz de zamanımız kısıtlı olduğu için yemeden kalkmak durumunda kaldık, içimizde kalmadı desek yalan olur, bize kısmet olmadı belki size olur.

Prag'da gittiğimiz restaurantın adı da "U Medvidku" idi. Burası notlarımızda mutlaka gidilmesi gereken meşhur restaurant olarak geçiyordu, ortam çok çok güzel, yemekler de gayet lezzetliydi. Bunun dışında U Fleku ve Plzenska Beer Hall diğer çok keyif aldığımız restaurantlar oldu. Çek Cumhuriyeti'nde fiyatlar ucuz, yemekler damak tadımıza göre ve biralar kaliteliydi.


Budapeşte'de mutlaka uğranılması gereken New York Cafe var, bunun dışında Gerbeaud Cafe'de diğer tarihi, güzel bir kafe.


9- İSKOÇYA: Yaptığımız araştırmalar sonunda İskoçya'nın en meşhur yemeğinin Haggis olduğunu öğrenmiştik. Tabii denemeden olmaz, Haggis aslında bildiğimiz işkembe, tadı fena değildi. Gene favorimiz fish&chips ve deniz ürünleri oldu, çok lezzetli yemekler yedik. Edinburg'da kaldığımız otelin sahibi bize "The Standing Order" isimli restaurantı önerdi, ortam ve yemekler çok güzeldi. Bunun dışında Yes Sushi adlı bir yerde harika bir suşi ziyafeti yaptık.


Vee viski... Bildiniz üzere İskoçya viskisiyle meşhur, viskiyi severseniz güzel lezzetler deneyeceğiniz kesin.


Glasgow'da önericeğimiz yer ise İskoçya'nın en eski barı olan Sloan's Bar ve Restaurant. Kuruluşu 1797 ve bira içmek için çok güzel bir avlusu mevcut.


10- GÜNEY FRANSA: Balık, balık, balık... Daha doğrusu deniz ürünleri diyelim, eğer siz de bizim gibi denizden babam çıksa yerim diyenlerdensiniz, güney Fransa tam sizlik. Tabii o güzel ekmekleri, peynirleri, pastane ürünleri de harikaydı. Özellikle bulunduğunuz yerin pazarına gidip, peynir almalı ve yakındaki pastaneden de bir baget ekmeği alıp sahilde denize karşı bu pratik yemeğin keyfini çıkarmalısınız.


Diğer meşhur yemekleri bouillabaisse isimli balık çorbası, özellikle Marsilya'da çok meşhur, biz Korsika'da yedik, çok güzeldi, yemesi biraz emek istiyor ama değiyor açıkçası. Ve tabii patates kızartması ve mulles, bol bol yedik..

Vee hiç unutamadığımız, çoook büyük bir keyifle yediğimiz deniz kabuklularımız; karidesler, ahtapotlar, ıstakozlar, salyangozlar, istiridyeler....


Nice'de Cafe De Turin'de güzel bir yemek yedik, oraların meşhur restauranlarından biriydi. Zaten kapısında uzunca bir sıra oluyor.. Diğer bir restaurant da Chez Freddy idi. Burayı da beğendik.


Cannes'da önerebileceğim restaurant Coquillages Brun, harika deniz ürünlerini deneyebileceğiniz bir yer, 2 kişi gayet güzel ve doyurucu bir yemeğe 110 Euro ödedik.
Hyeres'de ise La Baleine isimli bir restaurantı tercih ettik. Tabii gene deniz ürünlerinden oluşan bir menü tercih ettik, yemek bedeli olarak 92.30 Euro ödedik. 

Tabii et yemeklerinden, pizzalarından ve makarnalarından da yedik, özellikle deniz ürünlü makarna muhteşemdi.
Tatlılardan bahsetmek gerekirse özellikle tartları denemenizi öneririm. Bu konuda St. Tropez'deki "La Tarte Tropezienne" yi öneririm


11- AMERİKA: Amerika'ya gitmeden önce özellikle suşilerin ve hamburgerlerin çok lezzetli olduğunu duymuştuk. Mutlaka bolca yememiz tavsiye edilmişti. Biz de öyle yaptık. Özellikle burgerlerden bahsetmek istiyorum. Bu işte kesinlikle uzmanlaşmışlar, etler genelde dana eti ama tabii gene de sormakta fayda var, kullandıkları soslar da çok güzel ve tatları çok farklı. New York'tan bahsetmek gerekirse; suşiler süperdi, biz suşi için tavsiye üzerine "Haru"ya gittik. Eğer suşi severseniz mutlaka gitmenizi öneririm. Tabii bir de China Town'da geleneksel lezzetleri tatmakta fayda var. Joe's Shangai gidebileceğiniz lezzetli yerlerden bir tanesi. Biz çok güzel bir yerde yemek yedik. Kapısının hemen önünde birçok gazetede çıkmış restauranta ait öneri yazılarını görebilirsiniz. Hamburger konusunda en meşhuru "Shake Shack". Burası hamburger ve milkshake konusunda hemen hemen herkesin favorisi.


New York'da 2 tane Jazz Kulübe gittik. Bir tanesi "Blue Note" diğeri de "Terra Blues". Çok çok güzeldi eğer siz de Jazz seviyorsanız mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.



New York'da pazar günü arkadaşımız brunch için bizi çok güzel bir restauranta götürdü. Restaurant 3rd Avenue'de bulunan "Barking Dog"du. Ortam ve yemekler çok güzeldi. Sex and the City dizisinin bazı sahnelerinin burada çekildiğini öğrendik. 3 kişi tıka basa yedik, toplam 75,72$ ödedik.
Çok keyif aldığımız diğer restaurant da "The Porterhouse at Fraunces Tavern". Burası 54 Pearl Street'de yer alıyor. Çok güzel bir yer, tavuk kanadı ve hamburger yedik. İnanın her ikisine de doyamadık. Bu güzel yemeğe 53,00$ ödedik.


New York'daki diğer meşhur restaurant "Katz's Delicatessen". Burası Houston Street'de yer alıyor. Çok büyük bir restaurant, çeşit çeşit sandviçleri var, hepsi de etli tabii, daha doğrusu füme etli. Kötüydü diyemem, hatta lezzetliydi ama çok ağırdı, yani alışılırsa belki yenebilir ama ilk seferde biraz zor gitti.


Pizza deneyimimizi de "Patzeria Family&Friends" de yaşadık. Çok lezzetliydi, 35,66$ ödedik.
Tabii New York'un diğer olmazsa olmazı sosisli sandviç. Bu konuda da "Gray's Papaya" en meşhuru. Seviyorsanız denemeniz gerektiğini söyleyebilirim.


New York'daki kahvaltılarımızı da çoğunlukla otelimize yakın olan "Zabar's"da yaptık. Ürünleri çok lezzetliydi, zaten hergün tıklım tıklımdı. Özellikle sandviçleri süperdi. Bir de özel ekmeklerini ısıtıyorlar ve yanında da yağ veriyorlar, bizim için çok tanıdık bir lezzet ama ekmekleri değişik olduğu için denemenizi öneririm.


Meksika yemeği olarak da "Chipotle Mexican" önerilmişti. Biz de meksika yemeğini sevdiğimiz için denemeden dönmek istemedik. Çok lezzetliydi, tavsiye edilir.
Tabii Brooklyn'de de bahsetmemiz gereken 2 yer var. Özellikle hemen köprünün yanında bulunan "Brooklyn Ice Cream". Biz maalesef buradan yiyemedik ama edindiğimiz bilgilerde önerilen lezzetlerin başında geliyordu. Diğer süper lezzet "Grimaldi's Pizzeria". Buraya mutlaka gitmelisiniz, kapısında uzun bir kuyruk oluyor, beklemeye değer.


New  Jersey Haboken tarafında gezerken kalabalıklığı ile dikkatimizi çeken yer Carlo's Bake Shop oldu. Metrodan iner inmez bu bölgenin hareketli caddesi Washington Street'de olan ve mamülleri çok kaliteli bir pastane, zaten daha sonra televizyonda gördük ki Cake Boss adı altında buranın bir reality show'u var. Buradan alacağınız tatlı ve tuzlu yiyecekler ile Sinatra Drive'da Manhattan manzarası eşliğinde keyifli bir yürüyüş yapmanızı öneririz.


California bölgesinde bol bol hamburger yedik. Özellikle tercihimiz çok fazla şubesi olan ancak yalnızca California ve Las Vegas'da bulabileceğiniz "IN N OUT" oldu. Hamburgerleri çok çok lezzetli, en azından bir kere denemenizi öneririz. Bunun dışında Johnny Rockets ve garson kızlarıyla ünlü Hooters da diğer uğradığımız hamburgercilerdi.


New York'da olduğu gibi burada da suşiler oldukça lezzetli, Özellikle orkinoslarının lezzeti ton balıklı suşilerine ayrı bir güzellik katmış, severseniz tercih edebilirsiniz. Biz Irvine Spectrum'daki Izakaya Wasa'yı tercih ettik.


Pizza yemek isterseniz meşhur "California Pizza Kitchen (CPK)" var, bizim gittiğimiz şubesi Seal Beach ile Long Beach arasında yer alıyordu. Ayrıca İtalyan yemekleri için Brio'yu deneyebilirsiniz. 

Keyif aldığımız diğer yer "Panera Bread"di. Birçok yerde şubesini görebilirsiniz. Özellikle bagel üstüne cream cheese'i tavsiye ederiz. 

Diğer güzel bir yer ise "BJ". Kendi biralarını yapıyorlar. Buffalo chicken pizza ve pizookie (üzerine dondurma ile gelen sıcak cookie) deneyebileceğiniz güzel lezzetlerden.

Ve tabii ki "Cheesecake Factory". Mutlaka uğramanız gereken bir yer, bildiğimiz kadarıyla California dışında şubesi yok. Cheesecake'ler çok lezzetli, yalnızca tatlı yok normal yemekler de mevcut ve oldukça lezzetli. 


Kahvaltılar için favori mekan kesinlikle Denny's, tam bir amerikan restaurantı ve 7/24 açık. Pancake'leri ile meşhur Ihop da diğer bir tercih ettiğimiz yerdi. Bu arada hatırlatmak isterim kahve diğer içeceklere göre çok ucuz ve sınırsız içim hakkınız mevcut. 


Meksika yemekleri bizim damak tadımıza en uygun mutfaklardan birisi. Taco Bell ve Del Taco gibi franchise markaları her yerde bulabilirsiniz. San Diego'ya giderseniz Meksika yemekleri yemenizi özellikle tavsiye ediyoruz. Old Town'un oralardaki Cafe Coyote bizim tercihimizdi. Margarita (kokteyl olan) kalitesi de yemekleri gibi hayli başarılıydı. Ayrıca Meksika'ya geçmeniz durumunda ıstakozları ile meşhur olduğunu hatırlatırız. Bu Nafta bölgelerinde güzel ve ucuz yeme içme dışında Mariachi Singers eşliğinde otantik bir hava sunuluyor.



Las Vegas'ta gözümüzün önünde milyonları rulet masasında bırakan çekik adamı görünce elbette burada michelin yıldızlı restaurantların olacağını tahmin ettik ancak bunun dışında otellerin açık büfe restaurantları da ucuz ve sınırsız çeşidi hayli kaliteli bir şekilde sunmaktalar. Hatta buffet olayı Las Vegas'a gelince yapılacaklar listesinde bulunmakta. Belagio'nun The Buffet'ını öneriyoruz, Biz Türkler için bir gözün gönlün doysun cenneti:)


San Francisco'da önerebileceğim tek şey Fisherman Wharf'da deniz kabuklularından yemek ve gene Pier 39'da bulunan Boudin adlı bir cafe, ekmek içine güzel bir çorbası vardı. Bir dahaki gelişimde nereye gidilir onu öğreneceğiz.



Gece hayatı ile ilgili California'da gidilecek oldukça yer bulunuyor. Los Angeles ve Las Vegas'da face kontrolden sonra girilebilecek hayli tatmin edici kulüpler var. Biz Las Vegas'da daha önceden Studio 54 olan MGM Grand'daki Studio 54'ü tercih ettik. Eskilerin en meşhur klüplerinden.. ama duyduk ki daha sonra burası kapanmış ve Hakkasan olmuş, yazık, güzel yerdi. Bekarsanız Vegas'da kumar yerine gece kulüplerini tercih etmenizi tavsiye ederiz, bayağı bir şeyler dönüyor içeride ve denk gelirse bekarlığa veda partisinden olduğunuzu hiç çekinmeden ortama yaymanızı öneririz:)
Newport'da da güzel barlar bulunuyor. Bir gecemizi bölgenin en iyi Meksika mutfaklarından biri olan Javier's Cantina'dan sonra Baja Sharkeez Bar'da noktaladık.
Canlı müzik için Disney Downtown'daki House of Blues veya Fonda, Hollywood Bowl, Echo, El rey, Roxy gibi bilinen mekanlar Los Angeles merkezde bulunuyor. Beğenilerinize göre Ticketmaster'dan biletinizi alıp kendinizi oraya atın deriz. Çünkü bizzat orada yaşadıkları için Pearl Jam gibi dünyaca meşhur şarkıcı ve gruplar sık sık buralarda sahne alıyor. 
Amerikan futbolu Pazar günü öğlen başlayıp gece yarısına kadar sürüyor. Bunun dışında Pazartesi ve Perşembe akşamlarında da birer "çerez" maç oluyor. Özellikle Pazar günleri ESPN Zone, Big Wangs gibi iyi 'sports' barlarda yer bulmak zor, bu nedenle önceden rezervasyon yapmakta fayda var. Bu spordan keyif alıyorsanız ortamla beraber muhabbet halinde izlemek oldukça keyifli.

12- TAYLAND: Bu bölgeler yemek konusunda biraz sıkıntılı olabilir. Biz genel olarak uzak doğu yemeklerini sevdiğimiz için çok zorlanmadık ancak pek hoşlanmıyorsanız pizza ya da hamburgerciler çare olabilir. Genel olarak sokak yemeklerini çok tercih ettiklerini farkettik ve tabii fiyatlar oldukça ucuz. Hijyen konusunda nasıl derseniz pek içinize sinmeyebilir, biz gözümüze en iyi gelenlerden yedik ama şans sanırım biraz. Bir de açık sulardan içmememiz konusunda uyarılmıştık. O konuya dikkat ettik. Restaurant önerileri olarak bulduğumuzdan yedik diyebiliriz, baktık halk oturmuş, kalabalık, girdik biz de içeri, bu nedenle bazılarını hatırlamıyoruz diyebiliriz, üç aşağı beş yukarı her yer benzer ve oldukça lezzetli.



Bangkok'da çok enteresan meyveler var. Seyyar satıcılardan birkaç kez alıp denedik. Bazılarını sevdik ama bazıları pek yenebilecek gibi değildi.


Sokakta satılan eriştelerden ve tavuklardan denedik. Bayağı güzeldi.


24 saat açık ve otelimize yakın olan Took Lae Dee restaurantı önerebiliriz. Güzeldi.


Ve son olarak sushi. Biz Kaizen Sushi & Hibachi'yi tercih ettik. Siz de sushi seviyorsanız uğramanızı öneririz. Yediğimiz en iyi sushilerden bir tanesiydi. 1500 Baht hesap geldi.


Phuket'te de kendimize uygun yerler bulabildik. Açıkçası burada da gördüğümüze girdik, ne bulduysak yedik diyebiliriz. Uzakdoğu yemeği seviyorsanız hepsi birbirinden lezzetli yerler.


Ama önermek istediğimiz bir yer var ki Türkiye'de asla bu fiyatlara bu tarz şeyler yiyemezsiniz. 'Seafood Market'ler var. Yan yana birçok restaurant tabureleri atmış, gidip pazarlık yapıyorsunuz sonra oturup afiyetle yiyorsunuz. Genelde restaurantların adı yok, birçoğu rakamla numaralandırılmış, aslında birbirlerinin de aynısı sayılırlar, önemli olan uygun pazarlık yapabilmek. Koskoca bir ıstakoz ve kafam kadar yengeci birayla beraber 1750 Baht'a yedik ki 100 liraya geliyor. Phuket'de yer alan en iyi 5 markete linkten ulaşabilirsiniz (http://www.phuket.com/phuket-magazine/5-best-seafood-markets.htm).


13- HONG KONG: Hong Kong da yemek konusunda aslında Tayland ile aynı özellikleri taşıyor. Burada da sokak yemekleri çok rağbet görüyor. Çorba, balık, patates, tavuk vb. çeşitlerden ara ara denedik. Bizim zevkimize uygun olduğunu söyleyebiliriz. Kawloon'da Temple Street Market'in oralardaki sokaklar sokak yemeği cenneti. Gözünüze hoş gelen herhangi birine oturabilirsiniz.


14- SİNGAPUR: Singapur yemek konusunda çok daha fazla seçenek sunan bir yer. Bu nedenle eğer uzak doğu yemeklerinden hoşlanmıyorsanız burada rahat edeceksinizdir.
Akşam yemeği için ilk durağımız sahilde yer alan Palm Beach Seafood Restaurant oldu. Aslında geç geldiğimiz için biraz da ilk gördüğümüz yere atladık. Hem yemekler hem de manzara çok güzeldi. Ancak biraz pahalıydı. İki kişi yaklaşık 100-120 Singapur dolarını gözden çıkartmalısınız.


Bunun dışında diğer denediğimiz mekan büyük bir kapalı yemek marketi olan Lau Pa Sat oldu. Burada bir çok seçenekte restaurant bulunuyor.


15- MACAU: Macau'da bir çok lüks otel ve restaurant bulunuyor. Biz daha çok etrafı gezmeye zaman ayırdık ve gene sokak yemekleri yedik. Bunun dışında burada güzel bir tatlıcıya girdik. Buraların sütlü pudingi meşhurmuş ama öyle ahım şahım bir şey de değil. Yerin adı Yee Shun Milk Company, isterseniz bir deneyebilirsiniz. 


16- PERU: Lima Peru'daki ilk durağımızdı, çok zamanımız olmadığı için özel bir yerde oturup yemek yemedik ancak gezerken dikkatimizi tavuk restaurantları çekti, sanırım tavuk Limalılar için önemli bir yemek. Puno'da La Casona'da yedik, sıradan bir yerdi.
Peru'nun meşhur yemeklerini incelerken karşımıza limon suyu içerisinde marine edilmiş çiğ balık olan Ceviche çıktı. Cusco merkezde bu yemeği yiyebileceğimiz bir restaurant aradık, tripozo sayesinde bir yer bulduk. Yerin adı "Uchu Peruvian Steakhouse". Harika bir ceviche ve et yemeği yedik. Yanında da meşhur içecekleri Pisco Sour. Bu içki yumurtalı bir kokteyl. Çok da lezzetli. Yemeğin sonunda da müthiş bir tatlı yedik. Önerebileceğimiz bir yer.


Paracas'da da sahil kenarında birçok restaurant var, hepsinde de deniz ürünleri ağırlıkta, birini seçip oturduk, burada da yemeklerimiz arasında ceviche vardı, içecek olarak gene Pisco'yu seçtik, yemekler lezzetliydi ancak ucuz olduklarını söyleyemeyeceğim.
Peru'da mısır da meşhur, bize çok değişik geldi açıkçası, mısır taneleri kocaman ve çok da lezzetliydi. 

17- ARJANTİN: Et et et.... Kendimizi buna hazırlamıştık, hemen hemen herkese Arjantin'e gideceğimizi söylediğimizde bizim için de et yiyin demişlerdi. Şimdi sıra bu kadar anlatılan etlerini tatmaya gelmişti. Arjantin etleri ünlerini fazlasıyla hakediyorlar, bol bol yemek için elimizden geleni yaptık, neredeyse tüm öğünlerimize et sığdırdık. Öncelikle fiyatların çok uygun olduğunu söyleyebilirim. Türkiye için lüks denebilecek bir yemek oranın lokal yemeği. Orada yediğiniz bir et yemeğine Türkiye'nin üçte bir fiyatını 15- 20 tl veriyorsunuz. İnsan gerçekten şaşırıyor.

San Thelmo bölgesinde Don Ernesto'da yemek yedik. Burayı da tripozo'dan bulduk. Çok güzel bir yerdi, etler süperdi, kesinlikle öneririz. 


Tripadvisor'da yüksek sıralarda bulunan diğer bir yer Las Canas'dı. Obelisco'dan kongre binası tarafına doğru yürüdüğünüzde restaurantı bulabilirsiniz. Öğlen yemeği için girmiştik, içerisi çok kalabalıktı, tüm çalışanlar öğle yemekleri için gelmişlerdi. Güzel bir yer olduğu belliydi, garsonlar da çok ilgiliydi, etler, patates kızartmaları çok lezzetliydi.Yemeğin sonunda da meyve salatası yedik. 


Puerto Maduronun devamında ekolojik park girişinde harika büfeler var, çok uygun fiyatlı (6-7 tl) müthiş bir etli sandviç yiyebilirsiniz. Kaçırmamanızı öneririz.
La Boca semtinde de çok güzel cafeler ve restaurantlar var, aynı zamanda tango gösterilerini de izleyebilirsiniz. Biz de bir restaurantta oturup bir şeyler içtik. Bunun dışında bölgenin en meşhur etçisinin El Obrero olduğunu hatırlatmak isteriz.


Arjantin'in önemli cafelerinden biri Cafe Tortoni, burası çok eski bir cafe, birçok önemli kişi de burayı ziyaret etmiş. Genelde dışarıda sıra beklemek gerekiyor. İçerisi geniş, arka tarafta bir de oda var, burada da akşamları tango gösterisi izleyebiliyorsunuz. Biz 1 kahve içtik bir de turta yedik, toplam 120 Pesos ödedik. Güzel ancak sıradan birçok pastanede ucuz ve kaliteli birçok ürün yeme şansına sahipsiniz.



Racoleta mezarlığının hemen çıkışında birçok cafe görebilirsiniz. Kısa bir mola için ideal yerler. Şehrin en iyi birahanelerinden Buller Pub'da biraz bira patates keyfi yapıp yolumuza devam ettik.
Buenos Aires'deki ilk gecemizde zamanımız olmadığı için hızlı yememiz gerekti, Obelisco'ya yakın bir pizza restaurantında yedik, zaten geç saatte çok fazla alternatif bulamadık. Pizzacı tıklım tıklımdı, çok da lezzetliydi. 


Ayrıca Palermo Bölgesi yeme içme açısından bizim Nişantaşı'na benziyor ve birçok meşhur cafe ve restaurantı bölgesinde barındırmakta.

Buenos Aires'deki bir gecemizi de meşhur tango gösterisinin yapıldığı Bar Sur'da geçirdik, yaklaşık 3-4 saat kaldık, öğlen saatlerinde mekana uğrayıp yer ayırttık, çok da gerek olmadığını gece bara gidince anladık, bizden başka kimse yoktu, sanki burayı kendimiz için kapatmıştık, çok güzel canlı müzik çalışıyorlardı ve 10 dakikalık aralarla tango gösterisi izliyorduk. Hatta 2-3 sefer bizi de kaldırdılar ve çok kısa bir tango dersi verdiler. Çok keyifli bir geceydi ancak ucuz olduğunu söyleyemem,  1380 Pesos ödedik.


18- BREZİLYA: Sao Paulo'da bulunan Mercado Municipal muhteşem bir yer, nedense kendimizi localler hissettiğmiz her yer bize çok büyüleyici geliyor. Empanada veya mortadella sandviçi yiyip güzel bir bira ile gününüze devam edebilirsiniz.


Rio'da nezih yerler Leblon, Ipanema ve Cobacabana bölgelerinde ki mekanlar. Lapa'da yemek yiyebileceğiniz çok güzel restaurantlar var ancak yerel halk genelde sokak yemeklerinden yemeği tercih ediyor. Kızarmış sosisler ve peynirler en çok tercih edilenler arasındaydı. Bir şeyler içmek isterseniz de gene çok güzel barlar var ancak genelde insanlar bizim 'tekel'e benzer yerlerden veya kemerlerin oradaki tezgahlardan içkilerini alıyorlar ve sokakta içip dans ediyorlar. İçtikleri genelde bira, shot cachaca veya bu içkiden yapılan bol lime'lı ve bizim de elimizden düşmeyen Caipirinha. 




19- SIRBİSTAN: Belgrad bizim kültürümüze çok benzer yemekleri bulunan bir şehir. Yurt dışında yemekten haz etmeyen bir Türk bile burada yabancılık çekmeyecektir. İlk olarak herkesin gittiği ve hayli meşhur mekan olan '?'nden bahsetmek gerekiyor. Anladığımız kadarıyla Belgrad'a gelen herkes buraya bir uğruyor. St. Michael kilisesinin karşısında yer alan restaurant turistik ve fiyatları oldukça uygun.


Skadarlija Caddesi'nde çalgılı çengili güzel yemek yiyeceğiniz restoranlar bulunuyor. Bir gecenizi buraya ayırmanızı öneririz. Yemekler de müzikler de yöresel, ancak biraz turistik ortamlar. Biz internetten okuduğumuz Seşir Moj'u tercih ettik. Eti çok lezzetli, müzikler ilgi çekici, fiyatı da uygundu. Bunun dışında sokak yemeği olarak bizim İnegöl köftesini Cici Kebabı adı altında yiyebilirsiniz. Ve burger olarak Pljeskavica'nın (et çeşidini sormak lazım) oldukça lezzetli olduğunu belirtmeliyim. Skadarlija caddesi üst çıkışındaki Tripadvisor'dan bulduğumuz To Je To'yu tercih ettik.


Zemun'a yolunuz düşerse burada gittiğimiz Reka'yı öneririz. Nehir balığı yiyorsunuz ancak sosları harika. Şirin, küçük ve oldukça ilgili bir aile işletmesi. Bizimle ve kızımızla çok ilgilendiler.


Belgrad'ın pastaneleri de oldukça lezzetli ürünler sunuyorlar. Bizim ilgimizi çeken ve tercih ettiklerimiz Roggenart ve Toma'ydı. Coffee shop olarak Koffein'i oldukça beğendik ancak şehrin genelinde olduğu gibi içeride sigara içildiğini hatırlatmak isteriz. 


Trend olarak Knez Mihailova ve çevresi, Dorcol bölgesi, Taşmeydan çevresinde belli başlı yerler ve nehir önüne açılan yeni mekanlar bulunuyor. Zemuna ilerleyen parkta nehir üstü restaurantlar da var. Bar olarak The Three Carrot Irısh Bar ve gece kulübü olarak Mr Stefan Braun konularında oldukça doyurucu mekanlar.

20- YUNANİSTAN: Yunanistan'ın yemek kültürünü beğendik ancak çok farklı bir şeyler beklememeniz gerekiyor. Bizim yemeklere çok benzer lezzetler var. Atina'da kaldığımız eve çok yakın olan "Nikitas" isimli restaurantta öğlen yemeği yedik. Turistik olmayan tamamen lokal bir yer, biz de tesadüfen burayı gördük ve iç güdülerimize dayanarak yemeğe karar verdik, çok da keyifli bir yemek olduğunu söylememiz gerekiyor. Harika bir musakka, et yemeği, yunan salatası ve cacık yedik. 


Atina'da gene eve çok yakın Beer Time adlı bir yerde bira keyfi yaptık. Birkaç biradan oluşan tadımlık sunumlarından denedik ve memnun kaldığımızı söyleyebiliriz. 


Atina'da inanılmaz bir kebap kültürü var. Bizimkinden biraz farklı tabii, altta uzun pideler ve üstte kebap şeklinde sunuluyor. Bol yoğurt da ekleniyor. Biz çok beğendik açıkçası. Bu arada porsiyonlar çok büyük, fazlasıyla doyacağınıza emin olabilirsiniz. lezzet olarak birbirine benziyorlar, biz Monastraki'nin oradaki kebapçılar sokağından Thanasis'i tercih ettik. Hesap 28 €.


Bunun dışında Atina'da pastane için Veneti, sushi için Koi, hint yemeği için Indian Massala, güzel bir akşam yemeği için 'Plaka Merdivenlerinin' oradaki Elias (65 €), gece güzel bir kokteyl için Tailor Made ve Brettos'u tercih ettik ve hepsini öneririz. Atina bir yeme içme cenneti diyebiliriz.



Atina'da gece için üç tane sıkı bölge var biri Psiri diğeri Plaka öbürü de Adrianou Sokağı. Gece sefahatini iyi bilen bu milletle çok keyifli zaman geçiyor, sadece bu iş için bile bu ülkeye gidip gelinebilir.


Yunanistan'ın diğer güzel bir lezzeti gyros yani Yunan döneri ve souvlaki yani şiş kebap diyebiliriz. Hem Atina'da hem de Rodos'da tavuklu gyros yedik, favori yemeğimiz oldu. Rodos'da gece sokaklarda gezerken yerel halkın rağbet ettiği Augoustinos adlı bir 'gyros'cu gördük. İnanılmaz kalabalıktı, bu kadar rağbet gördüyse vardır bir hikmeti dedik ve yedik, gerçekten güzeldi öneririz. 


Rodos'da öğlen ve akşam yemeklerimizi koylarda yer alan restaurantlarda yedik (Ladiko Restaurant, Lindos'da Tambakio ve Faliraki'de Taverna Dimitra). Çok fazla seçenek olmamasına rağmen fiyatların çok normal ve yemeklerin lezzetli olduğunu söyleyebiliriz. Hesap ortalama 35 €.


Samos'da akşam yemeğimizi Pisagor Kasabası'nda bulunan Triposo'nun önerdiği Elia Restaurant'ta yedik. Oldukça lezzetliydi. Fiyat da makuldu, hesap 42 € geldi. Sabah kahvaltımızı da merkezde bulunan Terpsis adlı çok güzel bir pastaneden aldığımız hamur işleriyle yaptık. Çok lezzetliydi.




Mikanos'da akşam yemeğimizi Nikos Taverna'da yedik. Çok lezzetliydi, kesinlikle öneririz. Hesap 54,50 €.


Öğle yemeğimiz de "Sakis"den aldığımız tavuklu gyros ve souvlaki oldu, o da lezzetliydi.


Santorini'de Fira'da önerilen To Ouzeri'de akşam yemeği yedik. Herşey çok lezzetliydi, çok beğendik. Gitmenizi öneririz, hesap 45,50 €. Döner ve Souvlaki için, standardı yakalamış Obelix ve Yogi'yi tercih ettik. Pastane tarzı yemek için gene standart bir yer olan Svoronos'u önerdiler ama biz arada bir yerde bulduğumuz  Manos'u öneririz, tatlıları çok lezzetliydi. 


Perissa plajında da öğle yemeğimizi Tavern Perissa'da yedik. Sahipleri Bulgar göçmeni Türklerdi. Sağolsunlar ücret almadan şezlongda takılmamıza ok dediler. Buradaki yemek de gayet lezzetliydi.


Oia'da öğlen harika manzarası olan Melenio cafede oturduk (23 €) . Akşam da Pelekanos Restaurant'da yedik, hesap 65 € geldi. Ortam ve yemekler muhteşemdi. Mutlaka gitmenizi öneririz. Diğer bir akşam yemeğimizi de manzarası çok güzel olan Skala Restaurant'da yedik., burada da hesap 51,50 €'ydu.


Girit Hanya'da muhteşem bir peynirli börek yedik. Bizim gibi şeker koydukları bu böreklere Bougatsa diyorlar ve bizim yediğimiz yer Bougatsa Iordanis'di. Yemenizi öneririz.


Akşam yemeği için her ne kadar deniz kenarında birçok meşhur yer olsa da; bizim zevkimize en çok hitap eden yer Nevizade'ye benzerliği ile Chatzimichali Ntaliani sokağı oldu. Masalarda uzo kadehleri tokuşturuluyor.


Heraklion'da da karşılıklı restaurantların bulunduğu Merineli sokağında Ouzari Tou Terzakis'i bulduk ve harika bir yemek yedik. Fiyatları da makuldü, hesap 34,50 €.


Gece için gene sokağa masa atılmış Kagiampi diye bir sokak yakaladık. Daha sonrasında civarda bulunan ve herkesin sıra beklediği Kalamaki adlı bir souvlakici bulduk ki gerçekten çok iyiydi.



21- UKRAYNALviv'den bahsederken ilk söylememiz gereken buranın tam bir 'konsept restaurant ve cafe' şehri olduğu. Yani açıkçası çok çok ilginçler mi bilemiyoruz ama şehrin bu yönünün öne çıktığını kesinlikle söylemeliyiz. 

Lviv için önereceğimiz bir numaralı restaurant Baczewski.  Açıkçası içeride yer bulamadık, iki aylık rezervasyonları vardı, ama sokaktaki masalar için rezervasyona gerek yok, boş ise oturabiliyorsunuz, biz de öyle yaptık. Mutlaka uğramanızı öneririz. Bu kaliteli yemeğe 355 Uah gibi cüzi bir hesap ödedik.


Diğer önereceğimiz şey et yemeniz. Ukrayna'da yemek fiyatları çok ucuz ve ülkemizdeki et fiyatlarının artması ile burada kaliteli eti ucuza yeme şansınız oluyor. Önerebileceğimiz dört restaurant var; The First Lviv Grill Meat and Justice, Most Expensive Galician, Arsenal Ribs and Sprits ve bizim de lezzet olarak en çok hoşumuza giden Mons Pius. Mons Pius'da dry aged steakler mevcut ve tıka basa yediğimiz bu ete toplam 754 Uah ödedik. Ülkemizde bu etler oldukça pahalı, bulmuşken yiyelim dedik.


Yemek için önerebileceğimiz diğer konsept restaurantlardan biri 'Kryivka'. Rynok Meydanı'nda yer alan bu restauranta girebilmek için biraz sıra beklememiz gerekti. Çok meşhur bir yer. Girişte size 'şifre ne' diye soruyorlar siz de 'Slava Ukraine' yani 'Yaşasın Ukrayna' diyorsunuz. Yerin altında karanlık bir restaurant. Garsonlar aralarda askervari bir şeyler yapıyorlar:) ve ara sıra da müşteriler (genelde çocuklar) asılı silahı alıp ateş ediyorlar ve ses nedeniyle biraz yerinizden sıçrıyorsunuz. Hele ki uyuyan bir çocuk varken daha da stres yaratan bir durum oluyor:)) Yemekler lezzetli ve yöresel. Hesap 400 Uah gibi bir rakama geliyor.


Güzel yemek için uğrayabileceğiniz son mekanımız ise kendi biralarını üreten 'Kumpel'. Biz yemeklerini ve mekanı çok beğendik. Tavsiye ederiz. 519 Uah hesap geldi.


Rynok Meydanı'nda yer alan 'Drunken Cherry' olmazsa olmaz. Buranın vişne likörü çok meşhur. Zaten kalabalıktan hemen anlayacaksınız. Dışarıda masalar var ve kadehini alan burada ayaküstü sohbet ve likör keyfi yapıyor. Gerçekten lezzetli.


Lviv Coffee Mining Manufacture bir diğer meşhur adreslerden biri. Burası da Rynok Meydanı'nda yer alıyor. Çok güzel bir yer, içeride aynı zamanda kahve ile ilgili birçok malzemeyi de bulabilirsiniz. Kahve makineleri de dikkat çekici, taze kahve içmek isterseniz buraya kesin uğramalısınız. Biz birkaç kez uğradık ve çok keyif aldık.


Lviv Handmade Chocolate Ukrayna seyahatimiz boyunca en keyif aldığımız yerlerin başında geldi. Her 4 şehirde de bu güzel mekan var. Hatta keşke Türkiye'ye de getirseler diye düşündük. Sıcak çikolatasını çok beğendik. Ayrıca başka tatlılar da mevcut. Mutlaka denemenizi öneririz.


Akşamları sıradan bir ateş şovun olduğu House of Legends, en meşhur konsept cafelerden biri. 
Lviv'de geçmiş zaman önce yaşayan Baca Süpürgecisi ve Ailesinin yaşadığı bina olarak kayıtlara geçen Dimi Legend, ailenin yaşam tarzını ve dönem içerisinde geçen efsaneleri kendine tema alan restaurant, ilginç Lviv masallarının yansımaları ile kendisine bir konsept oluşturmuş. Restauranta girdiğiniz andan itibaren her katta sizi birbirinden ilginç temalar beklemektedir (http://www.lvivhaber.com/efsaneler-evi/). 
Ön cephesi, çatısındaki araba ve heykeller başarılı. Bir uğradık, çıktık.

,

Oturup bir şey yiyip içmedik ama diğer meşhur restaurant 'Gasova Lampa'. 
1853 yılında iki eczacı Jan Zeh ve Ignacy Lukasiewicz tarafından gerçekleştirilen gazyağının icadına adanmış. İlk gazyağı lambasının bir kopyasını da içeren 200'den fazla ürün sergilenen Gasova Lampa'nın girişinde eczacıların heykelleri ziyaretçileri selamlıyor (http://ukraineallaboutu.com/travel-in-ukraine/hotels-and-restaurants/lviv/gasova-lampa-museum-restaurant/). 
Gaz lambalarının bolca kullanıldığı bu restauranta yalnızca ortamı görmek için girdik. Oturmadığımız için yemek ve ücretler hakkında yorum yapamıyoruz.   


Kızımız nedeniyle oturamadığımız ancak şöyle bir etrafa bakmak için girdiğimiz diğer meşhur mekan 'Mazoşist Cafe'. Çok ilginç bir şey yoktu açıkçası yada uğradığımız saat nedeniyle boştu. Okuduğumuz yazılarda ilginç atraksiyonlar olduğu yazılıydı, tecrübe etmedik bilemiyoruz:) Ancak cafeye girişte ve cafeden çıkışta garson elindeki kamçı ile hafif bir şekilde poponuza vuruyor. Tek tecrübe ettiğimiz atraksiyon bu oldu:) bildiğiniz sıradan bir cafe.


Çok keyif aldığımız diğer mekan 'Beer Theatre'. Mekanın içi çok güzel, aynı zamanda canlı müzik de yapılıyor. Keyifli bir akşam geçirmek isterseniz buraya uğramanızı öneririz.


Lviv'de otelimizin hemen yanında 'Postane Müzesi' vardı. Burası aynı zamanda cafe idi. Hiç oturmadık ama içerisi çok güzeldi. Yalnızca etrafa bakıp fotoğraf çektik. Bunların dışında Trout Bread and Wine, Opera Underground ve At Golden Rose ayak üstü uğradığımız diğer yerler oldu.


Gece hayatı için eşimle çocuğumu uyuttuktan sonra kendimi dışarıya atıyordum:) Burada önereceğim bir numaralı mekan Fashion Club. Genelde girebilmeniz için sabah veya bir gün önce mekana gidip rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Kişi başı 1.000 Uah alıyorlar ve yediğiniz içtiğiniz bu paradan düşüyor. Mutlaka gitmenizi öneririm, kulüp başarılı. Diğer bir mekan Rafinad People. Burası yer altında ufak bir mekan, biraz daha leş, erkekler 'var mı bize bir iş' tadında etrafta takılıyor. Striptiz kulübü de var. 200 kulübe giriş için, 100 striptiz kulüp için alıyorlar. 

Kiev'de de çok lezzetli yemekler yedik. İlk durağımız Oliva oldu. Her şey çok güzeldi. Güzel bir 
İtalyan restaurantı, hesap 480 Uah geldi.


İkinci durağımız ise kahvaltı için Amerikan tarzı olan Milkbar oldu. Hem mekanı hem de yemekleri çok beğendik. Buraya uğramanızı tavsiye ederiz. Ancak Ukrayna standartları için biraz pahalı bir yer olduğunu söylemeliyiz. 625 Uah hesap geldi.


Kahvaltı için çok tatlı bir yere daha gittik. Kendinizi evinizde gibi hissedeceğiniz bu güzel mekanın yemeklerini de çok beğendik. Yerin adı Tres Francais, yalnız burası da biraz pahalı, 542 Uah hesap geldi. 


Bizim yemeklere yakın lezzetler yemek isterseniz de Musafir'i öneririz. Çiğ börek, mantı, dolma falan var. Şahane yemekler yedik. Kesinlikle tavsiye ederiz. Fiyatları da uygun, 330 Uah hesap geldi.


Bira içmek ve bununla beraber bir şeyler yemek için Shato'ya gittik. Çok lezzetli bulmadık yemeklerini, biraz da pahalıydı. 625 Uah hesap geldi.


Kiev'de de Lviv Handmade Chocolate var. Pas geçmedik elbette:))

Kiev'de gece hayatı ile ilgili ana sayfada bahsettim ama gece kulübü için Carribean, sadece bir şeyler içmek için Parovoz Speak Easy Bar'ı tercih edebilirsiniz. Tavsiye ederim.

Kharkiv'de konaklama süremiz az olduğu için yemek tecrübemiz de biraz kısıtlı oldu. Güzel sushi yediğimiz Yakitoriya'yı tavsiye ederiz. Çok ucuzdu.


Diğer tecrübe ettiğimiz restaurant Paris oldu. Açıkçası burası tüm Ukrayna boyunca yediğimiz en iyi restauranttı. Mutlaka ilk tercihiniz burası olsun. Fiyatları da oldukça makuldü. Tatlıları ayrıca lezizdi. 540 Uah hesap ödedik.


Kahvaltı için tercih ettiğimiz cafe Gorodskoe 16/54 oldu. Çok başarılı ve önerebileceğimiz bir mekan, biraz pahalı ama. Daha ucuz ve standart bir yer arıyorsanız, Freshline'a gidebilirsiniz. Çok daha az paraya kahve ve sandviç alabiliyorsunuz.

Ve tabii Lviv Handmade Chocolate:)) Olmazsa olmazımız, kızımız da bayıldı.


Bunun dışında gece bir bira içmek için Depstor Friendly Bar'a gittim, ufak, samimi bir mekan.

Odessa'da sabah kahvaltısı için önerilen Benedikt'e gittik. Çok güzel yemekleri olan bir yerdi ama Ukrayna standartlarına göre biraz pahalıydı, birçok dünya kahvaltısı bulunuyordu, 24 saat açık bir yer. 565 Uah hesap ödedik.


İkinci sabahımızda kahvesi önerildiği için Atelier Design & Coffe'yi tercih ettik. Güzel bir kahve dükkanıydı burası da. 


Akşam yemeği için Tavernetta'ya gittik. Çok keyifli bir yemek yedik, burası iyiydi bayağı. 660 Uah hesap ödedik.


Gece daha çok Deribasovskaya'daki cafelerde takıldık. En beğendiğimiz bar Bourbon Rock Bar oldu, iyi müzik vardı. Hatta Lviv'deki Drunken Cherry burada da vardı. Aynı sokakta Lviv Handmade Chocalate da vardı ama gittiğimizde kapanmıştı:(


22- SLOVENYABled'in meşhur 'krem kek'inden başlayabiliriz. Kavarna Park Restaurant'ta yediğimiz bu güzel tatlı Bled'in olmazsa olmazı...Aynı zamanda yemeğimizi de burada yedik. 45 € hesap geldi.


Ljubljana'da güzel bir kahvaltı yapmak isterseniz Le Petit Cafe'yı öneririz. Gayet güzel bir ortam ve yiyecekler de çok lezzetli. Kesinlikle öneririz, hesap 15.20 € geldi.


Akşam yemeği için ise deniz mahsulü tercih ettiğimizden Valentin Restaurant'ta yedik. Burayı da öneririz. Her şey çok lezzetliydi. 39,70 € hesap geldi.


Tatlı ve cafe için Cacao Cafe'yi tercih ettik. Çok lezzetli tatlılarının olduğunu belirtmeliyiz. 9,70 € hesap geldi.

Bir de Abi Felafel diye lezzetli bir felafelciden gece yemeği yedik. 10 €'ya doyduk. Bira ve yanında et tarzı bir şeyler yemek için ise Pop's Palace'ı öneririz. İki kişi yaklaşık 30 €.

23- HIRVATİSTANZagreb'den başlarsak; güzel bir et yemeği yemek isterseniz Capuciner'i öneririz. 240 Kn hesap geldi.


Meşhur Tolkien's House'a mutlaka uğrayın, çok meşhur olmuş bir yer. Tolkien ve Lord of The Ring'le ilgili bir koleksiyonu barındırıyor barın her yerinde, ufak bir yer. Gerçi böyle bir konsept yaparak turistleri çekmişler, bira biraz diğerlerinden pahalı, burayı bir görüp başka yerlerde içilebilir.


Önerebileceğimiz en lokal yer Mali Medo, biz memnun kaldık, deneyebilirsiniz. 180 Kn hesap geldi, yerel bir restaurant, kendi biralarını üretiyor. Bu şekilde kendi biralarını üreten birçok yer var, diğer bir mekan da Ilıca Caddesi'ndeki Pivnica Medvedgrad. Kendi biralarını üreten yerlerin üstünde 'Pivovara Medvedgrad' amblemi bulunuyor. Buraların biralarının daha lezzetli olduğunu söyleyebiliriz.


Kahvaltıyı da Kava Tava'da yaptık. Çok güzel bir yerdi, öneririz. 95 Kn hesap geldi.


En son olarak Mundoaka Street Food'da yedik. Burası Zagreb için önerebileceğimiz bir numaralı restaurant. Kaliteli ve lezzetli bir yer olmasına rağmen fiyatlar uygundu, 215 Kn hesap geldi.


Split'e gelirsek; ilk önereceğimiz yer Buffet Fife. Oldukça lezzetli, ucuz ve localler bir yer. Devamlı kalabalıktı, ayrıca bu kadar lezzetli bir yeri bu kadar uygun fiyatlara bulmak bizi ekstra mutlu etti. Kesinlikle tavsiye ederiz, 180 Kn hesap geldi.


Önereceğimiz diğer restaurantın adı 'Oyster Sushi Bar Bota'. Her şey çok lezzetliydi. Ancak biraz pahalıydı mekan, toplamda 345 Kn hesap ödedik.


Bir de dondurmacı önerebiliriz. İsim 'Luka Ice Cream Cakes'.


Split'in Peristil Meydanı'nda bulunan Lvxor'un minderlerinde bir şeyler içmek şehrin olmazsa olmazlarından. Gece hayatı konusunda da beklentimizin üstünde bir ortam vardı. Mekanlar kalabalık ve canlıydı. Bunun dışında yaz festivali kapsamında birçok yerde sahne kurulmuştu ve güzel müzik dinleme fırsatı bulduk. 


Dubrovnik'de ise; ilk önereceğimiz yer Lokanda Peskaria. Müthiş bir balık lokantası. Hırvatistan'ın Ston şehrinden çıkan istiridyeleri ise dünyaca meşhur, buralarda denemeden olmaz tabii, güzel bir istiridye yemek isterseniz gene buradan yiyebilirsiniz. Burada doyasıya yediğimiz bir öğle yemeği için 390 Kn hesap ödedik.



Güzel ve nezih bir ortamda güzel şaraplar içmek isterseniz D'vino doğru adres. Ama biraz fazla pahalı. Tamam buraların şarabı meşhurmuş, gelmişken bir kaç çeşit deneyelim diyorsunuz ancak 3 tane ufak kadeh 55 Kn.


Dubrovnik Eski Şehir gerçekten çok pahalı ve turistik bir yer. Burada ucuz bir yerler bulmak çok zor ama bunun için Presa adlı bir yer var. Tam bir atıştırmalık yeri, 120 Kn'ya tıka basa bir şekilde doyuyorsunuz, çok da lezzetli. Sabah veya akşam bir şeyler içmek için önerebileceğimiz en iyi adres ise kayalıkların üstünde bulunan Cafe Buza, burası ayrıca şehrin en bilinen noktalarından bir tanesi.



24- BOSNA HERSEKBosna Hersek gezimiz tanıdık lezzetler olduğu için yemek anlamında çok keyifli oldu. Özellikle köfteleri ve börekleri çok meşhur.
Mostar'dan bahsetmek gerekirse; güzel bir pastane için 'Skoro'yu öneririz.


Akşam yemeği için Şadırvan'ı öneririz. Zaten çok meşhur bir yer, ayrıca tüm Türk turist kafileleri buraya getiriliyor, gittiğimizde çok kalabalıktı. Genelde de sıra bekleniyor. Yemekler son derece lezzetli ve fiyatlar makuldü (40 Km).


Geceleyin bir şeyler içmek için en iyi nokta köprüye bakan sahilde takılmak, yabancılar dahil herkes neredeyse orada. Bunun dışında Eğri Köprü'nün hemen yanında Black Dog Pub diye bir bar var, ortamı güzel. Köprünün hemen yanı başında yer alan mağaranın içinde bulunan Ali Baba diğer önerebileceğimiz mekan, başka da çok bir yer görmedik açıkçası.

Saraybosna'da ise Dveri'de yedik, öneririz. Çok lezzetli ve fiyatları oldukça uygundu, lokal yemekler yapan bir restaurant, 40 Km hesap geldi. Yerel bir şeyler yemek için önerebileceğimiz bir diğer yer ise Inat Kuca.


Meşhur kahvecisi ise Cajdzinica Dzirlo. Biz de orada kahve keyfi yaptık. Yerin sahibi inanılmaz tatlı biri. Sohbet etmesi son derece keyifli, uğrarsanız hem güzel bir kahve içer hem de sohbet edersiniz. Ama ortam ve fiyat olarak önereceğimiz asıl mekan Morica Han. Handa kahve içmenin yerini hiçbir şey tutmuyor.



Bira içmek için önereceğimiz bir numaralı mekan eskiden bira fabrikası olan ve Avrupa'daki muadillerinden pek de bir farkı olmayan Pivnica HS. Mekan tam bizim beğenimize uygun bir yerdi, kalabalık değildi, kızımız da yanımızdaydı, barın boş olması rahat rahat takılmamızı sağladı. (http://sarajevska-pivara.com/?lang=en) Burası dışında Başçarşı içinde nargile içilebilecek yerler, gene merkezde bir sürü barlar bulunuyor.


Börek için de Buregdzinica Sac'a gittik. Çok çok lezzetliydi. Mutlaka uğrayın deriz, börekler şahane. Bir porsiyon 5 Km. 10-15 Km arası iki kişi doyuyorsunuz. Burasının yanında bir diğer meşhur börekçi Buregdzinica Bosna da diğer bir alternatif mekan.


Köfte yemek isterseniz bir çok seçenek bulacaksınız. Biz 'Zeljo'yu tercih ettik. Açıkçası köfteciler arasında çok fazla fark olacağını düşünmüyoruz. Muhtemelen hepsi bir standardı tutturmuşlardır. 10'lu köfte 7 Km. İki kişi 20 Km civarı doyuyorsunuz, oraların yerel yemeği de köfte olmuş, yemeden dönmek olmuyor. Eski Galatasaray'lı futbolcu Hodzic'in yeri Cevabdzinica Hodzic diğer bir alternatif yer. Özellikle Galatasaray bayrağı ile taraftarları kendine çekiyor.



25- KARADAĞKotor'dan bahsetmek gerekirse; ilk tercihimiz City Restaurant oldu. Standart bir yerdi ama balığı oldukça lezzetliydi. 22,5 € hesap geldi.


Canınız pizza isterse, dilim pizza için kesinlikle Pronto Pizza'yı öneririz. Ucuz ve çok lezzetliydi, günün her saati de kalabalıktı. Bir büyük pizza 9 €.


Et yemeği için kasap havasındaki Tangja'yı öneririz. Aslında ilk akşam serviste sorun yaşadık ve etler çok geç geldi. Ama lezzetli ve uygun olunca çok büyütmedik, içeceklerin parasını da almadılar. Kotor'un en yerel mekanlarından bir tanesi, 25 €'ya ete doyduk.


Nezih ve kaliteli bir yemek için tercih ettiğimiz restaurant Ladovina oldu. Keyif aldığımız bu akşam yemeği için 31 € hesap ödedik.


Perast'da hemen meydandaki Hotel Conte Cafe'de oturduk. Orta düzey lezzet diyebiliriz. Büyük ihtimalle yerinden dolayı tercih edilme durumu daha fazladır. Çok fazla da yer yoktu, Perast keklerini denedik, 'wow' diyemeyiz ama güzeldi.


Kotor'da gece hayatı oldukça ilgi çekici. Şehrin medarı iftarı gece kulübü Maximus. Bunun dışında ufak ve samimi barlar var. Hatta bir tanesindeki gitariste aşık oldum. Şöyle bir yürürseniz tüm mekanları görürsünüz ve hangisini beğenirseniz ona girersiniz.


Budva'da ise ilk olarak Kanoba Bocun'u tavsiye ederiz. Köfteler çok lezzetli, bunun yanında yerin sahibi bizzat gelip siparişlerinizi kendisi alıyor ve belli aralıklarla gelip her şeyin yolunda olup olmadığını soruyor. Biz çok beğendik açıkçası. Fiyatları oldukça uygun, sıkça uğradık, yaklaşık 20 € hesaplar ödedik.


Harika bir balık yemeği yemek isterseniz 'Jadran Restaurant'a uğramalısınız. Gerçekten muhteşem bir balık lokantası, fiyatları da uçuk değil. Aynı zamanda kaliteli canlı müzik yapılan bir de bar bölümü bulunuyor. Birkaç defa yediğimiz Jadran'da yaklaşık 35 € hesap ödedik.



Güzel bir pub'da bir şeyler içmek isterseniz de Old Town'da yer alan Chest O'shea's'i öneririz. Küçük bir yer, özellikle akşamları kalabalık oluyor, biz akşamüzeri gittik, boştu, rahat rahat takıldık.


Hemen merkezde Gradska Kafana cafeye de uğradık. Normalde acayip kalabalık bir yer, şansımıza bir yer bulup oturabildik, fiyatları uygun.


Gene merkezde yer alan Mozart Cafe'de de her türlü kalabalığa rağmen oturacak bir yer bulduk. Buradan etrafı izlemek son derece zevkli:) Yemekleri lezzetliydi ancak bu yemeği daha uygun fiyata başka yerlerde bulabilirsiniz, yeri iyiydi. Atıştırmalık yediğimiz bir yemek için 19 € hesap ödedik.


Diğer bir uğradığımız balık restaurantı ise Restoran Porto. Burası da keyifle yemek yediğimiz bir yer oldu. Yemekleri oldukça lezzetliydi, biraz pahalıydı tabii, 39 € hesap ödedik.


Sahilden biraz daha iç kısma doğru yürüdüğünüzde Poslasticara Branka pastanesini göreceksiniz. Biz burayı tesadüfen keşfettik ve geç keşfettiğimiz için de çok üzüldük. Tam lokal bir yer, hem çok lezzetli hem de fiyatlar inanılmaz uygun, uzun bir konaklama yapıyorsanız, burası tam size göre.  Eğer fiyatları önemseyen biriyseniz buraya uğramanızı öneririz. Tatlılar 1 €'nun altında.


Diğer bir kaliteli kahvaltı yapabileceğiniz yer eski şehirdeki Juice Bar, öneririz, 16 € hesap ödedik.


Biraz daha butik olan Kanoba Portun ise hayli meşhur ancak çok az sandalyesi var, önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.


Pizza yemek için gene eski şehirdeki Sambra'yı seçtik. Lezzetli bir yerdi, öneririz. 18 € hesap geldi. Kalışımız uzun olunca bir gün de uzak doğu yemeği yiyelim dedik ve Taste of Asia diye bir yer bulduk, biraz pahalı ve beklentimizin altındaydı, 32 € hesap geldi. 

Gece hayatı için açık hava gece kulüpleri veya bildiğiniz kapalı gece kulüpleri bulunuyor. En bilineni Trocadero. Obala Caddesi'nden yürüdüğünüzde yan yana üstü açık bir sürü mekan göreceksiniz.



Podgorica'da ise meşhur Pod Volat'ı öneririz. Tam bir etçi, fiyatları oldukça uygun ve çok da keyifle yediğimiz bir yerdi. 21 € hesap ödedik.


Kahvaltı için Lanterna'yı tercih ettik, kesinlikle öneririz, fiyatları çok ucuz ve oldukça lezzetli. Dışarıdan kapalı havası veren bir yer ama çekinmeyin kapıyı açın:) Bayağı yedik ve 8€ hesap ödedik.


Güzel bir pub önermemiz gerekirse; Blues Bar'ı söyleyebiliriz. Kendi biralarını üreten bir yer.


26- PORTEKİZPorto'da ilk yemeğimizi Rua de Santa Caterina'daki Majestic Cafe'de yedik. Hoş bir ambiyansı vardı, yemekler de gayet güzeldi. 38 € hesap ödedik.


Gündüz manzarası başka gece manzarası başka olan, Douro Nehri'nin Riberia kenarındaki şarap evi Wine Quay Bar'ı öneririz. Hem şarapları çok güzel, hem de ortamı. 


Kahvaltı için de Dama Pe De Cabra'yı öneririz. Hem yemekler hem de personel çok iyiydi. Mutlaka uğrayın deriz, değişik tarzda ekmekleri var.


Balık yemek için Ribeira'da nehir kenarındaki O Bacalhau'yu öneririz. Oldukça lezzetliydi, 42 €.


Önerebileceğimiz diğer bir yer; daha yukarılardaki güzel bir İtalyan restaurantı olan La Ricotta. Burası da keyif aldığımız bir yerdi. Hesap 52 € geldi.


Bolhao Pazarı'nı gezdikten sonra meşhur olan pastahanesi Confeitaria do Bolha'ya da uğradık. Burası da çok 'lokaller', ürünleri de lezzetli olan bir yerdi, kahvaltı için öneririz.


Gece hayatı için üniversite çevresi diyebiliriz. Rua de Galeria Paris Sokağı ve paralelindeki sokaklarda bir sürü bar var ve sokaklar kalabalık. 

Lizbon'da ilk önereceğimiz yer Belem Pastanesi. Pastel de Nata tek kelimeyle 'muhteşem', kesinlikle tavsiye ederiz. Nata'nın tanesi 1.1 €. Merkeze geri dönmeden paket yaptırdık, gidene kadar da yedik.


Yemek için önereceğimiz bir numaralı yer Ramiro. Intendente metrosuna yakın bu restaurant, deniz ürünleri konusunda dünya çapında nam yapmış. Kabuklu deniz canlıları çok başarılı. Biraz sıra bekliyorsunuz ama mutlaka denenmesi gereken bir yer. Gerçekten harika, yemeklerine bayıldık. Aslında fiyatları kalitesine göre uygun ama bazı ürünleri pahalı. 97 € hesap geldi.


İkinci önereceğimiz yer Michelin yıldızlı Cantinho do Avillez. Burada çok keyifli bir yemek yedik. Bu kadar kaliteli bir şefin yemeğini uygun fiyatlara (tabii çok da ucuz olmayan) yiyebilmek için kaçırılmaz bir fırsat. Hesap 78 € geldi.


Fado dinlemek için de Coraçao de Alfama'yı tercih ettik. Bu bölgede başka bir çok fado restaurantı bulunuyor, herhangi biri tercih edilebilir. Müzik ve yemek muhteşem olmasa da fena değildi. 


Fado için asıl önereceğimiz yer Tasca Do Chico. Çok 'lokaller', ufak, samimi, güzel bir bar. Bir tane bira içerek fado dinleme fırsatı sunuyor. Bir sürü para ödemeye gerek yok ve en çok önerilen mekan.


Lizbon'un en eski ve meşhur cafesi Chiado'daki Cafe A Brasileira. 19. yy'da Brezilya kahve alış satışı için Adrian Telles tarafından açılmış (Wikipedia). Bu cafe şehrin en popüler mekanlarından. 


Tatlı kaçamak için Santini adlı dondurmacıyı denemenizi öneririz. Çok lezzetliydi.


Gece hayatı için adres Barrio Alto ve Alfama. Sokaklar tıklım tıklım ve ortam bize çok yakın:)


Bunun dışında öğle yemeği için birçok gurme lokanta ve şeflerin yemeklerini daha uygun fiyatlara sunduğu Time Out Market'e gitmenizi öneririz. 
Alfama'da festival olduğu için her yer seyyar satıcı kaynıyordu. Birçoğu ızgara yapan bu sokak yemekçileri gayet lezzetliydi ancak çikolata doldurmalı churro'nun çok hoşumuza gittiğini belirtmeliyiz, aklınızda bulunsun. Bunun dışında kızımızın köfte talebini karşılamak için otelimize yakın Hamburgues'i kullandık. Hamburgerleri oldukça başarılıydı.
Son olarak Rossio Meydanı'ndan Sao Domingo Kilisesi'ne yürürken sağda ufacık bir vişne likörcü A Ginjinha bulunuyor. Burası Lizbon'un atraksiyonlarından bir tanesi ve gerçekten çok lezzetli. Hafif, güzel bir likörü var. Buraya uğramanızı öneririz.


27- GÜRCİSTAN: Gürcistan'da yemek konusunda biraz zorlandığımızı itiraf etmemiz gerekiyor. Bunun da tek nedeni adını bilemediğimiz ancak bizim hiç sevmediğimiz bir otun (kimileri kişniş diyor ama bilemiyoruz) hemen hemen yediğimiz her yemekte karşımıza çıkması. Sırf bu ot yüzünden yemeklerden keyif alamadık ne yazık ki. 
Tiflis'de keyif aldığımız mekanlardan biri Gabriadze Cafe'ydi. Çok beğendiğimiz saat kulesinin ve tiyatronun hemen yanında yer alan cafe meşhur, bu yüzden biz de uğramak istedik. Güzel bir yer, bir kahve içmenizi öneririz.


Diğer bir güzel mekan MacLaren's Irish Pub. Burası da önerebileceğimiz bir bar. 


Yemek için de tercihimiz Organique Josper Bar oldu. Burası et konusunda iddialı bir yer. Çorba pek ağız tadımıza uygun değildi yani güzeldi ama soğuktu:( Et ise çok başarılıydı. 70 Gel hesap geldi.


Akşam yemeği için G.Vino'ya gittik, ot olmayan bir yemek seçsek daha iyi olurdu ama çok kaliteli bir yer, öneririz. 75 Gel hesap geldi.


Batum'da ilk tercihimiz Laguna oldu. Her şey çok güzeldi ancak gene tek sorun mantıda yer alan o sevmediğimiz ottu. Burada bizim peynirli Karadeniz pidesine benzerliği ile dikkat çeken Khachapuri yedik, aslında bu ülkenin en çok sevdiğimiz yemeği de bu oldu diyebiliriz. 21,5 Gel hesap geldi.


Diğer tercihimiz BK oldu. Yemekler çok lezzetliydi. Canlı müzik de vardı. Çok keyif aldık. Öneririz. 54 Gel hesap geldi.


Kahvaltımızı Chocolate Coffee Room'da yaptık. Mekan çok sevimli, yumurta ağırlıklı bir menüsü var. Bir de tatlı tabii... 29 Gel hesap geldi.


Cafe olarak da Piazza Meydanı'ndaki La Brioche'u tercih ettik. 


28- ARNAVUTLUK: Tiran'da gittiğimiz her yer Blok bölgesindeydi, zaten takılmak için mekanların orada olduğunu belirtelim. Akşam yemeğimizi Artigiano'da yedik. Mekan da yemekler de güzeldi. Tercih edebilirsiniz. 1620 Lek hesap geldi.


Akşam yemeğinden sonra tatlı için Cioccolatitaliani Tirana'ya gittik. Çok güzeldi. Uğramanızı öneririz. 950 Lek hesap geldi. Eğer kahve içmeyi düşünürseniz Mon Cheri oldukça ideal.


Tatlımızı da yedikten sonra bir şeyler içmek için Radio Bar'ı tercih ettik. Çok güzel bir mekan, öneririz. Bunun dışında bir kokteyl içmek için de Colonial Bar'a gittik, burası da güzeldi.


Tiran'dan gitmeden önce Era'da öğle yemeğimizi yedik. Çok lezzetliydi. 2000 Lek hesap geldi. Burada Fergese adlı yerel yemeğinden de yedik, fena değildi. 


29- MAKEDONYA: Üsküp'de ilk durağımız her yerde okuduğumuz meşhur köfteci 'Destan' oldu. Gayet lezzetliydi. Bir öğününüzü buraya ayırabilirsiniz. 10'luk köftesi, salatası, ayranı ve sosları ile beraber 400-450 Mkd tutuyor. Bu arada salatasına ayrıca parantez açmak lazım, Sopska salatası yediğimiz en iyi salatalardan bir tanesi ve her yemeğin yanına söyledik. Ayranlarına ise yoğurt dediklerini hatırlatalım. Açık ayran almasını öğrenmemiz iki restaurant falan sürdü:)



Gece bir şeyler içmek için bira üreticisi olan Old Town Brewery'e gittik. Keyifli bir ortam. Öneririz.


Diğer tercihimiz de Turist oldu. Makedonya'nın köfte dışında diğer meşhur yemeği olan kurufasülyesini bu restaurantta denedik. Lezzetliydi. Fiyatlar bütün köfteciler ile aynı.


Skopski Merak'da yediğimiz yemek son derece lezzetliydi. Burası sazlı sözlü bir yer. Yerel Makedon yemeklerini yeme fırsatı sunuyor. 1700 Mkd hesap geldi. 


Son durağımız ise meydandaki Pelister oldu. Burada Makedonya'da tanıştığımız Abdulkadir kardeşimizle tatlı ve kahve keyfi yaptık.

Ohrid'de akşam yemeği için tercihimiz Sveta Sofija oldu. Herşey çok güzeldi. Burası çok güzel bir balık lokantası ama biraz pahalı, ülkede yediğimiz en pahalı yemeği yedik. 2890 Mkd hesap geldi.


Daha ucuz bir şeyler yemek için Pizzacı Leonardo'yu tercih edebilirsiniz. Fiyatları gayet makul.

Manastır'da ise Grne'de yedik. Çok güzeldi. Burayı tavsiye ediyoruz. Fiyat, lezzet ve mekan kombinasyonu olarak ülkede yediğimiz en başarılı yerdi. Çok dolu bir akşam yemeğine 860 Mkd ödedik. 


Bunun dışında şampiyonluğu etkileyen Beşiktaş - Galatasaray maçını Shirok Sokak'da bulunan bir cafede izledik, bir de Türk dönercide vardı maç. Sağ salim yendik ve şampiyon olduk.

30- KOSOVA: Prizren'de bir akşam yiyebildik, onda da tercihimizi Besimi Beska Restaurant'dan yana kullandık. Porsiyonları büyük, fiyatları uygun, bizim restaurantlara oldukça benzeyen, sıradan bir Türk restaurantıydı. Yaklaşık 20 € hesap ödedik.

Priştina'daki tek tercihimizi ise Princesha Gresa Restaurant'dan yana kullandık. Burada gerçekten çok lezzetli yemekler yedik, öneririz. Herşeyiyle beraber 30 €'ya yakın hesap ödedik.

31- ÜRDÜN: Amman'da ilk gün akşam yemeği için Sufra'yı tercih ettik. Yemekler güzeldi ancak lüks bir restaurant. O nedenle fiyat da fazlasıyla yüksekti. Mansaf dedikleri kaburga dolması dahil neredeyse tüm yemekleri bizimkiyle benzer, 40 Jod hesap ödedik, bu fiyatlara kebap yenmez bence, fiyatı daha uygun yerleri tercih etmekte fayda var. Bir de Ürdün'de kanmamanız gereken diğer bir konu ise tüm liste fiyatlarının üstüne soğuk su niyetine bir de vergi geliyor. 


Gecenin ilerleyen saatlerinde de hostelimizin hemen karşısında yer alan Hashem Restaurant'da yedik. Orası da hep kalabalıktı. Yemekler de gayet güzeldi. Gerçi yemek dediğimiz humus ve felafel. Bu iki yemek onların ana yemekleri, sabah akşam yiyorlar ve çok ucuza geliyor. 6 Jod hesap ödedik. Bunun dışında Rainbow Sokağı'ndaki Al Quds adlı büfenin felafel sandviçi daha çok hoşumuza gitti, burayı da öneririz.


İkinci akşam sokak lezzeti deneyelim dedik ve lahmacun yedik. Hiç fena değildi.


Gece geç bir saatte künefe konusunda meşhur Habibah Sweets'i denedik. Kapısındaki kuyruk gerçekten inanılmazdı. Lezzet olarak da evet çok güzel ama ne biliyim o kuyruğu görünce sanki biraz daha fazlasını bekliyor insan:) Ama çok çok ucuzdu, koca parça bir künefe 1 Jod.



Petra'da gezmekten tüm günü aç geçirdik. Gece geç bir vakit merkezde bulunan Al Arabi adlı sıradan bir yerden döner yedik.

Wadi Rum'da öğle ve akşam yemeği konaklama yaptığımız firma tarafından karşılandı. Akşam yemeğimiz konaklama fiyatı içindeydi, öğle yemeğimiz de günlük turumuzun içindeydi (günlük turu da konaklama yaptığımız firmadan zorla aldık). Yemekler konusunda çok memnun kaldık. Gerçekten son derece lezzetliydi. 


Akabe'de ilk durağımız Syrian Palace Restaurant oldu. Tam bir kebap restaurantı, yemekler çok güzel ve fiyatları çok uygundu, 12 Jod hesap ödedik, öneririz.


Daha sonra felafel yiyelim dedik ve Arabic Moon Restaurant adlı ufak yerel bir dükkana gittik. Eğer harika bir felafel yemek isterseniz burayı şiddetle öneririz. Bayıldık felafeline. İki kişi 5 Jod'a doyuyorsunuz.


Uçak öncesi son tercihimizi ise Ali Baba'dan yana kullandık. Turistik bir restaurant. Gayet güzeldi. Rakı içme fırsatımız oldu, onların da yerel içeceğiymiş, rakıya 'arak' diyorlar. Çok yemedik ama 25 Jod hesap ödedik, biraz pahalı bir restaurant olduğunu belirtmemiz lazım ama karşılığı da iyi.


32- BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ 

Dubai için öncelikle hatırlatmak isteriz ki burası küçük Amerika, her markayı burada bulabilirsiniz, hepsini bir şekilde getirmişler. İlk önereceğimiz yer Cheesecak Factory. Çok iyiler bu konuda, çoğu akşam yemeye çalıştık. Yaklaşık 40 Dirhem'e çıkıyorsunuz. Bunun dışında tatlıcı olarak her ülkede olduğu gibi Paul muhteşem pastaları ile burada da değişilmez tutkumuz oldu, pastanın dilimi 20 Dirhem.


İlk akşam iş yerinden arkadaşlar sağ olsunlar bizi Ritz Carlton'ın içindeki Cafe Belge'e götürdüler. Gayet kaliteli bir yerdi. Dubai'de çoğu yerde canlı müzik var, burada da kaliteli bir jazz çalıyordu. Kişi başı 200 Dirhem ödedik, güzel bir yerdi.


Daha sonraki akşam Fiesta De La Tortuga'da akşam yemeği yedik. Medinat Jumeriah'da çok güzel bir Meksika lokantası. Canlı Meksika müzikleri falan çalıyorlardı, yemekleri de lezzetliydi, 252 Dirhem hesap ödedik.


Diğer gün öğlen çöl safarisinden sonra orada tanıştığımız Zeynep ile beraber gene Medinat Jumeriah'a gelerek buradaki otelin Lounge'u olan Al Fayrouz'da öğle yemeğimizi yedik, biraz pahalı ama porsiyonları büyük ve lezzetliydi, 153 Dirhem hesap ödedik.


Bir sonraki gün marinanın orada takıldıktan sonra The Beach Avm'sinin içindeki Sushi Art (136 Dirhem) ve Operation Felafel (12 Dirhem)'i denedik. Özellikle felafelciyi çok beğendik ama oradaki Mısırlı bir arkadaşım 'bunlar gerçek felafel değil turistlere yönelik' dediği için bir şey diyemiyorum. Sushi için deneme yaptığım diğer bir mekan Dubai Mall'ın içindeki Yo Sushi oldu. Burada tabaklar dönüyor ama Çarşamba gitmek lazım, 'dilediğin kadar ye' var o gün, ortalama bir mekan, iki kişi 183 Dirhem hesap ödedik.


Uzakdoğu yemekleri için beğendiğim en iyi iki mekan ise; Amerika'da oldukça meşhur olan ve özellikle meşhur karides menüsü ile PF Changs (kişibaşı 144 Dirhem) ve Ramen'i oldukça lezzetli olan Wagamama (kişibaşı 153 Dirhem). Bu tarz yiyorsanız uğramanızı öneririm.



Bir tane de yerel bir şeyler denemek istedim ve çok leş gelebilecek bir Hint lokantasına girdim. Deira'da baktım baktım esnaf lokantası tarzı yerler pek göze hoş gelmiyor, ben de Kojranwala diye bir yere biraz da triposo app'in itişiyle girdim. Açıkçası kral muamelesi gördüm, pek benim gibi biri gitmiyor galiba, ama yediğim en lezzetli yemeklerden biriydi ve memnum kaldım diyebilirim. Tek kişi 25 Dirhem hesap ödedim. 


Bir sonraki gece iş arkadaşları ile beraber Dubai Mall'un yeni eklenen Fashion kısmının üst katlarındaki Logma diye bir yere gittik. Tabii buradaki restaurantların ana özelliği Fountain şovlarını üst kattan geniş bir açıdan hem izlemek hem de yemek, içmek. Kişi başı ortalama 200 Dirhem ödedik.


Bir sonraki gece gene iş çıkışı arkadaşımla beraber marinadaki The Beach Avm'sinin içindeki deniz ürünleri restaurantı Aprons and Hammers'a gittik. Lezzetli ve güzeldi ama dünyanın birçok yerinde bu tarz ürünler tükettiğim için tabii ki bir Akdeniz ülkesinde bulunabilecek kaliteyi bulamadığımı belirtmeliyim. İki kişi 255 Dirhem hesap ödedik.


Birçok etçide yemek yedim ama en beğendim yer Teksas Roadhouse oldu, fiyatları da uygun, kişi başı 85 Dirhem hesap geldi, tavsiye ederim. Bu arada Günaydın ve Nusret'in de Dubai'de olduğunu hatırlatayım, ben denemedim ama Nusret çok meşhur, kapısında sıra var ve Şehy'in de buraya yemek yemeye geldiğini duydum, helal olsun vallahi, dünya üzerindeki en meşhur restoranımız ve gastro şovmenimiz oldu bir şekilde.


Dubai şubemizin olduğu Financial District'de yoğun bir çalışma akşamından sonra gene aynı binadaki Nay Lebanese Restaurant'da akşam yemeği yedik. Yemekler oldukça güzeldi, özellikle eti çok iyiydi, ortamı da biraz sazlı sözlüydü. Özellikle gidilir mi, bence hayır ama gene de gitmiş bulundum. Kişi başı yaklaşık 200 Dirhem hesap geldi.


Tabii uzun kalınca birçok alışveriş merkezi fast food restaurantında yemek yiyorsunuz. Ihop'undan Shake Shack'ına, Ben Cookies'den Tim Horton'suna kadar hepsi vardı. Benim özellikle en çok tercih ettiklerim Uzakdoğu ve Asya mutfakları oldu. Hepsi bir standart yakalamış ama Noon and Kabab adlı bir İran fast food zinciri gerçekten çok başarılıydı. Etleri çok iyi ve fiyatlar Dubai standartlarına göre çok uygun, kişi başı 50-60 Dirhem'e ete doyuyorsunuz, öneririm.


Ama Avm'de kebap yemeyelim derseniz arkadaşlarımın önerdiği ve kebaplarını çok beğendiğim bir yer olan Al Safadi'yi öneririm (kişi başı 150 Dirhem).


Bunun dışında yazılarda okuduğum ve Orta Doğu mutfağını modern bir sunumla birleştiren Zarrob denediğim diğer bir mekan oldu. Fiyatlar biraz pahalı ve bildiğiniz sıradan yemekler ama gene de lezzetli olduğunu söylemeliyim. Lahmacunu bir de buraların yorumuyla denemek için gidilebilir. Kişi başı 87 Dirhem hesap ödedim.


Gece bir yerlerde eğlenmek ve keyifli zaman geçirmek için uğradığım birkaç adres oldu. Kendi tarzıma en uygun yerler Festival City'nin içindeki Hard Rock ve World Trade Center'ın oradaki Mc Gettigan's. İkisinde de kaliteli canlı müzik eşliğinde bir şeyler yiyip içiyorsunuz. İkisinin fiyatları da yakın birbirine, tek kişi 125 Dirhem hesap ödedim. Bira çok pahalı bu ülkede..



Gene bu tarza yakın Dubai Mall'ın yanında bulunan Souk Al Bahar'daki Claw Bar bir bira içmek için fena mekan değil, tabii çok gürültülü konuşmak zorluyor adamı.


Bir de lüks yerler var, 'dress code' falan var buralarda..yaka paça uygun olacak, almazlar vallahi:) Nedense bu tarz yerlerin ruhu bana gelmiyor, kan uyuşmazlığımız var ama gene de aralarda gidiyorum, özellikle evlendikten sonra esprisini kaybediyorlar:) Dubai Mall'ın yanında yılbaşında yandıktan sonra yakın zamanlarda tekrar açılan Adress Hotel'in üstündeki harika Burj Khalifa'lı manzarası ile Roof Top Bar Neos Lounge, Fairmont otelin üstündeki Cavalli Club ve gitmememe rağmen arkadaşlardan duyduğum kadarı ile Pacha Club önerebileceğim yerler. Crowne Hotel'in içindeki Zinc Club ve Marina'daki Barasti ise her zaman dolu, daha ortalama ve güzel diğer gece mekanları. Özellikle Ladies Day'lerde güzel oluyor tüm mekanlar.

Abu Dhabi'de ise; buraya Dubai'den hep günübirlik geldiğimiz için, yemeye ve içmeye açıkçası çokça zaman ayıramadık. İlk yemeğimizi Yas Mall'daki Chili's'de yedik. Amerikalı bir zincir olan bu restaurantı bu ülkede her yerde görebilirsiniz. Yemekleri oldukça dolgun, lezzetli, tam bir fast food'çu. İki kişi 145 Dirhem hesap ödedik.

Akşam yemeği için tercihimiz ise Hilton'un restaurantı olan Vasco's oldu. Corniche'de gayet keyifli bir yerdi, öneririz. İki kişi için toplam 188 Dirhem hesap ödedik.


Diğer bir gittiğimde tercih ettiğim yer, bizim şirket çalışanlarının da bolca gittiği Türk Sofra Restaurant oldu. Gerçekten yurt dışında yediğim en iyi Türk yemeği olabilir, zaten oldukça da meşhur. Sahibi olan Midyatlı Adnan arkadaşımızın süper bir ev sahipliği ve güzel muhabbeti ile doyumsuz bir yemek yedim, zaten bizim şirketteki herkesi tanıyor, herkes de onu. Oraya bir iç mimar olarak giderek cesareti ile başka bir sektöre girmesi ve bu kadar iyi yemek yapan bir yer açması oldukça takdir edilecek bir şey, başarılarının devamını dilerim ve burasını herkese tavsiye ederim. Tek kişi için 86 Dirhem hesap geldi.


Bar olarak bir tek Yas Marina'daki Stars N Bars'a maç öncesi gidebildim. Çok güzel bir spor barıydı ve dünyanın her yerinden çok fazla çeşit fıçı birası bulunuyordu. Bir şeyler yiyip içmek 100 Dirhem'e geldi. Biranın, Birleşik Arap Emirlikleri'nde pahalı olduğunu ve bir bardak biranın yaklaşık 50 Dirhem'e kadar geldiğini tekrar hatırlatırım.


33- BULGARİSTAN

Sofya'da kahvaltımızı Rainbow Factory'da yaptık. Çok lezzetliydi. Ayrıca turistlerin de çok olduğunu gözlemledik. Güzel bir coffeshop, önerebiliriz, 22 Leva hesap ödedik.


Akşam yemeğimizi meşhur Hadjidraganovite Kashti restaurantta yedik. Yemekler güzeldi. Yerel müzik yapan bir grup da masaları geziyordu, hayli turistik bir yerdi ama Bulgar yemekleri tatmak adına iyi bir yer olduğunu söyleyebiliriz. 50 Leva hesap ödedik.


Son günümüzde de Crystal Steak House'da yedik. Porsiyonlarımız çok büyük ve çok lezzetliydi. Yediğimiz en iyi etlerden bir tanesiydi, tavsiye ederiz, Türkiye'de artık bu tarz etleri bu fiyata bulamıyoruz. 61 Leva ödedik, ama haketti.


Varna'da bir yere oturup bir şey yemedik. Zamanımız az olduğu için ayaküstü atıştırmak durumunda kaldık.

Nessebar'da seçeneğimiz olmadığı için yeni şehirde White Rose'da yedik. Eski şehirde, Türk ablanın işletmecisi olduğu restaurant dışında hiçbir yer açık değildi, yoksa denize bakan yerlerden birinde balık yiyecektik. Tabii her yer kapalı olunca millet buraya akın etmişti. Ama çok memnun ayrıldık, yemekler de son derece lezzetliydi. 50 Leva hesap geldi.


Burgas'da 'Happy'  adlı restoranda akşam yemeği yedik. Çok talep gören bir yer. Bayağı kalabalıktı. Yemekler de güzeldi. 40 Leva hesap ödedik.



34- ROMANYA

Zamanımız az olduğu için yemek konusunda ne yazık ki çok verimli bir gezi olamadı:) Genelde hızlı yeme üzerine odaklandık.

Bükreş'de birkaç sefer tercih ettiğimiz merkezde çok güzel bir pizzacı bulduk. İsmi Latin Pizza, denemenizi öneririz. 30 Lei civarı hesap ödedik. 


İkinci gidişimizde kahvaltımızı pastahane tarzı bir yerden bir şeyler alarak yaptık. Gayet güzeldi. Birçok yerde bulabileceğiniz bu pastahane ürünlerini öneririz. 


Akşam yemeğimizi de Caru'cu Bere'de yedik. Ortam çok güzeldi. Yemekler de çok iyiydi. Buraların eski ve en meşhur lokantası. Bir kere yemek yiyecekseniz burada yemenizi öneririz. Tabi biraz pahalı, 174 Lei hesap ödedik.


Geleneksel yemek yenecek diğer bir yer eski bir han olan Hanul lui Manuc.


Tren garının oralarda acıkırsanız Grivita Pub diye bir yer var. Hamburgeri oldukça lezzetliydi. 84 Lei hesap ödedik.


Braşov'da önerilen bir restaurant olan Bistro de'l Arte'ye gittik ve resmen bayıldık. Yemekler şahaneydi, tek problem porsiyonların biraz küçük olmasıydı, gene de çok beğendiğimiz bir yer olduğunu belirtmeliyiz. 136 Lei hesap ödedik.


Biz yemedik ama bir dondurmacı çok dikkatimizi çekti çünkü uzun bir sıra vardı. Bekleyecek zamanımız yoktu o nedenle pas geçtik ama bu kadar kişi bekliyorsa kesin iyidir diye düşündük. Adı Gelato Mania ve merkezin biraz daha dışında.


Zaman nedeniyle Sighioaşara ve Sibiu'da herhangi bir yerde oturup yemek yiyemedik. 

35- KATAR

Doha'da herkesin zevkine uygun yemek bulması mümkün. Kahvaltıları otelde yaptığımız için kahvaltı edilebilecek yerler konusunda pek bilgimiz olamadı ne yazık ki.

Öğlen ve akşam yemeklerimiz için tercihlerimiz şu şekilde oldu;

İlk akşam yemeği yediğim yer Katara'daki Ermeni restoranı Mamig oldu. İdare eder bir yer, kebap yemek için düşünülebilir, hesap 150 Qar geldi.


Oradaki arkadaşlar ile bir sürü yere gittik, bunlardan ilki Gate Mall'daki Eataly çakması Eatopia. Güzel bir yerdi, yemekler de fena değildi, hesap yaklaşık kişi başı 130 Qar geldi. Gene bu Avm'nin orada Vapiano (yaklaşık 120 Qar hesap) var, orası da sıkça gittiğimiz bir yer oldu ama bizim ülkedeki kadar lezzetli bulmadık.


Tabi avm'de çok yemek yedik. Türkiye'de bulunan birçok firma burada mevcut, ancak bizde olmayan bir tanesi dikkatimi çekti, lezzetli bir yer, sadece tavuk ürünleri ile çeşit çeşit menüleri var. Denemek için gidilebilir, adı Nando's. Kişi başı 80 Qar hesap ödedik.


Souk Wakif'da bizim şirkette çalışan birinin işlettiği restoran vardı, bir akşam arkadaşım beni oraya götürdü, lezzetliydi, Türk restoranı, adı Bosphorus. Kişi başı 70 Qar hesap ödedik.


Katar'daki en yakın arkadaşım beni bir akşam Lübnan restoranına götürdü. Daha önce Dubai'de yediğim yemeklerden burada da yemiş oldum. Mamig'e benzer menüsü var ama yemekleri daha lezzetliydi. Yerin adı Abajour. Fiyatları oldukça uygun, bayağı yedik, iki kişi 110 Qar hesap ödedik.


İş yerimize yakın mesafede bulunan Ezdan Mall'da her gün öğle yemeği yiyorduk. En çok tercih ettiğimiz yer İran lokantası olan Shater Abbas oldu. Gayet uygun fiyatı, bol bol et yiyebiliyorsunuz. Kişi başı 40 Qar'a doyarsınız. 


Tabii Katar ekonomik abluka altında olduğu için çoğu ürünü ithal, bu nedenle çok lezzetli etler yediğimi düşünmüyorum. Genelde Avm'lerde standart restoranlarda yemeğimi yedim. Bir akşam oradaki arkadaşlarım gece beni Tea Time adlı ufacık bir sokak üstü büfeye götürdüler ve bu ufak yerde iki yüzün üstünde ürün yaptıklarını, on senedir orada en çok beğendikleri yerin burası olduğunu söylediler. Gerçekten de yemekler çok iyiydi. Birçok yerde ve parkta şubesi olan bu büfede oldukça ucuza fast food yiyebilir, Karak, çay veya kahve alabilirsiniz, 30 Qar'a doyarsınız. 


PF Changs'i tavsiye ederiz. Her zamanki gibi çok beğendik. 156 Qar hesap ödedik. Başka bir gün gene Qatar Mall'da diğer favori restoranımız olan Wagamama'da yedik. Her zamanki gibi burası da ramenleri ile zevk kattı hayatımıza. Burada da 127 Qar hesap ödedik.


Cheesecake Factory bulunca hemen değerlendiriyoruz:) Yaklaşık 40 - 60 Qar hesap ödedik.


Tabii Katar ne kadar muhafazakar bir yer olsa da bir sürü 'expat' bu şehirde yaşıyor ve onlar için bir sürü gece kulübü ve bar bulunuyor. Gece kulübü havamda olmadığım için pek tercih etmedim ama bir akşam sanırız şehirdeki en iyi maç barı olan Marriot'un altındaki Champions Sports Bar'a gittik. Bir yerlerde içmek isterseniz buraya uğrayabilirsiniz, tabii içki lisansı gösterdi arkadaş, ne olduğuna tam olarak emin değilim, ben girdim içtim, yedim çıktım. Alkol pahalı, o yüzden kişi başı 200 Qar hesap ödedik. 


36- POLONYA

Krakow'da ilk akşam yemeğimizi büyülendiğimiz meydanı izleyerek yemek istediğimiz için meydandaki turistik yerlerden biri olan Grande Grill'de yedik. Mekanın binası oldukça eskiydi, yemekleri de idare ederdi ama fiyat performansı bizce iyiydi. 107 Pln hesap ödedik.


İkinci gece Kazimierz'de meydanda bulunan yan yana bir sürü ufak dükkandan biri olan Wanda Fraczek'de yerel yemekleri arasında bulunan Zapiekanka yedik. Buna Polonya pizzası diyorlar, kocaman kesilmiş bir ekmeğin üzerine istediğiniz şeyleri doldurup fırında ısıtıyorlar, ciabiatta'ya benziyor, gece iyi gidiyor. 23 Pln hesap ödedik.


Varşova'da Krakow'dan daha güzel yemek yeme fırsatımız oldu, biz de bunu kaçırmadık tabi. Kahvaltımızı çok tatlı bir yerde yaptık, Hyacinth Kilsesi'nin hemen yanında bulunan To Lubie. Öneriyle gittik, çok güzel tatlıları ve kahvesi bulunuyor. 55 Pln hesap ödedik.


İlk akşam yemeğimizde artık yerel yemeklerini yiyelim dedik ve Specjaly Regionalne'ye gittik. Çok lezzetli bir yemek yedik, önerilebilecek bir yer, yerel yemeklerinden bir tanesinin bir çeşit mantı olması da enteresan, Nowy Swiat'da bulunuyor, 157 Pln hesap geldi.


İkinci gün öğle yemeğimizi Folk Gospada'da yedik. Duvarındaki fotoğraflardan anladığımız kadarı ile çok meşhur bir yermiş çünkü dünyadaki birçok ünlü burada yemek yemiş. Burası da yerel yemekler yapan bir restorandı, bahçesi güzel ve yemekler de oldukça lezzetliydi. Ancak biraz merkezden uzak, Bilim Sarayı ile Ayaklanma Müzesi'nin arasında bir yerde, hesap 108 Pln.


Akşam yemeğimizde ise 'yerel'e yeter dedik ve bir İtalyan restoranına gittik. Fırınları açıktaydı, canlı canlı önünüzde yemekleri yapıyorlar. Çok başarılı bir restorandı, keyif alarak ayrıldık. Ayrıca buradaki başka bir çocuklu aile ile sohbet ettik ve güzel zaman geçirdik. Yerin adı Maka i Woda, burası da Nowy Swiat'a yakın. Hesap 178 Pln.


37- DANİMARKA

Kopenhag'da maalesef çok fazla restorana gidemedik. İlk akşam Nyhavn'da yiyelim dedik, makarnanın tabağı 250 TL olunca kendimizi enayi yerine koydurmak istemedik. Çoğu zaman orada burada bulduğumuz pizzacılardan, sosiscilerden veya Seven Eleven'dan falan yedik. Ama kanala yakın Huset Pizza (180 Dkk) ve üniversiteye yakın Pizza Time (60 Dkk) adlı iki yer, çok uygun ve çok lezzetliydi.


Eğer Vesterbro'ya giderseniz deniz ürünleri ile meşhur olan Kodbyens Fiskebar


38- İSVEÇ

Günübirlik gittiğimiz Malmö'de fiyatlar Kopenhag'a göre daha uygundu, tabii kısıtlı zamanımız olduğu için çok bir şey yiyemedik ama İsveç'in kahvesi meşhur olduğundan burada önerilen yere gitme fırsatı bulabildik. Adı Lilla Kafferosteriet, 175 Sek hesap ödedik ama kahvesi de pastahane ürünleri de çok başarılıydı, öneririz.


Malmö'de çok Türk bulunuyor, şehrin güney kısımlarında bir yerde bir sürü restoran açmışlar, gerçi çoğu aynı adamınmış. Biz de adı Intergrill olandan felafel ve döner yedik, çok lezzetliydi. 90 Sek hesap ödedik.

39- KKTC

Kuzey Kıbrıs'da yeme içme ile ilgili en büyük sıkıntı 'casino'larda her şeyi bedavaya getirmeleri, insanın herhangi bir yerde yiyesi gelmiyor bu yüzden:) Gene de biz birkaç yerde yemek yedik. En beğenerek yediğimiz yemeği Girne limanındaki Hürdeniz adlı restoranda yedik. Kombine menüleri bulunduğu için uygun bir fiyata geldi. Dört kişi 600 lira hesap ödedik. 


Gene Girne'de hem limanda hem ana meydanda güzel barlar bulunuyor. Maç izleyip bira içmek için oldukça uygun yerler. Bunun dışında gece hayatı ile ilgili başka şeyler yapmak isteyenler için; bizim ülkede gece kulübü dediğimiz yerlere disko diyorlar ama damsız almıyorlar, damsız gidebileceğiniz belli bir bölgede toplanmış striptiz kulüpler bulunuyor, bunlara da gece kulübü diyorlar ama bize her türde insanın buralara geldiğini söylediler. Bir de son olarak büyük otellerde ünlü şarkıcılar sahne alıyorlar, fiyatını sorduk pahalı geldi biraz. Biz hiç birini tercih etmedik, iki gecemizi de 'casino'larda geçirdik ama maalesef hiç para kazanamadık, hep kaybettik, ama bütçemiz düşük olduğu için çok büyük bir etkisi olmadı bize. 

Lefkoşa'da çok fazla yemek yemedik. Arkadaşlar bir yerde kahvaltı yaptı, ben de çarşıdaki dönercilerden döner dürüm yedim, döneri güzeldi, yerin adını bile hatırlamıyorum, sıradan bir kebapçıydı. Bir daha ki gidişimizde restoranlarına da uğrarız.

40- ÖZBEKİSTAN

Semerkant'da önereceğimiz restaurantın adı 'Platan'. Çok güzel bir yer. Memnun kaldık. 


Diğer bir yer '........'. Burası yazılarda önerilen yerlerden biriydi. Yemekler lezzetliydi. Önerebiliriz. 


'......' da yemek yediğimiz diğer bir yerdi. Yemekler lezzetliydi.


Buhara'da çok güzel bir yere gittik. İsmi '.....' Yemekler çok güzeldi, müzik de vardı, ortamı çok beğendik.


Kahve için 'Wishbone'a gittik. Kişi başı 25000 Som ödedik. Güzeldi.

Hive'de '......' da yemek yedik. Anladığımız kadarıyla turların çok tercih ettiği bir yer o nedenle çok kalabalıktı. Yemekler gayet güzeldi. 


Hive'de önerilen diğer bir yer '.....'. Ancak burada yer bulamadığımız için yemek yiyemedik.


Diğer yemek yediğimiz yer '.....'. Çok kalabalık bir yerdi. Zor yer bulduk. Ama yemekler güzeldi.



Taşkent'de çok güzel bir yerde yemek yedik. İsmi '......'. Nispeten daha pahalı bir yerdi. Ama yemekler ve ortam süperdi.


Yemek yediğimiz diğer restaurantın adı '.....'.Suşileri çok güzeldi.



40- FAS

Tangier (Tanca)'de sabah erkenden ...... cafede kahvaltı yaptık. Çok güzeldi.


Ana meydanda 'Cafe Tıngıs' da güzel bir naneli çay içtik.


Chefchaouen (Şafşavan)'da yemek yediğimiz yerin adı 'Restaurant Asaada' idi. Yerel lezzetleri denedik. Güzeldi. 



Şehirler arasında otobüslerin mola verdiği noktalarda dürüm yapıyorlardı. Gayet de lezzetliydi. Hasta da olmadık:)


Fes'te gözlemlediğimiz kadarıyla turistlerin çok yoğun olarak tercih ettiği restaurantlardan biri .......
Yeri çok güzeldi restaurantın, çevreyi izleye izleye yemek yedik. Yemekler de fena değildi.


Sabah da kahvaltıda açık bulduğumuz bir yerden çorba içtik. Açıkçası pek bizim damak zevkimize göre değildi ama nedense içtikçe de insanın hoşuna giden bir lezzetti:)

Bu arada hemen hemen her şehirde bambu ağacının suyunu sıkıyorlar. Bir de zencefil ekliyorlar ve ortaya çok güzel bir şey çıkıyor. Denemenizi öneririz.


Bol bol tatlıcı gördük şehirlerde. Şerbetli ve ağır tatlılar ama denemeden geçmedik tabii:)


Sokak lezzetlerini de fırsat buldukça denedik. Şansımızı güzel çıktı hepsi:)


Akşam yemeği için bu sefer biraz daha lüks bir yeri tercih ettik:........ Pahalıydı tabii ama yemekler de oldukça lezzetliydi.


Meknes'de gene harika bir sokak lezzeti denedik.


Akşam yemeğini meydana tepeden bakan meşhur ....... yedik. Beklentimiz yüksek değildi zaten, tahminimiz gibi çok da lezzetli değildi yemekler.

Rabat'ta kale bölgesinde herkesin oturup mola verdiği bir cafe var. Biz de burada naneli çay içip manzara izledik.


Burada da çok güzel sokak lezzetleri mevcut. Satış yapan kişiler de sizi memnun etmek için elinden geleni yapıyor. 


Marakeş'te bir yemek hakkımızı lüks bir restauranttan yana kullandık. İsmi 'Dar Essalam'. Hem ortam hem de yemekler çok güzeldi. Tabii pahalıydı. 


Bir akşam da Jemaa el Fna'da bulunan tezgahlardan yedik. Valla harikaydı. Hem ucuzdu hem de çok lezzetliydi. Salyangoz da denemeden geçmedik. 




Bu arada aynı meydanda yer alan 'Le Grand Balcon du Cafe Glacier'e uğrayıp bir çay içebilirsiniz. Bu cafe çayından ziyade manzarasıyla meşhur. Terasına çıkıp meydanın yukarıdan manzarasına bakmak turistik atraksiyon:) Bu arada geç bir vakitte cafe kapalıydı. Çok geç vakte kalmayın.


Bir öğlen Dar El Bacha müzesi içinde yer alan, uzunca bir süre sıra beklediğimiz 'Dar El Bacha Coffee'de oturduk. Bu kadar kişi sıra beklediğine göre vardır bir özelliği dedik. Ortam çok güzeldi. Tatlılarına ve kahvesine de bayıldık. Zamanınız olursa siz de uğrayabilirsiniz.




Burada da sokak lezzetleri hemen dikkatimizi çekti tabii.


Hamburger yemeden dönmeyelim dedik. Bir AVM içinde yer alan .......'yı tercih ettik. Bayağı övülmüştü, yani güzeldi ama öyle abartacak kadar da değil.


Casablanca'da görülmesi gereken yerlerden biri olarak belirtilen 'Rick's Cafe' de birşeyler içtik. Çok keyifliydi. 



41- LÜBNAN

Beyrut'ta akşam yemeğimizi '.........'de yedik. Etler dışında lezzetliydi. 


Beyrut'un en meşhur restaurantlarından biri 'Restaurant Barbar'. Yemeden dönmek olmaz:)


Kahvaltı için '........'yı tercih ettik. Çok övülmüştü, biz de beğendik ama alıştığımız lezzetlerden bayağı farklıydı. Denemek lazım diye düşünüyoruz.



42- JAPONYA

Japonya'da yemekler gerçekten efsaneeee... Tek kelimeyle bayıldık. Sanırım en çok harcamayı yemek için yaptık ama pişman mıyız? Aslaaaaa.... Gene olsa gene yaparız:)

Denediğimiz yemeklerden bazıları şöyle;

Suşi: Suşi için ne desek tam anlatamamış oluruz. O kadar lezzetliydi ki..... 

Gyoza: Aslında Japon mantısı diyebiliriz. Japonlar tarafından çok tercih edilen ve sevilen bir yemek

Takoyaki: Kısaca ahtapot topları diyebiliriz. Üstüne de harika soslar döküyorlar. Bayıldık....


Ramen: Aslında çorba içinde erişte diyebiliriz. Japonya'da çok sevilen bir yemek. Hele gece yemeği olarak başka yemek tercih edeni görmedik. Neredeyse hepsi domuz etiyle yapılıyor. Sadece Osaka'da dana eti ile yapılan ramen deneyebildik. Tek kelimeyle muhteşemdi.


Okonomiyaki: Japon pankeki olarak geçiyor. Sadece bir kere Osaka'dan ayrılmadan önce yiyebildik. Çok beğendik. 


Onigiri: Çevresi deniz yosunu ile çevrili, pirince sarılmış, içinde de farklı balık çeşitleri bulunan, üçgen şeklinde bir yemek. Biz çok yedik. Karnımız acıkınca ve vaktimiz olmayınca hemen markete gidip onigiri aldık. Çok lezzetli bir seçenek.

Tempura: Kızartılmış deniz ürünleri diyebiliriz. Özellikle sokak yemeği olarak çok sık karşımıza çıktı. Çok lezzetli bir yemek. 

Bazen zamanımız olmadığı için istasyonlardaki marketlerden kutular içinde yemek aldık ve trende yedik. Çok lezzetliydi. Zamanınız olmadığı zaman çok güzel bir seçenek oluyor. 


Tokyo'da bol bol suşi yedik çünkü ülkenin güneyine doğru gittikçe et yemeği öne çıkıyor. O nedenle Tokyo'daki yemeklerimizi balık ürünlerinden yana kullandık. Gittiğimiz restaurantlardan biri '.....'. Siparişleriniz gözünüzün önünde hazırlanıyor. Muhteşemdi....


Gittiğimiz diğer bir restaurantın adı  '........'.Meşhur yemeklerinden biri olan 'ramen'i ve 'gyoza'yı yiyebilirsiniz. Ancak 'ramen'le ilgili şöyle bir sıkıntı var; maalesef domut etinden yapıyorlar. Sadece Osaka'da 'beef' ten yapılmış 'ramen' bulabildik ve kaçırmadık tabii. Tek kelimeyle harikaydı.....


'.........' da tecrübe ettiğimiz diğer bir rastauranttı.


Balık yediğimiz diğer bir yer '.....'. Çok lezzetliydi.


'Numazuko' isimli restaurantta harika bir suşi keyfi yaptık.



Diğer bir suşi lezzetini '......' da denedik.


Denediğimiz diğer bir restaurant '.........'.



'.........'da çok sevdiğimiz bir restaurant oldu. 


Sokakta en çok satılan tatlılardan biri 'Taiyaki'. Balık şeklinde yapılmış, krep gibi olan, içinde de tatlı patates, tatlı fasülye vb. olan bir tatlı. Fena değildi tadı ama bayılmadık açıkçası.


Yeşil çayı her yerde kullanıyorlar. Bunlardan biri de dondurma. Biz de denedik ve çok beğendik.


Sokak lezzetleri olağanüstü. Hepsi de oldukça kaliteliydi. İnsan hepsini denemek istiyor:)









Özellikle marketlerde yer alan restaurantlara bayıldık. Muhteşem deniz ürünleri yiyebiliyorsunuz.




Japonya'da özellikle Tokyo'da '.......' isimli, küçücük barlar çok meşhur. En fazla 4-5 kişi alabilen bu barlar bizim çok hoşumuza gitti. Yer bulmak çok zor oldu açıkçası, boş bulduğumuz ilk yere oturduk:)




Japonlar gece yemeği olarak hep 'ramen'i tercih ediyorlar. Başka bir şey yiyeni görmedik açıkçası.


Yoğunluğuyla meşhur Shibuya yaya geçidini çok net bir şekilde görebileceğiniz 'Starbucks'ta yer bulmak için çaba göstermenizi öneririz. Çünkü gerçekten o yoğunluğu izlemek çok güzel.


Bu arada tam bir Starbucks bağımlılığı var. Yerel kahve satan yer neredeyse hiç göremedik. Kahve içmek isteyen Starbucks'a gidiyor. Tabii bir diğer içecek de 'yeşil çay'. Açıkçası içecek demek yanlış olur, çünkü her yerde kullanıyorlar ve tahmin edersiniz ki bizim buralarda içtiğimiz yeşil çayla arasında çok büyük fark var. Herkes yoğunluğunu sevmeyebilir, biz de bayılmadık ama fırsat buldukça içmekten kendimizi alamadık. 

Takayama'da 'ryokan'da harika bir akşam yemeği yedik ve sabah kahvaltısı yaptık. Çok fazla çeşit vardı, hepsini denedik. 



Kyoto'da da sokak lezzetleri ve markette satılan balık ürünleri müthişti. 






Akşam yemeği için '.......''ya gittik. Ayakkabılarımızı çıkarıp yerde oturduk. Yemekler de oldukça lezzetliydi.


Gene harika bir suşi restaurantına gittik; ismi '........'. Bayıldık.


Kobe'ye asıl gelme sebebimiz meşhur Kobe etini yemekti. Bu et ile ilgili birçok video izlemiştik, buralara kadar gelip yememek olmazdı:) Tercihimiz 'Steakland' oldu. Şefler yemeğinizi önünüzde hazırlıyor. Söylemeye gerek var mı bilemiyoruz ama inanılmaz lezzetli bir et....




Osaka'daki marketler de diğer şehirler gibi çok güzeldi. Oldukça lezzetli yemekler yiyebiliyorsunuz.




Osaka'da da Kobe beef denedik. Kobe'deki gibi olmasa da bu da oldukça lezzetliydi.




Osaka'da yediğimiz en güzel yemek 'ramen'di. Sağolsun Kobe'de yemek yerken tanıştığımız bir çift dana eti içeren 'ramen'i '........'da yiyebileceğimizi söyledi. Kaçırmadık tabii. Bayağı da sıra bekledik. Böylece Osaka'daki en güzel yemeğimizi yedik. Ortam da çok enteresandı. Oturulacak yerler panellerle ayrılmış, yanındakiyle hiç bir muhataplığın olmuyor hatta garsonların suratını bile bu paneller nedeniyle göremiyorsunuz. 




Diğer güzel bir yemeğimizi '........'da yedik. 'Takoyaki'leri ile meşhur bir yer. Bayağı sıra bekledik ama değdi.



Osaka'dan ayrılmadan önce okonomiyaki yemek için rastgele bir yere girdik. Çok lezzetliydi. 


43- GÜNEY KORE

Seul'un en meşhur yemeklerinden biri 'barbekü'. Evet bildiğimiz barbekü:) Barbekü yapan o kadar çok restaurant var ki inanamadık ve hepsi tıklım tıklımdı. Biz de birine girip denemek istedik. Etler ve garnitürler çok lezzetliydi. İstediğiniz et çeşidini seçebiliyorsunuz. 



'......'da da güzel bir yemek yedik. Bayağı doyurucuydu.


Seul'da da aynı Japonya'daki gibi sokak lezzetleri çok ilgi görüyor. 






Bir akşam da '........'de yedik. 


Tatlı tercihimizi '...........'dan yana kullandık. Alışılmışın çok dışında, ekmekten yapılabilecek en lezzetli tatlıydı sanırız. Çok beğendik. 



44- MISIR

Mısır'da ne yazık ki yemek konusunda pek verimli bir deneyim yaşayamadık. Açıkçası hijyen açısından restaurantlara pek güvenemedik. Bir de çok sıcak olduğu için ürünlerin taze kalmasının da sıkıntılı olabileceğini düşündük. Okuduğumuz yazılarda da 'şunu mutlaka yiyin' diye bir uyarı görmedik açıkçası:)) O nedenle sık sık 'Mc. Donald's' a gittik. Ama gene de denediğimiz bir kaç yer oldu tabii. Bu arada meyve suları çok güzeldi, özellikle de limonataları...

Sabah kahvaltılarımızı hep oteller hazırladı. Çünkü güne çok erken başlamamız gerekti ve yemek yemek için ne zaman ne de yer vardı. Bu kutu kahvaltılar çok faydalı oldu. 

Hurghada'da plajlarda pizza, hamburger tarzı yiyecekler yedik. Fena değillerdi. Biraz mecbur kaldık açıkçası çünkü dışarıdan bir şey getirilemiyordu. Bunun yanında bir akşam da marinada '............'da yemek yedik. Gayet güzeldi. Kahve içmek için de gene marinada bir cafe seçtik. Şehirden ayrılmadan önce, otel görevlisinin önerisiyle '........' ya gittik. Sanırız tüm Mısır gezimizde en güzel yemeği burada yedik.


Luxor'da sanırım devamlı 'Mc. Donald's' yedik:) Sadece 2 gece kornişte yer alan başka bir restauranta gittik. Önerilenlerden biriydi. İsmi 'El-Kababgy Restaurant' idi. Beklediğimizden daha iyi çıktığını söyleyebiliriz. 


Akşam oturmak için de kornişte bir çay bahçesi bulduk. Nil Nehri'nin esintisiyle bizi bayağı rahatlattığını söylemeliyiz. Çayları ve limonataları çok güzeldi.


Bir de şehrin içinde 'Om Kalfhoum Cafe'de oturduk. Çok güzel bir atmosferi vardı. 


Aswan'da da tercihimiz KFC'den yana oldu. Bir akşam da 'King Jamaica' isimli cafede oturduk.



45- İSVİÇRE

Basel'de akşam yemeğimizi çok güzel bir pizzacıda yedik. İsmi '..........'. İnanılmaz kalabalıktı. Pizzaya bayıldık. Tavsiye ederiz. 


Ertesi gün de hızlıca atıştırmamız gerektiği için 'City Point' de döner yedik. Gayet güzeldi. Sahiplerinin de Suriyeli olduğunu öğrendik. 

Zürih'de çok önerilen '.......'ye gittik. Peynir fondü yemeyi çok istiyorduk. Burası da tam yeriydi. Hem ortam hem de yemekler harikaydı.




Bir akşam yemeğimizi de 'Northfish'de yedik. Oldukça güzeldi. 



Çikolatalarımızı almak için 'Laderach'ı tercih ettik. 


45- İSVEÇ

Stockholm'da ilk akşam yemeğimizi 'Boo Burgers'da yedik. Oldukça lezzetliydi. Ama mekan çok küçük o yüzden yer bulmak zor olabilir.



Akşam yemeği için tercih ettiğimiz diğer mekan 'Fotografiska Restaurant' oldu. Buradaki yemeklere de bayıldık. Ayrıca manzara da şahaneydi.


Sushi yemeden olmazdı tabii:) Tercihimiz '....' oldu.


'Stockholme Gastabud' yemek yediğimiz bir diğer mekandı. Çok güzeldi.


'.....' diğer yemek yediğimiz mekandı. Burada da yemekleri çok beğendik.


46- FİNLANDİYA

Helsinki'de pizza yemek isterseniz 'Via Tribunalı'yı öneririz. Çok lezzetli ve doyurucuydu. 


Her okuduğumuz yazıda adı geçen 'Cafe Regatta'yı pas geçmek istemedik. Kahve ve tatlı keyfi yaptık. 




Bir akşam yemeğimizi de Lübnan mutfağından yana kullandık. Restaurantın adı 'Levant Middle Eastern Street Food'. Çok lezzetliydi yemekler ama biraz pahalıydı.
 

'Cafe Ecberg' şehrin meşhur pastanesi. Biz de denemeden geçmek istemedik.



'Vanha Kauppahalli'de harika bir somon ve sebze çorbası içtik. Bayıldık...


Bir akşam yemeğimizi de 'Friends Burgers' de yedik. Çok güzeldi.


'Fazer Cafe' de meşhur bir yer. Biz de denedik. Tavsiye ederiz.


'Oodi Kütüphanesi'nde planlamadığımız bir açık büfe yemek yedik. 

47- ESTONYA

Tallinn'de en meşhur restaurant olan 'Old Hansa'da yemek yedik. Burası Orta çağ temalı çok ilgi çekici bir yer. Garsonlar, tabaklar, çatal kaşıklar, masalar, yemekler vb. her şey sizi Orta çağda hissetmenizi sağlıyor. Biz bayıldık açıkçası.



Kahvaltımızı '.......' da yaptık. Taze ve güzeldi.


'Maiasmokk Cafe'de oturmadan olmaz dedik:)



Bir akşam yemeğimizi de '.......'. Hem ortamı hem de yemekleri çok beğendik.


48- LETONYA

Riga'da kahvaltımızı '.....'da yaptık.


Oraların meşhur burgercisi 'HES Burger'i denemek istedik. Fast food için güzel bir seçenek.


Diğer bir 'burger'cı olan '.....'yı denedik. Süperdi. Ama çok küçük bir mekan. 


49- LİTVANYA

Vilnius Uzupio'da '........' da oturduk. Hava da çok güzeldi. Yemek yemedik sadece bir şeyler içtik. Bizim için tam bir keyif oldu.


'Paupio Turgus'da güzel bir sushi yedik. 


Akşam yemeği için '......'yı tercih ettik. Çok kalabalıktı ama keyifli bir ortam olduğunu söylemeliyiz. Tavsiye ederiz.



Kahvaltı için iki sabah da aynı yeri tercih ettik. Kahveleri çok iyiydi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder