2 Kasım 2019 Cumartesi

Nessebar

Varna'dan öğleden sonra otobüse bindik ve Nessebar'a doğru yola çıktık. Ancak buradaki önemli detay otobüslerin Nessebar'a direkt gitmemesi. Kişi başı 12 Leva'ya önce 'Sunny Beach' adı verilen meşhur plaja gittik. Biz de Nessebar'dan bu meşhur plaja yürümeyi ve şöyle bir görmeyi çok istiyorduk. Otobüsün orada bırakması bizim için çok iyi oldu. Görevli Sunny Beach'den belediye otobüsleri ile Nessebar'a gidebileceğimizi söylemişti. Ancak biz Nessebar'a yürümeyi tercih ettik. Uzun sürüyor ve yorucu tabii o nedenle otobüsü de tercih edebilirsiniz.

Sunny Beach ile ilgili okuduğumuz her yazıda buranın müthiş canlı olduğu ve insanların sabahlara kadar eğlendiği yazıyordu. Ancak bizim gittiğimiz Ekim sonunda bu büyük plaj bildiğiniz terk edilmiş bir şehir gibiydi. 2-3 kişi gördük, onlar da tahminimizce kaplıca tarzı otellere gelmişlerdi. Bomboş yollarda yürüyüp, yazın buraların nasıl olabileceğinin tahminini yaptık.


Nessebar'a vardığımızda hava kararıyordu. Ayarladığımız otele gittik ancak kapı duvardı. Bir numara bırakmışlardı kapıya. O numarayla konuşabilmek için internet aramaya başladık, o sırada restaurant işletmecisi bir Türk abla bizi gördü ve yardım etti. Sağolsunlar bizim için adamı aradılar ve otel sahibinin şehirde olmadığını öğrendik, Biz de o otelden vazgeçtik ve ablanın yönlendirdiği başka bir otele gittik. Zaten çok da şansımız yoktu çünkü ablanın söylediği kadarıyla o mevsimde sadece 2 otel çalışıyormuş. Neyse ki bizi yönlendirdiği otel gayet güzeldi, memnun kaldık. Tabii karnımız acıkmıştı. Gördüğümüz kadarıyla bir tek bize yardım edenlerin işletmecisi olduğu restaurant açıktı. Bize yardım ettikleri için orada yemek istiyorduk ama gelmişken farklı birşeyler de denemek istedik açıkçası, daha çok balık çeşidi arıyorduk. Ancak neredeyse tüm eski şehri dolaşmamıza rağmen hiç açık bir yer bulamadık. Almanya Romantik Yol turumuzda da çok tenha köylerde kaldık ancak burası bir başka tenhaydı. Sokakta bir kişi bile yoktu. Biz de yeni şehirde mutlaka bir yer açıktır diye düşündük. Triposo'nun önerdiği White Rose adlı restauranta doğru yürüyüşe çıktık. Çok şükür ki açıklardı ve tıklım tıklımdı. Şaşırmadık çünkü açık olan tek yer burasıydı sanırız. Yemekler çok lezzetliydi. Yedikten sonra eski şehre gidip yer belirleme yaptık çünkü ertesi gün çok zamanımız yoktu, gezip Burgas'a geçecektik.

Nessebar Bulgaristan'ın Burgas şehrine bağlı Karadeniz sahilinde bulunan minik şirin bir kasabadır. 3000 yıl önce yarımada üzerine kurulmuş olan Nessebar Avrupa'nın en eski yerleşim yerlerinden birisidir. 1983 yılı itibariyle UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer almakta. Ortaçağ mimarisinin örneklerini görebileceğiniz yarımadanın kentsel doku ve tarihi kalıntılar sokaklarda gezerken sık sık karşınıza çıkmakta (https://aroundtogether.com/avrupa/bulgaristan/antik-kent-nessebar/).


Nessebar gerçekten çok güzel bir yer. Bomboşken bile bu kadar güzelken, mevsiminde çok daha keyifli olacağına eminiz. Sokaklar ve evler çok güzel. Bizim hoşumuza giden diğer nokta da her sokağın sonunun denize çıkıyor olması diyebiliriz. İnsanın içi açılıyor. Akşam sokaklar bomboştu ama sabah da çok farklı olduğunu söyleyemeyiz. Birkaç dükkan dışında çoğu yer kapalıydı. Tur grupları geliyordu özellikle Türkler vardı. Endişemiz turistik yerlerin mevsim nedeniyle kapalı olma riskiydi. Çok şükür ki 2 kilise dışında hepsi açıktı. Bazı kiliselerin içi de dışarıdan kapıdan görülebiliyordu. Nessebar'da bu tarihi kiliseleri görmenizi öneririz. Zaten Nessebar'ın en önemli yerleri buralar. Ayrıca şehirde harika manzaraya sahip çok güzel mekanlar var ancak hepsi kapalıydı ne yazık ki.


Kiliselere girişler ile ilgili şöyle bir durum var. İstediğiniz müzeler arasında kombinasyon yapılabiliyor. Ancak en makul giriş bileti; sekiz atraksiyona da kişi başı 20 Leva'dan bilet almak. Gitmişken hepsine girip çıkmak lazım. Çok da bir karı yok gerçi toplasan 10 Leva kar ediyorsun.

Bizim gözümüzden Nessebar;

1- Tarihi Nessebar Sokakları: Tartışmasız şehrin yıldızı sokakları. Gezerken oldukça keyif aldık. Tarihi kiliseler ile evlerin kombinasyonu fotoğraf çekmek için müthiş görüntüler sunuyor. UNESCO koruması altında olduğu için bozulmamış bu şehirde gezerken tarihi bir yerde yürüyor hissini sonuna kadar yaşıyorsunuz.




2- St. Stephen Kilisesi: Otelimizin hemen karşısında yer alan bu kilise içi en iyi korunanlardan biri diyebiliriz. Mutlaka görmenizi öneririz. Girişi 6 Leva.





3- Christ Pantocrator Kilisesi: Şehirde çok çok eski kiliseler var. Zaten en önemli turistik noktalar bu kiliseler. Bunlardan biri de Christ Pantocrator Kilisesi. İçine de girebildik. Girişi 3 Leva.




4- St. John The Baptist Kilisesi: Diğer tarihi ve önemli kilise. İçine de girdik. Sade bir kilise. Girişi 3 Leva.




5- St. Spas Kilisesi: Diğer tarihi kilise. İçi de güzel olan bu kiliseyi görüp yolumuza devam ettik. Girişi 3 Leva.





6- St. Paraskeva Kilisesi: Kapalı olduğu için girmedik içine ama dışarıdan güzel bir kilise. Girişi 3 Leva.



7- St. Todor Kilisesi: Kapalı olduğu için ne yazık ki giremedik. Girişi 3 Leva.



8- Archangels Michael and Gabriel Kilisesi: Kapalı olduğu için aralardan içeriyi görmeyi denedik. Açıkçası bu kiliseyi biraz depo niyetine kullanmışlar.





9- St. Sophia Kilisesi: Sanırız en çok zarar gören kiliselerden biri de bu kilise. Gece ışıklandırma ile çok güzel gözüküyor.




10- Virgin Merciful Bazilikası: Bayağı zarar görmüş bu bazilika da oldukça dikkat çekici.



Bu kilisenin yanında tarihi bir rüzgar gülünün kalıntısı bulunuyor.


11- St John Aliturgetos Kilisesi: Antik Tiyatronun hemen üstünde, burası da oldukça zarar görmüş.



12- Western Fortress Wall: Şehre girişte sizi bu güzel duvarlar karşılıyor. Oldukça etkileyici.




13- Antik Tiyatro: Çok büyük bir tiyatro değil ancak dikkat çekici.


14- Antik Hamamlar: St. Spas Kilisesi'nin altında harabeleri bulunuyor. Oraya gitmişken şöyle bir görülür. Bizans imparatorluğu tarafından 6. yy'da yapılmış. Detaylı bilgi linktedir;
(https://www.ancient-nessebar.com/html/main_en.php?menu=sights_termi)



15- Dormition Theotokos Kilisesi: Tabii bütün kiliseler tarihi olduğu için bir tane de kullanabilecekleri bir kilise yapmışlar, içi güzel ama fotoğraf çektirmedi oradaki kadınlar.


16- Arkeoloji Müzesi: Şehrin önemli müzesi. Biz de kaçırmak istemedik açıkçası. Girişi 6 Leva.



17- Etnografya Müzesi: Güzel bir müzeydi. Görevli de çok faydalı bilgiler paylaştı, eski bir Osmanlı eviymiş, uğramanızı öneririz. Girişi 3 Leva.



18- Yel Değirmeni: Şehrin girişinde bu haşmetli yel değirmenini göreceksiniz.


Şehrin tarihi merkezinin girişindeki otobüs durağından yarım saatte bir kalkan belediye otobüsü ile Burgas'a doğru yönümüzü çevirdik.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder