Huachina'ya yaklaşık 1 saat sonra vardık, sanırım ilk görüşte aşk bu olsa gerek, tamam yol boyunca çöl diyebileceğimiz kurak yerlerden geçmiştik ama Huachina'da gözümüzün gördüğü her yer kumdu, ilk çöl tecrübemiz olduğu için buradan çok etkilendiğimizi söylemeliyim. Çölün ortasında bir vaha ve bu vahanın etrafında oteller ve restaurantlar var. Ana yolla bağlantı kurabilmek için de bir tane ulaşım yolu mevcut. Minibüsten inince hemen otele gittik ve saat 18.00 gibi başlayacak çöl turu için rezervasyonumuzu yaptırdık. Böylece uzun biz zamanımız vardı ve gündüz gözüyle gölün çevresini hızlıca gezip bir an önce çöl sörfü yapabilecektik.
Okuduğum yazılarda konaklama yapılan otellerde surfboardları ücretsiz alabileceğimiz yazıyordu, biz de hemen görevliye gitti ve kayak yapmak istediğimizi söyledik, hemen ücretsiz olarak 'board'u bize verdiler ve biz de ilk deneyimimiz olarak çöl sörfümüzü yapmak üzere kendimizi tepelerden birine attık. Tahmin ettiğimizden çok daha zor bir spor, bir kere kumda tepelere tırmanmak çok büyük bir efor gerektiriyor, kaymak daha da büyük bir efor, sanırım 4-5 saat uğraştık ancak çok az kayabilmenin dışında belirgin bir başarı elde edemedik. Bu arada etraf kalabalıktı, bir çok kişi surfboardlarını alıp tepelere çıkmıştı.
Biz kayak yapma işiyle cebelleşirken tur saatimizin geldiğini farkettik, hemen otele döndük, bizi çöl araçlarından birine bindirdiler, başka bir otele gittik, diğer kişileri bir süre bekledik, gelenler tanıdıktı, Huachina'ya birlikte geldiğimiz grupla çöl turuna çıkacaktık, eğlenceli tiplerdi, sorunsuz bir gezi yaptık.
Güneş batımını kapsayan bu turu herkese öneririm. Sanırım uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştik. Bu muhteşem çöl turumuza şoförümüz heyecan katmak için elinden geleni yaptı, o muhteşem çöl tepelerinden son hızla geçerek ayaklarımızı yerden kesti, müthiş eğlenceliydi. En önemlisi yapay olmayan canlı bir 'ride' serüveniydi.
Turumuzun içinde kayak vardı, bizim yaklaşık 5 saattir denediğimiz ancak başaramadığımız kayağı farklı bir stilde yapacaktık. Araçla tepelere çıktık, metrelerce yukarıdan aşağıya kayacaktık, tabii ki ayakta olması bizim için pek mümkün değildi, şoförümüz herkesi tek tek sörf tahtasının üzerine yüzükoyun yatırıp aşağı doğru itmeye başladı, hissettiğimiz özgürlük duygusunu anlatmam mümkün değil, yaklaşık 6-7 farklı tepede bu müthiş eğlence için durduk. Grubumuzdan biri kayak konusunda iyiydi ve o yükseklikten ayakta kaydı, hiç fena değildi açıkçası. Kayarken tek dikkat etmeniz gereken şey kafanızı yukarıda tutmak, yere inerken çok hızlı olduğunuz için çenenizi tahtaya çarpma riskiniz var, kafanızı bu nedenle yukarıda tutmanız gerekiyor, bir de kayarken dizlerinizi kuma sürtmemenizde fayda var, bunların dışında kendinizi tamamen bırakın ve keyfini çıkarın.
Tabii bu deneyimi yaşayınca sabah o kadar denememize rağmen neden kayamadığımızı anlamıştık. Bir kere yükseklik önemli, ne kadar dik olursa o kadar iyi, ama asıl kilit nokta (tabii bizim gözlemlerimiz sonucunda, yanlış da yorumluyor olabilirim), şoförümüzün surfboardların altını tebeşirlemesiydi. Kimse bu müthiş deneyimi bırakmak istemiyordu ancak aynı zamanda güneş de batmak üzereydi, şoförümüz bizi güzel bir tepeye çıkardı ve güneşin batışını izledik. Güneşi de batırdıktan sonra gene heyecan veren manevralarla merkeze döndük. Bu arada şoförümüz çok iyi biriydi, biz kendisine sürekli fotoğraf makinemizi verip fotoğraflarımızı çekmesini istedik, çok güzel fotolar çekmiş sağolsun.
Akşam merkezde yemek yedik, herhangi bir bara girmedik, kuytu bir köşe bulduk ve bu müthiş vahanın manzarasını izledik. Vahanın çevresini gezmeniz toplam 5 dakika bile sürmez sanırım, çok küçük bir yer. Sabah da erkenden otobüsümüze binip Lima'ya gidecektik ( Cruz Del Sur ile 1 kişi 65 Soles) Oradan da Buenos Aires...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder