Londra'dan sonra sıra Birmingham'daydı. Birmingham'a Stratford aktarmalı gittik (Bu detayları da Londra başlığı altında anlattım). Tren bilet ücreti kişi başı 7 Pound'du. Birmingham'da 1 gece kaldık, oradan da Manchester aktarmalı, Liverpool'a geçtik.
Öncelikle Birmingham'ın adı kadar havalı bir şehir olduğunu söyleyemeyeceğim. Tamam gene sokaklar, binalar vs. çok güzel ancak bu şehrin daha çok alışveriş konusunda iddialı olduğunu gördük. Bir de tabii üniversiteleri ile meşhur, o yüzden öğrenciler ağırlıkta. Kaldığımız otel Bullring alışveriş merkezine çok yakındı, o yüzden ilk gördüğümüz yer bütün haşmetiyle bu yapı oldu, içini gezmedik ama dışarıdan görüntüsü enteresandı.
Buradan yukarıya doğru gittiğinizde Merkez Kütüphanesi, Belediye Binaları ve Birmingham Müzesi'nin bulunduğu Victoria Square yer alıyor. Ayrıca meydanda çok güzel bir çeşme var.
Town Hall'un doğusuna doğru diğer önemli yapılarından olan St. Phillip's Kilisesi ve kırmızı tuğlaları ile dikkat çeken Adalet Binasını ve Centrall Hall binalarını görebilirsiniz.
Cadbury İngiltere'nin en meşhur çikolata markası. Bu markanın fabrikası da bu şehirde, biz gitmedik ama okuduğumuz kadarıyla gitmekte fayda varmış:) Ayrıca parkları da görülmesi gereken önemli yerler listesindeydi. Bu şehirde 1 gün kaldık o yüzden müzeler hakkında bilgi veremiyorum.
Öncelikle Birmingham'ın adı kadar havalı bir şehir olduğunu söyleyemeyeceğim. Tamam gene sokaklar, binalar vs. çok güzel ancak bu şehrin daha çok alışveriş konusunda iddialı olduğunu gördük. Bir de tabii üniversiteleri ile meşhur, o yüzden öğrenciler ağırlıkta. Kaldığımız otel Bullring alışveriş merkezine çok yakındı, o yüzden ilk gördüğümüz yer bütün haşmetiyle bu yapı oldu, içini gezmedik ama dışarıdan görüntüsü enteresandı.
Buradan yukarıya doğru gittiğinizde Merkez Kütüphanesi, Belediye Binaları ve Birmingham Müzesi'nin bulunduğu Victoria Square yer alıyor. Ayrıca meydanda çok güzel bir çeşme var.
Ama her ne kadar müzeleri gezemesek da önereceğim müze Birmingham Museum, şehirdeki önemli müzelerden birisi olduğunu öğrendik.
Birmingham'da akşam olduğunda sokakların çok tenha olduğunu farkettik, yemek yiyebileceğimiz bir yer arıyorduk, genelde şehirlerde en hareketli yerlerin bitişiğinde Chinese Town'lar oluyor, o yüzden biz de yolumuzu o yöne döndürdük ve anladık ki insanlar buradaymış. Ama sanmayın ki hikmet Chinese Town'da, meğer o akşam bir parti varmış, bütün şehir buradaymış, tabii biz de çok merak ettik, nedir ne değildir diye, biraz daha detaylı bakınca bu partinin Gay Pride olduğunu farkettik, partinin son günü olduğu için görevliler ücretsiz girişe izin verdiler. Daha sonra öğrendiğimize göre Broad Street ve çevresi Birmingham'ın eğlence bölgesi ve hemen hemen 5-6 sokak kadar bir alanı parti alanı yapmışlar, herkes çılgınca eğleniyordu. Biraz oralarda gezindik ve eğlendik, bizim için de değişik bir tecrübe oldu:) Saat 02:00 gibi otelimizin yolunu tuttuk, sabah erken kalkıp Manchester'a oradan da Liverpool'a geçtik.
Birmingham'da akşam olduğunda sokakların çok tenha olduğunu farkettik, yemek yiyebileceğimiz bir yer arıyorduk, genelde şehirlerde en hareketli yerlerin bitişiğinde Chinese Town'lar oluyor, o yüzden biz de yolumuzu o yöne döndürdük ve anladık ki insanlar buradaymış. Ama sanmayın ki hikmet Chinese Town'da, meğer o akşam bir parti varmış, bütün şehir buradaymış, tabii biz de çok merak ettik, nedir ne değildir diye, biraz daha detaylı bakınca bu partinin Gay Pride olduğunu farkettik, partinin son günü olduğu için görevliler ücretsiz girişe izin verdiler. Daha sonra öğrendiğimize göre Broad Street ve çevresi Birmingham'ın eğlence bölgesi ve hemen hemen 5-6 sokak kadar bir alanı parti alanı yapmışlar, herkes çılgınca eğleniyordu. Biraz oralarda gezindik ve eğlendik, bizim için de değişik bir tecrübe oldu:) Saat 02:00 gibi otelimizin yolunu tuttuk, sabah erken kalkıp Manchester'a oradan da Liverpool'a geçtik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder