3 Ağustos 2016 Çarşamba

Rodos

Rodos gezimiz sanırım önceden planlamadığımız tek gezimiz oldu. Marmaris'te tatil yaparken hazır vizemiz de varken haftasonu Rodos'a gidelim dedik. Vapur için önceden bilet almadık. Cumartesi sabahı erkenden kalkıp Marmaris limana gittik  ve acentanın önünde bir müddet bekledik, gelen giden kimse yoktu, biz de demek ki bileti önceden almak gerekiyor falan diye düşündük ve gezinin başlamadan bittiğine inanmaya başladık. O sırada tekneden birinin Rodos'a gitmek istiyorsak burada beklemememiz gerektiğini, geminin liman gümrüğünün oradan kalktığını söyledi. Tabii son hız oraya gittik. Hızlıca biletimizi aldık, neyse ki çok kalabalık değildi, rahatça yer bulabildik. Gidiş-dönüş toplamda 462 TL ödedik. Yaklaşık 1-1.5 saatte Rodos'a vardık. Bu arada bileti alınca telefondan booking.com aracılığı ile otelimizi ayarladık (daha önce göz gezdirmiştik).

Rodos ile ilgili öncelikle şunu belirtmek isteriz ki burası beklentilerimizin çok üstünde çıktı. Denizin çok güzel olacağını tahmin ediyorduk sonuçta bizim koylardan ne kadar farklı olabilir ki? Ancak Unesco tarafından korunan ve çok fazla tarihi kalıntıyı barındıran merkez (oldtown) tahminlerimizden çok daha iyiydi. Bu arada bizim orada olduğumuz 2 gün boyunca şiddetli bir rüzgar vardı bize mi denk geldi yoksa her zaman mı böyle emin değiliz.


2 günümüz vardı. İlk günümüzü koylara ayırmaya karar verdik, yapmış olduğum araştırmalar sonucunda araba kiralamanın en mantıklı yol olduğunu düşündük. İstanbul'da araba kullanmayan biri olarak zorlanmadığımı söylemeliyim. 2. günümüzde de merkezi gezip sonrasında da merkezdeki plajda denize girmeyi planladık. Araba kira bedeli günlük 45 Euro.

Rodos'a ilk adım attığınızda sizi harika surlar karşılıyor. Surların arasında yer alan bir kapıdan geçip restaurantların, cafelerin, mağazaların olduğu alana geçiyorsunuz. İlk karşınıza çıkan şey tarihi kalıntılar oluyor. Sokaklar inanılmaz güzel, taş sokaklar ve taş evler çok etkileyici (her ne kadar taş sokaklar bebek arabası için çok kötü olsa da)


Arabayı aldıktan sonra ilk hedef Lindos diyerek yola çıktık. Lindos hem konaklama hem de deniz açısından çok tercih edilen bir bölge. Okuduğumuz kadarıyla Lindos'un yer aldığı taraf aynı zamanda adadaki güzel koyları barındıran bölge. Tabii biz de Lindos'un dışında 1-2 koya daha uğradık.

İlk durağımız 'Ladiko ve Anthony Quinn koyu (Anthony Quinn'in oynadığı The Guns of Navorone filminin sahneleri burada çekilmiş (http://www.rodosadasi.net/ladiko-ve-anthony-quinn-koyu/)) oldu. Deniz çok güzeldi. Koyda bulunan restaurantta güzel bir balık ziyafet çektikten sonra kendimizi denize attık.


Bir sonraki durağımız Lindos oldu. Öncelikle biraz etrafı gezdik, burası turistlerin konaklama için 1. sırada tercih ettikleri bir yer. Çarşısı ve evleri çok güzel, ayrıca her tarafta eşekler var, bu da köye farklı bir hava katmış:) Ayrıca Lindos'da kale ve Akropolis olduğunu belirtmeliyiz. Lindos Beach aileler için uygun bir plajdı ve denizi de çok güzeldi.


Lindos çarşısından tepenin öbür tarafına doğru yürümeye devam ederek, bizce adanın en iyi koyu olan St. Paul's Bay'e ulaştık. Bizim ölü denize benzer doğal yapısı var ve bu yüzden deniz hem çok temiz hem dalgasız. Burada yüzmekten çok keyif aldık.


En son duraklarımız Tsampika ve Faliraki oldu. İkisininde plajları çok uzun ve geniş, su sporları yapmak da mümkün. Daha sonra merkezi olan Faliraki'de akşam yemeğimizi yedik ve dönüşe geçtik. Bu arada Faliraki turistlerin kalmak için tercih ettikleri yerlerden bir tanesi, bir sürü hotel var, merkeze de yakın sayılır (15 km).


Bizim zamanımız olmadı ancak Kalithea da görülmesi gereken yerlerden birisi olarak öneriliyor.

İlk günümüzde görmeyi hedeflediğimiz koyları gördük. Eğer zamanınız yoksa siz de bizim gibi hızlıca denize girip bir diğer koya uğrayabilirsiniz, zamanınız bol ise uzun uzun takılmak da çok keyifli olacaktır çünkü deniz gerçekten çok güzeldi. Hakim rüzgar batıdan doğuya doğru, zaten bütün bu güzel koylar doğu kıyısında sıra sıra yer alıyor.

Rodos'da tek bir akşamımız vardı, o yüzden çok fazla tecrübemiz olamadı ancak gördüğümüz kadarıyla akşamları çok hareketli, fazlasıyla restaurant ve cafe mevcut. Gece hayatının kalbi yeni şehir diye tabir edilen bölgede bulunan barlar sokağında atıyor. Eski tarafta da bir kaç mekan dikkat çekiyor. Akşam yemeğimizi Faliraki'de yediğimiz için merkezde yalnızca etrafı dolaştık, geç bir saatte de birçok yerde bulabileceğiniz tavuklu gyros yedik. Rodos Casinosu'nun kıyafet kontrolüne takıldığımız için paramız cebimizde kaldı.


2. günümüzde de Rodos merkezdeki tarihi kalıntıları ve turistik bazı noktaları gezmeye karar vermiştik. Öğleden sonra da merkezde denize gireriz diye planlamıştık. Neyse ki planımıza da sadık kalmayı başardık. Öncelikle şunu söylemek isteriz ki eski şehir inanılmaz güzel, sokaklara bayıldık, binalar arasındaki kemerler çok dikkat çekici, doya doya gezmenizi öneririz.


Rodos kalesi ve surları çok dikkat çekici, özellikle kapılarını ve şehrin hala yaşayan önemli bir parçası olmasını çok beğendik.


Diğer girmenizi şiddetle önereceğimiz yer Grand Masters Sarayı (Castelo).
Bu saray Rodos şövalyelerinin idari merkezi ve aynı zaman Rodos'a egemen sosyal ve entellektüel sınıfının da merkezi olmuştur (http://www.rodosadasi.net/grand-masters-sarayi/).
Gördüğümüz diğer saraylara hiç benzemeyen farklı bir sarayla karşılaştık. Tarihinin koşullarını çok iyi yansıtan, krallardan çok askerlerin yaşadığı, sade, ilgi çekici bir saraydı açıkçası. Giriş bedeli 6 Euro.



Diğer ziyaret ettiğimiz yer Arkeoloji Müzesi oldu. Gezip görülebilir ancak Atina'da harika bir müze gördüğümüz için girmesek de olurdu açıkçası.


Diğer önemli nokta Şövalyeler Sokağı. 
Bu meşhur sokakta Hospitalier Tarikatının mensuplarına ait hanlar yer almakta. Binalar şövalyelerin bir araya geldikleri ve konaklama yaptıkları yerlerdir. (http://www.rodosadasi.net/sovalyeler-caddesi/)


Hipokrat Meydanı'nın Rodos'un bayağı hareketli bir meydanı olduğunu söyleyebiliriz. Aslında küçük bir meydan ancak özellikle akşamları çok kalabalık.


Kanuni Sultan Süleyman Cami ve İbrahim Paşa Cami diğer önemli yapılardan ikisi. Kanuni Sultan Süleyman Cami pembe duvarları ile görülmeye değer bir cami.
İbrahim Paşa Cami de Rodos'ta ibadete açık tek cami (http://www.rodosadasi.net/ibrahim-pasa-camii/).
Rodos adası en çok cami gördüğümüz adaydı. Bunlar dışında Mehmetağa, Murat Reis, Recep Paşa, Hamza Bey ve Sultan Mustafa camileri yürürken karşınıza çıkan diğer camiler. Biz gittiğimizde kapalılardı ancak bayram namazında açık olduklarını duyduk.



Rodos Saat Kulesi de şehrin siluetini oluşturan diğer bir yapı.


Mandraki Limanı da Rodos'un simgelerinden bir tanesi. Antik çağlarda ilk tarih adamı Heredot'un belirlediği, dünyanın yedi harikasından Colossus heykelinin bulunduğu düşünülen ana limandır. Günümüzde bu heykeli simgeleyen Elefos ve Elafina isimlerinde iki geyik heykeli burada bulunmaktadır (http://www.rodosadasi.net/mandraki-limani/)


Şehir merkezi gezimizden sonra kendimizi yeni şehirde denize attık. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, merkeze yakın olan Elli plajı çok daha güzel ve eğlenceli bir atlama trampleni var, yanındaki plaj ise rüzgarlı ve dalgalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder