Tren yolculuğu nasıl olacak acaba endişemiz vardı. Eğer sizin de aklınızda böyle bir seçenek varsa rahatlıkla uygulayabilirsiniz çünkü son derece konforlu, romantik ve güzel bir gezi oldu (vize kontrol işleri uzun sürüyor). Yol 10 saat sürüyor ancak vize kontrolü ile birlikte 12-13 saate çıkıyor. Yataklı vagonumuzda iki yatak vardı yani yabancı birileriyle paylaşma durumu olmadı. Temiz çarşaflar da vagonda hazır şekilde bekliyordu. Halkalı'dan kalkan trenimiz yaklaşık 4 saat sonra gece 02.00 civarında Kapıkule sınır kapısına geldi. Hem tren kalabalıktı hem de önümüzde Macaristan treni vardı, bu nedenle işlemler çok uzun sürdü. Ancak şunu da belirtmeden geçmek istemeyiz; Türkiye tarafında vize kontrol noktasında personel sayısı çok az, yalnızca 1 polis pasaportları kontrol ediyor. Dönüş yolunda da aynı şekilde Türkiye tarafında gene 1 polis vardı yalnızca ve gümrük kontrol noktasında da yalnızca 1 görevli vardı. Bunun yanında pasaport kontrolü tamamen bittikten sonra herkesi sıraya dizdiler ve bu sefer de gümrük kontrolü başladı. Yani 1-2 kişi daha olsa bu iş 2-2,5 saat sürmez. Bulgaristan tarafında ise trenden indirmiyorlar, pasaportları alıp kontrolü yapıp geri iade ediyorlar. Sonra bir kez daha durdurup trende kontrol yapıyorlar. Ama çok uzun sürmüyor. Bu süreç istenirse çok daha kısa bir şekilde halledilebilir.
Bizim gözümüzden Sofya;
1-Aleksandr Nevski Katedrali: Bulgar Ortodoks katedrali. Neo-Bizans mimarisinde inşa edilen katedral Bulgaristan Patriği'ne ev sahipliği yapmaktadır ve kentin simgelerinden olduğu kadar dünyanın en büyük Doğu Ortodoks katedrallerinden biridir. Aleksandr Nevski Katedrali 3170 metrekarelik bir alan kaplar ve aynı anda yaklaşık 10.000 kişiyi içine alabilir. Belgrad'daki Aziz Sava Katedrali'nden sonra Balkanlar'daki ikinci büyük katedraldir (Vikipedi).
Sofya'nın en önemli katedrali. Dışarıdan bayağı güzel olan katedralin asıl özelliği içindeki freskleri. Açıkçası çok beğendik. Çok güzeldi. 2 defa uğradık. Hatta 2. kez gittiğimizde düğün fotoğraf çekimi vardı, çok hoştu.
Merkezde yer alan bu güzel anıt dikkatinizi çekecektir. Aslına bakarsanız bakıp geçtik ama sonra magnet alırken çoğu eşyanın üzerinde bu anıtın resmini gördük. Şehrin önemli simgelerinden biri olduğunu anladık.
3- St. Joseph Kilisesi: İçi son derece sade olan bu kiliseye bakıp çıktık desek daha doğru olur.
4- Market Hall: Burası da merkezde yer alan güzel bir kapalı pazar yeri. 2. gün bir şeyler yemek için girdik ama açıkçası çok da uygun bir şey bulamadık.
Küçük ama güzel bir cami. Türk turistlerin de ziyaret ettiği yerlerin başında geliyor.
Ortaçağ Bulgar Ortodoks Kilisesi. Kilisenin ilk olarak 16. yüzyılda adı geçmektedir ve önceki Roma dini yapısının yerine inşa edilmiş (Wikipedia).
Kilisenin metro durağına bakan bir kapısı mevcut ancak açık değildi. Yanda bir kapı var, oradan girdik ancak küçücük bir oda vardı. Bir görevli vardı, açıkçası tam anlayamadık.
Kilisenin hemen yanındaki kazı alanı dikkatinizi çekecektir.
8- St. Nedelya Kilisesi: Doğu Ortodoks Kilisesi. Bulgaristan Patrikhanesi'nin Sofya Piskoposluğu katedrali. Sveta Nedelya yıllar içinde birçok kere tahrip olmuş ve birkaç sefer yeniden yapılmış bir ortaçağ kilisesi. Meşhur Bulgar mimar takımı Vasilyov-Tsolov tarafından dizayn edildi (Wikipedia).
Şehrin diğer önemli kilisesi. İçerisi bayağı kalabalıktı, papaz onu dinleyenlere dua ediyordu.
Kocaman binaların ortasında yer alan bu kilise de şehir için çok önemli. Görmeden geçmeyin deriz.
11- Arkeoloji Müzesi: Önemli müzelerinden biri. Çok büyük değil, zamanınızı almayacaktır. Biz de hızlıca gezip çıktık. Girişi 10 leva.
13- Rus Kilisesi: Rus Ortodoks Kilisesi. Kilise Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalan 1882'de yıkılmış Saray Camisi üzerine Ruslar'ın özgürleştirdiği Bulgaristan tarafından inşa edilmiştir (Wikipedia).
Küçük ama çok zarif ve güzel bir kilise.
16- Kara Cami: Sofya'da 1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın emri ile Mimar Sinan tarafından yapılan, 1903 yılında kiliseye çevrilen cami. Bulgaristan'da günümüzde Sveti Sedmochislenitsi Kilisesi olarak bilinmektedir. İlk önce Koca Mehmet Paşa Cami , sonra İmaret Cami olarak bilinir, sonra minaresinin kara taşlarından dolayı Kara Cami olarak bilinir (Vikipedi).
Burayı da görmeden geçmemenizi öneririz.
Toplam 89 sahne ile birlikte 240 insan resmi kilisenin duvarlarına tasvir edilmiştir (Wikipedia).
Şehir merkezine biraz uzakta yer alan bu meşhur kilise, görülmesi gereken en önemli yerlerden biri. Biz de 2. gün sabah erkenden buraya geldik. Küçük bir kilise ve 10 kişilik gruplar şeklinde ziyaretçileri içeri aldılar. O nedenle erken saatte giderseniz iyi olur, yoksa uzun süre beklemek durumunda kalabilirsiniz. İçeri girdiğinizde de rehber fresklerle ilgili detaylı bilgi veriyor. Tabi bu tarz özellikle kültür mirasında olan tarihi yerlerin önemli freskleri oluyor, anlatıyorlar işte şöyleydi böyleydi diye, ama sonuçta fresk, eğer Hristiyanlık tarihine çok ilgili değilseniz, bakıp çıkıyorsunuz, iyi burası da böyle bir kiliseydi diyorsunuz..
19- Ulusal Tarih Müzesi: Boyana Kilisesi'ni gezdikten sonra yolumuzu bu güzel müzeye çevirdik. Aslında gidip gitmemekte emin değildik ama bu kadar gelmişken gidelim dedik. Kilise ile araları yakın, yürüyerek çok rahat ulaşabilirsiniz. Bina çok büyük, müze için gayet uygun bir bina, ancak eserler biraz yetersiz kalmış. Yani bu güzel binayı müze olarak kullanmak harika bir fikir ama bizim düşüncemiz eserlerin kuvvetlendirilmesi gerektiği yönünde. Girişi 12 leva.
Güzel bir sinagogdu. Girişi 4 Leva.
21- Borisova Granida: Şehrin en meşhur ve büyük parkı. Sofya genel olarak çok yeşil bir şehir. Her yerde küçük küçük parklar görebiliyorsunuz. Borisova Granida parkını pazar öğleden sonraya bırakmıştık. Oradan da trenimize gideriz diye düşündük. Park çok kalabalıktı, herkes pazar gününü yeşillikler içinde geçirmeyi tercih etmişti. Şansımıza Balkan festivali vardı, hem müzik dinledik hem de dans gösterisi izledik. Sonunda halkı da aralarına aldılar ve hep birlikte dans ettiler. Bir Balkan gecesi yaşamak istesek bu kadar güzelini bulamazdık, çok keyif aldık. Ayrıca parkın içinde Cska Sofia ve Vasil Leviski Stadyumları ve birkaç ufak göl bulunuyor.
23- St. Paraskeva Kilisesi: Mimarisi güzel, yol üstü, gir çık tadında bir kilise.
26- Largo Binaları: Merkezde gezerken mutlaka karışınıza gelecek yapılar. Bu binalardan biri olan başkanlık binasının arkeoloji binasına bakan yüzünde her saat başına beş dakika kala 'Nöbetçi Değişim Seremonisi' yapılıyor. Klasik bir şehir turistik atraksiyonu olan bu gösteriyi yolunuz düşerse izleyebilirsiniz.
1950'li yıllarda tasarlanmış ve inşa edilmiş üç Sosyalist Klasisizm yapı topluluğudur (Wikipedia).
27- Sovyet Ordu ve Tsar Liberator Anıtları: Tsar Liberator Anıtı Aleksar Nevsky Kilisesi'nin orada, 1877- 78 Rus-Türk savaşı sırasında Bulgaristan'ı Osmanlı hakimiyetinden kurtaran Rus imparatoru 2. Alexander onuruna dikilmiştir (Wikipedia).
Borisova Parkı'na gelmeden göreceğiniz ufak parkta da Sovyet Ordu Anıtı dikkatinizi çekecektir. Balkanlarda anıtlara genelde önem veriliyor, bunlar da bir örnekleri. Bu arada Ulusal Tiyatroya yakın olan Slaveykov Meydanı'nda iki adamın bankta oturan heykeli var, onunla da herkes fotoğraf çektiriyordu, heykel işte.
Borisova Parkı'na gelmeden göreceğiniz ufak parkta da Sovyet Ordu Anıtı dikkatinizi çekecektir. Balkanlarda anıtlara genelde önem veriliyor, bunlar da bir örnekleri. Bu arada Ulusal Tiyatroya yakın olan Slaveykov Meydanı'nda iki adamın bankta oturan heykeli var, onunla da herkes fotoğraf çektiriyordu, heykel işte.
28- Battenberg Mozolesi: Resmi olarak Osmanlı İmparatorluğu içinde kalan özerk Bulgaristan prensi olarak 1879'da Milli Meclis tarafından seçilen I. Alexander'ın türbesi (Wikipedia).
Bir görüp yolumuza devam ettik.
29- Aslanlı Köprü: Şehrin daha kuzeyinde Vladaya Nehri üzerine kurulmuş bir köprü, tren garından şehir merkezine giderken gördük.
30- Vitoşa Dağı: Bizim gibi iki günlük gelmediyseniz ve doğa turu yapmak istiyorsanız, şehre bir saat uzaklıktaki bu dağa gidebilirsiniz. Teleferik ve kayak pisti de bulunuyor. Bir günümüz daha olsaydı sadece buraya giderdik, oldukça önerilen bir yer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder