Bizim gözümüzden Orange County;
1- Huntington Beach: Burası Orange County'nin en meşhur kumsallarından bir tanesi. Uzun ve güzel bir sahil. Özellikle sörf yapanları izlemek çok keyifli. Sahil çevresinde güzel restaurantlar ve cafeler var. Bu sahilde her sene dünyanın en iyi sörfçülerini aynı anda izleme şansına sahip olabileceğiniz 'Us Open of Surfing' düzenleniyor ve ayrıca Holywood Road'dakine benzer sörfçülerin isimlerinin bulunduğu 'Hall of Fame' kaldırımını da yürürken görebilirsiniz.
3- Laguna Beach: Burası konakladığımız yere en yakın plajdı, o yüzden ilk gördüğümüz plaj burasıydı. Plajın çevresi de sanatsal faaliyetler açısından oldukça zengin. Yazları el yapımı eşyaların ve sanat ürünlerinin satıldığı bizim kermesleri andıran 'Saw Dust Festival' burada gerçekleşiyor. Ayrıca 'Pageant of the Masters' isimli güzel bir gösteri sergileniyor. Bu gösteride meşhur resimler canlı insanlar kullanılarak canlandırılıyor. Görmenizi öneririz. Laguna beach kalabalık bir plaj, uzunluk açısından da diğer plajlara göre çok daha kısa.
5- Diğer Plajlar: Long, Venice, Hermosa, Redondo, Manhattan Beach gibi 1 No'lu yol üstünde daha birçok plaj bulabilirsiniz. Genelde hepsi birbirini bir parça andırır ve herkesin evine yakınlık durumuna göre plajlardan birisi favoridir. Güzel evler, restoranlar, sörf, güneş, bol dalgalı okyanus ve esintisi. Ailecek Kaliforniya'nın sıcak havasının keyfini plajlarda çıkarmak genelde bizim ilk tercihimizdi.
6- Disneyland: Kaliforniya'ya gitmişseniz özellikle çocuklarla dünyanın en büyük eğlence parkına bir kere gelmelisiniz. İçeride tüm Disney karakterleri veya filmleri ile ilgili üniteler ve ride'lar buluyorsunuz. Bütün gününüzü alan rengarenk bir çizgi film dünyası yaratmışlar. İçerideki çocuklar da büyükler de gayet neşeli ve keyifli gözüküyorlardı. Her akşam tüm karakterlerin gerçekleştirdiği bir geçiş törenin ardından göz alıcı ve gecelik yaklaşık 50 bin dolar maliyetli bir havai fişek gösterisi yapılıyor. İçeri girmeyecek olsanız bile oyuncak mağazaları, House of Blues, Espn gibi takılacak yerlerin olduğu bir Downtown'u ve ayrıca Six Flags kadar olmasa da tatmin edici 'California Adventure' ride parkı bulunuyor. Günlük bilet 99 $ (Tüm gününüzü geçirdiğiniz için park, yeme, içme ve alışveriş de bütçeye eklenmeli). Çok büyük bir alana ve bir sürü atraksiyona sahip Disneyland gezisi bir gününüzü alacaktır. Aktiviteler için sıra oluyor ancak açıkçası 'fastpass' alacak kadar uzun değillerdi, en azından millet yemek yerken yapabileceğiniz 7-8 tane ride bulunuyor.
7- Six Flag's: Şube sayısına göre dünyanın en büyük, ziyaretçi sayısına göre dünyanın en büyük 5. eğlence parkı (Vikipedia) ama çocukları ve yaşlıları bu istatistikten çıkartırsanız herhalde adrenalinden zevk alan ve uçuk bir tip olamayanların dünyadaki bir numaralı yeri. Bu kadar büyük ve çeşitli şekillerde uygulanan g kuvvetlerine güvenli bir şekilde maruz kalmak bütün gününüzü alacak eğlenceli bir deneyim. Korkmaz ve yaşadığınızı hissetmek isterseniz buraya bir uğramalısınız. Kemerler iyice bağlanıyor, bir kaç ride'dan sonra iyice kendinizi kaptırıyor ve daha fazlasını talep ediyorsunuz. Los Angeles'ın kuzeyinde Magic Mountain'de araba ile (buralarda her yer araba ile) 1.5 saat mesafede bulunan bu parkın günlük kişi başı girişi 77 $. Tabi park ve yemek işini de bütçeye eklemek gerekiyor. Bu arada özellikle meşhur ride'larda çok uzun kuyruklar oluyor (Bazen 2 saat gibi) bu nedenle hafta sonu gidecekseniz 65$ gibi hayli pahalı Flash Pass alabilir, yahut sıra beklerken Amerikalılarla muhabbeti tercih edebilirsiniz:)
8- Angels Stadium of Anaheim: Basketbol dışında maalesef NFL konusunda zayıflar (San Diego'da Chargers maçları bu bölgede tek), gerçi yakın zamanda buraya taşınmalar olacağı konuşuluyor ama bunun dışında biraz daha durgun bir spor olan beysbol maçına gidebilirsiniz. Şehrin takımı Angels maçlarını Disneyland'ın yanındaki bu stadyumda oynuyor. Diğer çoğu atraksiyonlardaki gibi maç heyecanına katılmak yerine herkes yeme, içme ve laklak şakşak derdinde:) Şampiyonluk ve önemli maçlarda biraz daha iyiler.
9- OC Fair: Her yaz 23 gün boyunca geniş bir alana lunapark, ride, resturant, teleferik gibi ilgi çekici şeyleri barındıran bir panayır kuruluyor. Bazı iyi müzisyenleri bu kapsamda izleyebiliyor ve birçok bedava atraksiyona katılabiliyorsunuz. Bunun dışında Pacific Amphitheatre'da uygun fiyatlara konser düzenleniyor. Genelde Temmuz ve Ağustos aylarında olan bu panayıra gitmenizi öneririz.
11- Palm Springs & Casinos: Kendi deyimleri ile kızıl derililere (Kristof Kolomb Hindistan'ı bulduğunu düşündüğü için yerlilere Indian demiş, kızıl derililerin adları bugün hala Indian olarak geçmektedir) haksızlık yaptıkları için, onlara kendilerine ait topraklarda kumar oynatma hakkı vermişler. Bu yüzden Las Vegas'a gitmeden de 'Indian' bölgelerinde ki büyük otellerde kumar oynayabiliyorsunuz. Palm Springs'te büyük bir golf sahası bulunan ve lüks otelleri barındıran bir yer yapmışlar. Bu bölgenin sınırlarının bittiği çizgi direk çöl. Ayrıca buraya giderken 4.000 türbinden oluşan dünyanın en büyük rüzgar türbini tarlalarından biri olan San Gorgonio'ya da uğrayabilirsiniz.
12- Meksika Nafta Bölgesi: 1989 yılında Amerika; Kanada ve Meksika ile güvenliğini düşünerek Nafta adı altında ticari bir anlaşma imzalamış. Bu bağlamda Meksika'nın kuzeyinde bir yere kadar giriş çıkış yapabiliyorsunuz. Günübirlik veya hafta sonu, Amerikalıların tatil yerlerinden birisi de bu bölge. Genelde gençler yasal yaşları 21'in altında alem yapmak için Tijuana gibi şehirleri tercih ediyorlar. Güzel partiler olduğunu duyduk ama biz daha çok bu bölgeyi görmek için yola çıktık. Sınır işleri ile beraber 3 saat kadar bir yol süresi var. Girer girmez Amerika'nın muazzam düzeninden çıkıp, alışageldiğimiz kaos düzenine dalıyoruz. Gişe çıkışında trafik olduğu için bizim köprü girişindeki gibi şarj aleti, dini kuklalar falan satıyorlar, hatta camdan zorluyorlar. Istakoz yerken, muhabbet ederken Meksikalı gitarcılar yaklaşıp dibinde bitiyor, alışveriş için el işleri uygun, pazarlık yapılmalı, sokak yemekleri çok başarılı. Meksika'ya girerken pek bakmadılar hatta önemli bir maç vardı bu yüzden kafalarını bile kaldıramadılar ancak Amerika'ya geri girerken aramalar sıkı. Eyaletler arası geçişlerde veya herhangi bir polis noktasında ne olursa olsun yalan söylememek gerekiyor. Ülkede özellikle resmi yerlerde söz, yemin, güvenilirlik, dürüstlük gibi değerler çok önemseniyor, yakalarlarsa affetmezler, başka yere benzemez.
13- Marketplace ve Mall'lar: Normal şartlarda bir yerin alışveriş merkezleri anlatılmaz ama bu bölgenin şehir mimarisinde villa siteler var, ortalarında içine büyük şirketlerden kuble kuble serpilmiş birkaç marketplace var, büyükçe bir yerleşim birimi içinde gene meşhur mağazalardan oluşan bir mall kompleksi var. Maalesef düzen sizi, günlerinizin bir bölümünü buralarda geçirmeye itiyor. Ancak çok iyi markaları inanılmaz indirimlerle alabilecek fırsatları size sunuyorlar. Genelde ailenin bireyleri buralarda herhangi bir Brandstore'a girer ve dağılır, saatler sonra herkes yüzlerce dolar ve inanılmaz fiyatlara neler bulduğunu anlatarak çıkışta toplaşırlar. Whole Foods'da bir sürü yemek, Total Wine'da dünyadaki tüm alkoller, Cosco'da ucuz ürünler, Ross, Tj Max veya Sears'da Türkiye'de 200-300 liraya alacağınız şeyleri 50 liraya bulduk derken alışveriş sarmalına girmişsinizdir. Ama itiraf etmeliyiz ki keyiflidir ve dünyada markalar açısından en büyük fırsatı bu ülke sunmaktadır. Gezilerimizde şu zamana kadar bir tek Amerika'da alışveriş yaptık. Siz de buralara uğrarsanız ve tanıdıklarınız da varsa ki onlar yüzde yüz gündüz çalışıyor olacaklardır; South Coast Plaza, Irvine Spectrum, Fashion Island, The Market Place gibi yerlerde gününüzü mutlaka geçirir akşam da ayaklarınıza kara sular inmişken, sevdiklerinizle buluşur, yer, içer ve site jakuzisinde keyfinize bakarsınız. Unutmadan Avm'lerde ortalarda ki Kiosklar'da genelde Türkler çalışır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder