19 Aralık 2017 Salı

Split

Hırvatistan deyince genelde akla gelen yer Dubrovnik oluyor. Ancak zamanınız olursa Zagreb ve Split'i de görmenizi öneririz. Split'de de aynı Dubrovnik'de olduğu gibi resmen tarihte seyahat ettiğinizi hissediyorsunuz. Gemilerin de durağı olan Split gündüz çok kalabalık ancak kalabalık gece yerini sakinliğe bırakıyor. Hem Dubrovnik'de hem de Split'de asıl dikkat çeken yer 'Old City'. Yani şehrin kendi içinde ayrılmış bir 'eski şehri' var. Bu eski şehir içinde tarihi yaşıyorsunuz. Sokak aralarında gezinmek inanılmaz keyifli. Eski şehrin dışında olağan şehir hayatı akıp gidiyor. Biz hem burayı hem de Dubrovnik'i çok beğendik....

Bu arada Zagreb'den Split'e otobüsle gidebildiğiniz gibi biz çocuktan dolayı mecburen 2 kişi 95 €'ya uçakla geçtik. Split Havalimanı'ndan şehir merkezine ise 30 Kn'ya Shuttle'lar götürüyor. Ama saat erkense havalimanı çıkışındaki 37 No'lu Trogir belediye otobüsleri ile de gidebilirsiniz, tabii duraklarda zaman kaybedeceksiniz.

Gezdiğimiz yerler şu şekilde;

1- Diocletian Sarayı: Dördüncü yüzyılın başında Roma İmparatoru Diocletianus için yapılmış ve bugün Hırvatistan'ın eski Split kentinin yaklaşık yarısını oluşturan eski bir saraydır. Diocletianus'un emeklilik ikametgahı olarak tasarlandığı için adı 'saray' olarak geçmektedir, ancak yapının yaklaşık yarısı Diocletian'ın kişisel kullanımı içindir ve geri kalanı askeri amaçlarla kullanılmaktaydı. Diocletianus 1 Mayıs 305 tarihinde emekliliğine hazırlanmak için devasa sarayı inşa etti. Dalmaçya kıyılarında, küçük bir yarımadanın güney kesiminde Dalmaçya Roma Eyaleti'nin başkenti Salona'dan 6,5 km uzakta bir koyda yer almaktadır. 1979 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir (Vikipedi).

İnsanı en çok etkileyen yer. Saray dediğimiz şey aslında şehrin ta kendisi. Geçmişten günümüze kadar çok güzel bir şekilde korunarak gelen bu saray turistlerin ilk durağı. Old City içinde yer alan saray birkaç önemli noktayı barındırıyor. Çıkmanızı kesinlikle tavsiye edeceğimiz çan kulesi (çıkış her zamanki gibi zor ama manzara çok güzel), St. Domnius Katedrali, Jüpiter Tapınağı, Peristil Meydanı, Altyapılar, Vestibule vb. Saray geniş bir alanı kaplıyor. Biz çok beğendik. Burayı gezmek oldukça keyifli ancak çok kalabalık olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Peristil Meydanı; Jüpiter'in yaşayan oğlu olarak bilinen İmparator Diocletian için amaçlanan sarayın merkezi meydanı olan Peristil birçok tapınak arasında yerini buluyor. 13.-14. yüzyılda belediye binası ile yeni bir şehir meydanı inşaatı ile Peristil dini bir merkez haline geldi.  (http://www.visitsplit.com/en/528/peristyle-peristil).

Meydan gündüzleri inanılmaz kalabalık ama akşamları ışıklandırma ile birlikte harika bir görsel şölen sunuyor.


St. Domnius Katedrali; Katolik katedralidir. Katedral Başpiskopos Marin Barisic başkanlığındaki Split- Makarska başpiskoposun idare bölgesinin merkezidir. Domnius Katedrali, Roma İmparator mozolesinden dönüştürülmüş, bir çan kulesi olan kilise kompleksidir. Kilise Meryem'e adanmış ve çan kulesi de Saint Domnius'a adanmış. Birlikte St. Domnius Katedrali'ni oluşturuyorlar. MS. 7. yüzyılda kutsanan St. Domnius Katedrali ileriki bir tarihte tam bir yenileme yapılmaksızın asıl yapısında halen kullanılmakta olan dünyadaki en eski katolik katedral olarak kabul edilmektedir (çan kulesinin tarihleri 12. yüzyıldan olmasına rağmen). MS. 305'de Diocletian'ın mozolesi olarak inşa edilen yapı herhangi bir Hristiyan katedrali tarafından kullanılan ikinci en eski yapıdır (Wikipedia).

Diocletian Sarayı'nın içinde yer alan bu katedrali mutlaka ziyaret edeceksinizdir. İçi çok etkileyici olan bu katedral kesinlikle görülmeye değer. Kombine bilet 45 Kn. Bu bilet kilise, çan kulesi, baptistery, hazine ve Crypt'i kapsıyor.





Jüpiter Tapınağı; Ünlü İskoç mimar Robert Adam, bu tapınağı en güzel Avrupa anıtlarından biri olarak kabul etti. Dikdörtgen biçimindeki kat planında tapınak Jüpiter'in tapınmasını anmaya hizmet ediyordu (http://www.visitsplit.com/en/526/temple-of-jupiter). 
İçeri girmeye değer bir şey yok, dışarıdan da görebilirsiniz ama girmek isterseniz 10 Kn.


Altyapılar; Diocletian Sarayı altyapıları, dünyadaki türlerine göre en iyi korunmuş antik komplekslerinden biridir ve bu nedenle Split'in tarihi merkezinin 1979'da UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmesinin önemli bir nedeni olarak sayılır. Roma dönemindeki ilk yapılış amaçları imparatorun odalarını zeminin üstüne yükseltmekti, aynı zamanda da saray için de depolama alanıydı. Yapısal olarak yukarıdaki odaların sadık bir kopyası olarak, imparatorun odalarının nasıl göründüğüne dair gerçekçi bir rekonstrüksiyonu mümkün kılarlar. Orta çağın erken dönemlerinde bunların bir bölümü yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. Salonlardan birinde, bugüne kadar aynı yerde sergilenen eski bir yağ ve şarap sıkacağının parçaları (turnjacica) bulunmuştur. Zaman içinde üstlerine yapılan konut inşaatı ile alt yapılar, haneler için çöp çukuru haline getirilmiştir. Altyapı salonlarının temizliği 19. yüzyılın ortalarında ilk Split ve Hırvat çevreci mimar Vicko Andric tarafından başlatılmış ve 1960'lara kadar kazılarak ve yeniden inşa edilmiştir. Mayıs 1995'de yalnızca doğu bölgesi halka açılmıştır. Altyapı salonlarının girişi Riva'dan Porta Aenea'dan veya Peristil'deki merdivenden gerçekleşmektedir. Bugün altyapılar hayat doludur. Düzenli olarak resim ve heykel sergileri, tiyatro oyunları, Uluslararası Çiçek Fuarı gibi fuarlar, gastronomik ve oenolojik sunumlar ve diğer sosyal ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Riva ile Peristil arasındaki ana iletişim hattını temsil eden merkez salonu, değerli hediyelik eşyalar satılan bir yerdir ve geri kalan salonlar ise Split'in en önemli atraksiyonlarından biri olarak turistlere açıktır. (http://www.visitsplit.com/en/529/the-substructures).

İşte burası bizi en çok etkileyen yerlerden biri oldu. Resmen sarayın altında bir şehir kurulmuş. Tarihi derinden hissetmemizi sağladı. Bir girişi Peristil Meydanı'ndan, diğer girişi ise sahilden. Bu kısım halka açık ve hediyelik eşya satıcıları burada yerlerini almış. Sahil kapısının oradan biletle giriş yapabildiğiniz müze bölümüne girebiliyorsunuz. Müze olan kısmına girince yapının boyutu daha iyi anlaşılıyor. Giriş 40 Kn.



Vestibule; Sarayın konut bölümüne girmek için Vestibule kullanılırmış (http://www.visitsplit.com/en/525/vestibule). 

Burası da etkileyici bir yer. Mutlaka yolunuz düşecektir. Kocaman bir delik diyebiliriz.



Şehrin Kapıları: Eski şehre girişi 4 kapı ile yapabiliyorsunuz.
Bunlardan biri Altın Kapı; Şehir kapılarının en büyüğü. Saraya topluca giriş yapılan ana kapı (https://www.lonelyplanet.com/croatia/split/attractions/golden-gate/a/poi-sig/1061187/358789).


Gümüş Kapı; Dekorasyonlarda Altın Kapı'dan daha mütevaziydi ve Ortaçağ'dan 1952'ye kadar kapatıldı, ancak Barok Kilise Dusica'nın imha edilmesi sırasında etraflıca yeniden inşa edildi (http://www.visitsplit.com/en/522/the-silver-gate).


Demir Kapı; Bu büyük çift kapının yüksek kemerleri, Diocletian Sarayı'ndan ana şehir meydanına ulaşmaktadır (https://www.lonelyplanet.com/croatia/split/attractions/iron-gate/a/poi-sig/1287878/358789).

Bronz Kapı; Diocletian Sarayı'na doğru olan kapıların en mütevazisi. Bu mütevazi giriş bir zamanlar doğrudan sudan bodrum katına açılıyordu. (https://www.lonelyplanet.com/croatia/split/attractions/bronze-gate/a/poi-sig/1287877/358789).

2- Narodni Meydanı: Şehrin önemli meydanlarından biri.


3- Marmontova Caddesi: Split'in meşhur caddesi. Ferah ve güzel bir cadde.


4- Riva: Split'in sahil yolu diyebiliriz. Cafe ve restaurantlarla çevrili çok keyifli bir yürüyüş yolu.



5- Grgur Ninski Heykeli: Grgur Nin'in piskoposuydu. Heykelin ayak parmaklarına sürtünmenin iyi şans getirdiği söyleniyor. Heykel Eylül 1929'da Diocletian Sarayı Peristilinde inşa edildi ve 2. Dünya Savaşı öncesi dönemin kartpostallarında görülebilir. 1941'de İtalyan işgal kuvvetleri tarafından şehir dışına taşındı. 1954'de sarayın ve eski kentin kuzeyinde, mevcut durumda bulunduğu, Altın Kapı'nın hemen dışındaki farklı bir yerde yeniden inşa edildi. 2013-2015 yılları arasında büyük bir restorasyon gerçekleşti (Wikipedia).

Gerçekten büyük ve haşmetli bir yapı. İnsanların sürekli ellerini sürtmelerinden dolayı özellikle ayak başparmağı bayağı parlıyor:)


6- Split Şehir Müzesi: Split Şehir Müzesi 1946'da kurulmuş (http://visiting-split.com/things-to-do-in-split/city-museum-of-split/).
Müzeye giriş 20 Kn. Hızlı gezebileceğiniz ufak bir müze.



7- Yeşil Market ve Ribarnica Balık Pazarı: Pazarları çok sevdiğimiz için buraları da çok beğendik. Şehrin gümüş kapı çıkışında Yeşil Market, Marmontova Caddesi çıkışında da balık pazarı bulunuyor.


8- Brace Radica Meydanı: Şehrin deniz çıkışındaki bu ufak meydan gayet sevimli ve görülesi.


9- Cumhuriyet Meydanı: Split'in bu meşhur ve büyük meydanında gösteri hazırlıkları olduğu için ne yazık ki rahat rahat gezemedik. Ancak güzel ve ferah bir alana benziyordu.


10- Marjan Tepesi: Şehri kuşbakışı izlemek için güzel bir tepe. Tepenin en üst noktasına da çıkabilirsiniz veya orta alandan da manzarayı izleyebilirsiniz. En üst nokta ağaçlar nedeniyle çok iyi bir görüş sağlamıyor ancak harika bir güneş batımı sizi bekliyor olacak.
Küçük bir anımızdan da bahsetmek gerekirse; en tepede manzara izlerken 2-3 kişilik bir çok genç grup vardı. Zaman geçtikçe birbirlerine nereden geldiklerini sormaya başladılar. Kulak misafiri olduğumuz için şunu söyleyebilirim ki herkes farklı ülkeden gelmişti. Sohbet koyulaştı, çevredeki gençler merhaba deyip direkt konuşmaya başlıyorlardı, grup gittikçe genişledi ve sonunda 20-25 kişi oldular. Güneş battıktan sonra da birlikte aşağı indiler, muhtemelen birlikte takılmışlardır diye tahmin ediyoruz. Yani demek istediğim şu ki; yabancıların bu rahatlıklarını çok seviyoruz, bizim gibi kendilerini kasmıyorlar, hemen sohbet başlıyor ve keyifli zaman geçiriyorlar. Tabii bu demek değil ki her önüne gelenle samimi ol ama anı ve tecrübeleri paylaşmak çok zor olmamalı.


11- Bacvice Beach: Denize girebileceğiniz, merkeze en yakın kumsal burası. Koşturmaya ara verip biraz serinlemek harika oluyor. Burası bunun için güzel bir adres.


Yukarıda da belirttiğimiz gibi ana yerler dışında sokaklarda gezinmek çok keyifli. Kesinlikle çok etkileyici bir yer....Çok güzel fotoğraflar yakalayacaksınız.


TROGİR

Trogir, sadece Adriyatik'te değil, tüm Orta Avrupa'da en iyi korunan Romanesk-Gotik kompleksidir. Trogir'in surlarla çevrili ortaçağ çekirdeği, korunaklı bir kale ve kule ile; Romanesk, Gotik, Rönesans ve Barok dönemlerine ait bir dizi konut ve saraydan oluşmaktadır. Trogir'in en büyük binası, başyapıt olan batı tarafı Radovan tarafından yapılmıştır ve Hırvatistan'daki Romanesk-Gotik tarzının en önemli eseri olan St. Lawrence kilisesidir. En önemli siteler şunlardır:
13. yüzyıldan yaklaşık 10 kilise ve çok sayıda bina ile tarihi şehir çekirdeği
Kent kapısı (17. yüzyıl) ve surlar (15. yüzyıl)
Kamerlengo Kalesi  (15. yüzyıl)
Dükler Sarayı (13. yüzyıl)
Bir Dalmaçyalı sanatçının eşsiz eseri olan Master Radovan'ın Portalı, Kilise Giriş Kapısı (13. yüzyıl)
15. yüzyıldan kalma büyük ve küçük saraylar
15. yüzyıldan kalma şehir sundurması (Loggia) (Wikipedia)

Split'in 1 saat uzağında UNESCO koruması altında tarihi bir şehir. Split otogarından otobüsle gittik (20 Kn), dönüşte de 37 No'lu belediye otobüsüyle döndük (13Kn). Bu belediye otobüsleri otogara uğramıyor, havalimanına uğruyor. Trogir aynı zamanda Split Havalimanı'nın hemen dibinde.

Taş evleri, güzel bir kilisesi, daracık sokakları ve bir kalesi bulunuyor. Ufak bir adanın içine sıkışmış eski şehir görülmeye değer. Bu bölgede bu tarz çok yer var, gelmişken ve bu kadar yakınken bir görelim diye düşündük.


Şehre kuzey kapısından girdikten sonra kilisenin de bulunduğu ana meydana vardık. Burada taş işlemelerini görülmeye değer bulduğumuz Trogir (St. Lawrance) Kilisesi , Cipiko Sarayı, Belediye Binası ve saat Kulesi olan Loggia bulunuyor.

Sanırız Trogir'in en görülmeye değer yapısı burası. Giriş kapısı, John of Trogir Şapeli ve kulesi oldukça dikkat çekici. Detaylı bilgi için; http://www.portal-trogir.com/about-trogir/must-see/

Buralara gelmişken mutlaka görmelisiniz. Giriş 25 Kn.





Kilise önündeki meydan görülmeye değer diğer bir yer.




Şehrin diğer önemli gezilecek yeri Kamerlengo Kalesi.
Venedikliler tarafından Adriyatik'in bu tarafında donanma gücü için deniz üssü olarak 13-15. yüzyılda inşa edilmiştir (http://www.trogironline.com/virtual_guide/fortress_kamerlengo.html).
Giriş 10 Kn. Surların üstünde ufak bir tur atıyorsunuz. Şehrin buradan görünümünün güzel olduğunu belirtmeliyiz.


Şehrin en etkileyici noktası gene sokakları. Bu şehirde yapılacak en iyi şey bu sokaklarda yürümek.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder