21 Aralık 2017 Perşembe

Dubrovnik

Dubrovnik Hırvatistan'ın vizesiz olduğu zamanlarda hep gitmek istediğimiz ancak bir türlü fırsat bulup gidemediğimiz bir yerdi. O dönem çoğu kişinin gitmesi ile bayağı da popüler olmuştu. Biz de biraz geç kalmakla birlikte en sonunda burayı göreceğimiz için mutluyduk.
Genel olarak söylemek gerekirse Dubrovnik popüler olmayı kesinlikle hak eden bir yer. Tek kelimeyle bayıldık. Sokak aralarında gezmek harika. Surlarla çevrili eski şehre bayıldık. Tek problem çok pahalı bir yer olması. Dubrovnik kart almanızı şiddetle öneririz. Çünkü yalnızca sur gezisi bile kart parasını çıkartıyor. 1 günlük kartla bütün atraksiyonları bitirebilirsiniz, günlüğü 190 Kn.

Mostar'dan Dubrovnik'e gitmeden biletlerimizi Centrotrans'tan kişibaşı 28 Bosna Markına aldık, bu tip gezilerde riske girmemek için ana hat ulaşımlarını mutlaka önceden alıyoruz. Yolculuk pasaport kontrolleri ile beraber yaklaşık 5 buçuk saat sürdü. Otobüs bizi şehrin dışındaki otogarda bıraktı. Otogardan eski şehre belediye otobüsleri ile 15 Kn'a gidebiliyorsunuz.

Genel olarak gezilecek yerlerden bahsetmek gerekirse;

1- Stradun Caddesi: Dubrovnik'in meşhur caddesi. Uzun ve çok güzel bir cadde. Mutlaka yolunuz düşecektir.



2- Orlanda Sütunu: Sütun bayrağı kaldıran bir bayrak direğini desteklerken sütunun tepesinde halka açık bildiriler için küçük bir platform var. Sütunda oyulmuş şövalye Orlando'dur. 9. yüzyılda efsaneye göre Orlando ve filosu 15 aylık Saracen kuşatmasından Dubrovnik'i kurtardı. Şükranlarını dile getiren minnettar vatandaşlar Orlando'nun şerefine bu güzel kolonu dikti (https://www.dubrovnikcity.com/dubrovnik/attractions/orlando_column.htm).
Yazının devamında bu efsanenin doğru olmadığı belirtilmiş ve açıklama yapılmış ancak uzun olduğu için buraya almadım. İlgilenenler siteden okuyabilir.

Güzel ve dikkat çekici bir sütun.


3- Dubrovnik Katedrali: Roma Katolik katedralidir. Dubrovnik Piskoposluğunun yeridir (Wikipedia).
Güzel ve sade bir katedral. Hazinelerini görmek isterseniz giriş 15 Kn.



4- Loggia Meydanı ve Çan Kulesi: Güzel bir meydan, Stradun Caddesi'nin sonu. Çan Kulesi de oldukça dikkat çekici.



5- Küçük Onofrio Çeşmesi: Küçük çeşmenin amacı Luza Meydanı'ndaki pazara su sağlamaktı. Çeşme 1440-1442 yılları arasında inşa edilmiştir (https://www.dubrovnikcity.com/dubrovnik/attractions/onofrio_fountain.htm).
Diğerine göre gerçekten küçük bir çeşme ama kesinlikle çok başarılı.


6- Sponza Sarayı: Sponza, orijinal şeklini koruyan şehrin en güzel saraylarından biridir. 1516-1522 yıllarında inşa edilen sarayın formu 1667 depreminden önce Dubrovnik'teki kamu ve özel sarayların çoğunun olası görünümünü ortaya koyuyor. Cumhuriyet döneminde bu saray, gümrük bürosu ve gümrük antreposuna ev sahipliği yapmıştır, dolayısıyla genellikle Divona olarak anılmıştır. Sponza Sarayı bir dizi devlet dairesinin konutuydu. Saray ayrıca darphaneye, bankaya, hazineye ve silah deposuna ev sahipliği yapıyordu. 1667 depreminde Sponza Sarayı hasar görmedi ve bu durum muhtemelen Dubrovnik Cumhuriyeti'ni kurtardı. Ağır yıkıma rağmen devlet işleri devam edebildi. Günümüzde Sponza Saray, Dubrovnik'in en önemli kültür enstitüsünün evi-arşiv. Arşiv yerini birinci katta buldu (https://www.dubrovnikcity.com/dubrovnik/attractions/sponza_palace.htm).

Detaylı gezmedik, yalnızca avluya girip genel olarak saraya baktık, çok meşhur bir saray ancak açıkçası bizi çok etkilemedi.



6- Franciscan Kilisesi ve Manastırı: Manastır, kilise, kütüphane ve eczaneden oluşur (Wikipedia).
Çok meşhur ve önemli bir yer. Detaylar biraz uzun olduğu için buraya yazmadım. İnceleyip gezmek daha keyifli olabilir, görmenizi öneririz, manastıra ve dünyanın en eski eczanelerinden birine sahip bu yere kartınız yoksa 30 Kn'ya girebiliyorsunuz.



7- Onofrio Çeşmesi: 1438'den 1440'a kadar inşa edilen Büyük Onofrio Çeşmesi kubbe ile 16 kenarlı bir kaptır ve kemerli su yolu sisteminin bitiş noktalarından biridir. (https://www.dubrovnikcity.com/dubrovnik/attractions/onofrio_fountain.htm).
Dubrovnik'in en meşhur yerlerinden biri. Turistlerin uğrak noktası. Gerçekten çok güzel ve büyük bir çeşme.


8- Sur Turu: Sur uzun olduğu için zaman alan bu gezi bize göre Dubrovnik'in olmazsa olmazı. Mutlaka yapmanızı öneririz. Şehri tepeden görmek müthiş keyifli. Giriş 150 Kn, aynı biletle Lovrinejac Kalesi'ne de gireceksiniz, biletinizi kaybetmeyin. Bu fiyatla aslında hepimize Dubrovnik Card alın diyorlar.




9- Eski Liman: Küçük ve şirin bir liman. Surlardan harika gözüküyor.


10-  Ortodoks Kilisesi: Yolunuzun üzerinde olur ise girip bir bakabilirsiniz.


11- Gundulic Meydanı: Küçük ama çok sevimli ve kalabalık bir meydan. Ayrıca şehir pazarı buraya kuruluyor.



12- Saint Ignatius Kilisesi: Bu güzel kiliseye görsel olarak harika olan merdivenler ile ulaşıyorsunuz.




13- Saint Blaise Kilisesi: Kilise 1715 'te Venedikli mimar ve heykeltraş Marino Gropelli (1662-1728) tarafından kötü hasar gören Romanesk ortaçağ kilisesinin temelleri üzerine yapılmıştır (Wikipedia).


14- Kapılar: Aynı Split'teki gibi burada da eski şehre giriş yapabileceğiniz tarihi kapılar var. Kapıların tarihi ile ilgili çok detay yazmadım, isterseniz bolca bilgi bulabiliyorsunuz.

Pile Kapısı: Pile Kapısı şehre giriş kapılarından en meşhur olanı. Minibüsler de bu kapının oraya geldikleri için genelde şehre buradan başlanıyor.


Ploce Kapısı: Surların doğu tarafında bulunan Ploce Kapısı, kentin ikinci büyük girişini teşkil etmektedir (Wikipedia). 




Peskarija ve Ponta Kapısı: İkisi de limandan giriş yapılan kapılar.


Buza Kapısı: Duvarların kuzey kesiminde 1908'de Dubrovnik'in Avusturya yönetimi sırasında -Buza Kapısı diye adlandırılan- bir kapısı açıldı. Kapının açılmasının nedeni, şehirdeki Avusturyalı ordu görevlilerinin şehir sur hendeklerinin içine yapılan tenis kortlarına kolaylıkla erişmelerine izin vermekti (https://www.dubrovnikcity.com/dubrovnik/attractions/dubrovnik_city_gates.htm).

15- Etnografya Müzesi: Genelde etnografya müzelerine hızlıca girip çıkıyoruz, burada da çok zamanımız yoktu ama karta dahil olduğu için çok vakit kaybetmeden gezip çıktık. Eğer kart yoksa bütün müzeleri kapsayan 120 Kn'ya bir giriş bileti alıyorsunuz ki çok da değmez gibi geldi bize.


16- Rektör Sarayı: 14.yüzyılla 1808 arası Ragusa Cumhuriyeti rektörünün resmi ikametgahı olan yapının mimarisi Rönesans ve Barok elementlerle zenginleştirilmiş Gotik mimarisidir. Sarayın içinde 1872'den beri bir müze hizmet vermektedir (Vikipedi).
Büyük bir saray değil, gezmek zamanınızı almayacaktır, ayrıca Dubrovnik Kültürel Tarih Müzesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Şehrin en görülecek müzesi burası. Kombin biletle 120 Kn, Sadece burası 40 Kn. Avlusunda akşamları klasik müzik dinletileri de yapılıyor.



17- Lovrijenac Kalesi: Sık sık 'Dubrovnik'in Cebelitarık'ı' olarak adlandırılan Lovrijenac Kalesi veya St. Lawrence Kalesi, deniz seviyesinden 37 metre yükseklikte, Hırvatistan'daki Dubrovnik kentinin batı duvarı dışındaki bir kale ve tiyatrodur. Venedik saltanatına direnişteki önemi ve oynadığı oyunlarla ünlü olan şehir denizden ve karadan gelen iki girişi gölgede bırakıyor (Wikipedia).
Kaleye gitmenizi öneririz, aslında kalede çok değişik bir şey yok ama kaleden manzara harika. Bu manzara için gitmeye değer. Surlara giriş bileti ile buraya da girebiliyorsunuz, Dubrovnik karta burası da bedava.



18- Teleferik: Bu atraksiyonu mutlaka yapmanızı öneririz. Yukarıdan Dubrovnik manzarası gerçekten müthiş. Maalesef Dubrovnik karta dahil değil ve oldukça pahalı olduğunu söyleyebiliriz. Gidiş dönüş kişi başı 140 Kn. Çocuk olmasa gözü karartıp yürünür ama bayağı da bir yolu var.


19- Banje Plajı: Sıcaktan bunalınca harika bir mola oldu, eski şehre oldukça yakın.


20- Arkeoloji Müzesi: Tarihi şehirlerde arkeoloji müzelerini genelde geziyoruz. Burada da hızlıca görüp çıktık. Karta bedava, yoksa gidilmeyebilir:)


21- Marin Drzic Evi: Eğitici ama çok ilginç değil (16. yy Hırvat tiyatrosunun hayranı değilseniz), bu küçük müze Marin Drzic'e yönelik (1508-67), Dubrovnik'in rahibi- oyun yazarı. Müze el yazmaları ve oyunlarının yayınlarını barındırıyor ve bir oda orjinal odasının bir kopyasını yapmak için kurulmuş (https://www.lonelyplanet.com/croatia/dubrovnik/attractions/marin-drzic-house/a/poi-sig/1497322/358783).
Açıkçası Dubrovnik kart geçtiği için uğradık. Kart almazsanız uğramanıza gerek yok. 


22- Deniz Müzesi: Özel bir ilginiz yoksa girmenize gerek yok. Biz karta dahil olduğu için girip bir bakalım dedik.


23- Dominik Manastırı ve Müzesi: Manastır kurulduğu 1390'dan 20. yüzyıla kadar felsefe ve teolojinin önemli merkezi olarak kaldı. Daha detaylı bilgi için;
Ploce kapısının oradaki diğer bir manastır. Giriş karta dahil değil ve 30 Kn.



24- St. Saviour Kilisesi: Onoforio Çeşmesi'nin ve Franciscan Kilisesi'nin oradaki ufak kilise. Yaz aylarında içeride konserler de gerçekleşmektedir.


Dubrovnik'de aslında yapabileceğiniz en güzel şey eski şehir içindeki sokaklarda gezinmek ve fotoğraflar çekmek, gerçekten Ortaçağ döneminde hissediyorsunuz kendinizi. Bunun dışında Game of Thrones'un birçok sahnesi burada çekiliyor ve bununla ilgili turlar düzenleniyor. 



Bunların dışında gitmediğimiz; eski şehrin dışında bir sinagogları, eski şehirde War Photo Limited, limandan kalkan tekneler ile geçebileceğiniz Lokrum Adası, biraz daha uzakta bulunan Kolocep Adası, gene şehir içinde akvaryum ve modern sanat müzesi bulunuyor.


Günübirlik tur yapabileceğiniz diğer yerleri ise; balıkçı kasabası Cavtat, istiridyeleri ile meşhur Ston, biraz daha uzak ve zahmetli olan UNESCO koruması altındaki Korcula ve Ston'un karşısında bulunan Mljet Adası. Zamanımız olmadığı için biz tercih etmedik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder