Fas'taki ilk durağımız Tanca oldu. Sabah 04.30'da uçağımız havalimanına indi ancak hava halen çok karanlık olduğu için havalimanında biraz bekledik. Sonra taksiye atladık ve bizi eski şehir meydanda bırakmasını istedik. Şoför biraz şaşırdı açıkçası, 'daha hava karanlık her yer kapalıdır, ne yapacaksınız eski şehirde, ben sizi yeni şehirde açık bir cafe'ye bırakayım' dedi. Valla bizim için de süper bir teklifti, hem kahvaltı ettik hem de havanın aydınlanmasını bekledik. Zaten sonrasında sabah 10.00 olmasına rağmen hala eski şehirde açılmayan bir çok yer olduğunu görünce sabahın köründe buraya gelmenin ne kadar yanlış bir karar olduğunu görmüş olduk:) Sağolsun şoför bu konuda bize çok yardımcı olmuş oldu.
Tanca, Fas'ın kuzeyinde 669.685 nüfuslu bir şehir. Kuzeybatı Afrika'da, Cebelitarık kıyısında yer alır. Tanca Eyaletinin merkezidir. Tanca, doğusundaki Akdeniz'i batısındaki Atlas Okyanusu ile buluşturmaktadır. 1940'ta Hendaye'de Hitler'le anlaşma yapan Francisco Franco tarafından II. Dünya Savaşı sırasında işgal edilmiştir. Savaşta Almanlar gerilemeye başlayınca Francisco Franco, müttefiklere yaklaşmak için Tanca'dan geri çekilmiştir. Fas'ın bağımsızlığını kazandığı 1956 yılına kadar Tanca, stratejik konumu ve liman oluşu nedeniyle uyuşturucu, kaçakçılık ve casusluk trafiğinin kavşağı denilebilecek bir yerdi. Şimdi ise şehir, yasa dışı aktiviteleriyle değil, turistik özellikleriyle ön plana çıkmaktadır (Vikipedi).
Diğer şehirler gözönüne alındığında Tanca çok daha modern, temiz ve sakin bir şehir. Diğer şehirler gibi buranın da bir eski şehri bir de yeni şehri var. Eski şehre 'Medina' diyorlar. Aslında 'çarşı' da diyebiliriz. Zamanımız az olduğu için yalnızca eski şehirde dolaşabildik. Konaklama gerekli mi derseniz bizce konaklamaya gerek de yok ama acele etmek istemez sakin sakin gezeyim derseniz belki 1 gece konaklama yapılabilir.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra hava aydınlanmamış olmasına rağmen sahile yürüdük (hava 08.30'da aydınlanıyor). Etrafta hiç kimse yoktu, yavaş yavaş eski şehre doğru yürüdük. Havanın bu kadar geç aydınlanacağını tahmin etmedik açıkçası o yüzden planladığımız gibi gezemeyeceğimizi düşündük. Neyse ki küçük bir şehir olduğu için kendimiz için yeterli ölçüde gezebildik:) Bu arada Tanca'nın çok güzel bir sahilboyu var. Tabii gün ışığında ancak dönüş yolunda görebildik, ilk yürüyüşümüz bayağı karanlıktı. Surlar ve kale harika gözüküyordu. Özellikle surların rengi ile evlerin beyazı çok güzel bir bütünlük sağlamış.
Eski şehre (Medina) girdiğimizde de hava hala karanlıktı, dar sokaklar arasında bir başımıza dolanıyorduk. Birazdan açarlar diye bekledik ancak 1-2 cafe dışında dükkanların ve cafe'lerin açılması neredeyse saat 11'i buldu.
Genel olarak Fas'ın 'Medina'ları çok güzel hatta bir noktadan sonra hafif hafif sıkılmaya bile başlıyorsunuz:) Tanca'nın da Medina'sı oldukça güzeldi. Medinanın ana meydanı 'Petit Socco'. Yalnızca 2 cafe sabah saatlerinde açıktı ve ikisi de Petit Socco'daydı.
Medina'nın en güzel yeri bizce Kasbah yani kale. Kaleye çıktığınızda harika bir deniz manzarası sizi karşılıyor.
Kaleye çok yakın bir yerde şehrin önemli bir müzesi olan 'Kasbah Museum of Mediterranean Cultures' ı görebilirsiniz. Gezmenizi tavsiye ederiz çünkü içeride harika mozaikler görüyorsunuz.
Ziyaret ettiğimiz diğer bir müze de 'Borjen-naam'. Kalenin hemen yanında yer alan bu müzeyi de ziyaret edebilirsiniz. Küçük bir müze.
Burada dikkat çeken diğer önemli yer limanda bulunan 'Fas Cami'. İçine giremedik ama dışarıdan güzel bir cami.
Diğer bir cami 'Büyük Cami'. Çarşıda yer alan bu cami de mutlaka dikkatinizi çekecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder