1 Ocak 2014 Çarşamba

Edinburgh

Liverpool'dan sonraki durağımız Edinburgh'du. Ulaşım bedeli daha uygun olduğu için Liverpool'dan Manchester aktarmalı İskoçya'ya gittik (bu ulaşımımızı da Nationalexpress ile yaptık) Tüm gece yolda geçti, 2 kişi toplam 70,80 Pound ödedik. Sabah erken saatte Edinburgh'daydık. Otobüsten indikten sonra otelimize gitmek için şehir merkezine doğru yürüdük, işte bu noktada Edinburgh'un bizi büyülediğini söyleyebilirim, kalenin bulunduğu tepe karşıdan inanılmaz güzel gözüküyordu, hemen yiyecek bir şeyler aldık ve Princess Street Garden'da keyifle manzara karşısında kahvaltımızı yaptık. Sonra hemen çantalarımızı otele bıraktık ve kendimizi yollara attık. Çoğu Avrupa ülkesinde olduğu gibi burada da New Town ve Old Town olarak şehir ikiye ayrılıyor, esas yer Old Town ancak yeni şehrin de aslında çok da yeni olmadığını söyleyebiliriz.


Ve karşınızda Edinburgh;

1- Edinburgh kalesi: Bu kale görülmesi gereken yerler listesinde ilk sıralardaydı.
Kalenin tarihi eski, 1633 yılına kadar kraliyet ikametgahı olmaya devam etmiş. 15.yüzyıldan itibaren kalenin konut rolü azalmış, 17. yüzyılda esas olarak büyük bir garnizonlu askeri barakalar olarak kullanılmış (Wikipedia).
Kale ile ilgili detaylı bilgiyi web sitesinden bulabilirsiniz.
Biz hemen kaleyi görmek için yola çıktık, biraz yorucu oldu ama yürüyerek kaleye çıktık, büyük bir kalabalık vardı. Giriş bedeli olarak 2 kişi 32 pound ödedik. Şehir manzarası gerçekten çok güzel, kale çok büyük, bir yandan kalenin her yerini görmeyi bir yandan da kısıtlı zamanımızı en iyi şekilde değerlendirmeyi istiyorduk, hemen kale turuna başladık ancak her kale ziyaretimizde başımıza gelen bölüm bölüm yoğun insan sırası burada da karşımıza çıktı ama bu seferki gerçekten tolere edilebilecek sıralar değildi, neyse ki aralarda acil çıkış kapısı bulduk ve kendimizi dışarıya atabildik, arkamızdan da bayağı bir kişi çıktı, kurtulmanın vermiş olduğu mutlulukla hemen kaleden ayrılmak istedik, ancak kale bahçesinde toplanan grubu görünce bir aksiyon olacağını farkettik, saat tam 13.00'de kaleden top atılıyormuş, zaman da az kalmıştı, biz de izleyip ondan sonra çıkmayı tercih ettik..


2-  Princess Street ve Princess Street Garden: Princess Street Edinburgh'un en yoğun caddesi, ayrıca otobüslerin kalkış noktası, yolun hemen yanında harika kale manzarasına karşı Princess Garden yer alıyor, orada bulunduğumuz süre içerisinde ne zaman güneş açsa herkesin bu parka akın ettiğini gördük, huzurlu ve yemyeşil bir yer.


3- Royal Mile: Kaleden başlayıp Holyroodhouse'a kadar uzanan yol. Kale geziniz bittikten sonra Royal Mile hemen karşınıza çıkacak, biz de kale gezimizden sonra bu meşhur yolda çok keyifli bir yürüyüş yaptık, kalabalık ve canlı bir cadde. Ayrıca önemli yapıların bir kısmı da bu yolun üzerinde.




4- Holyroodhouse Sarayı: Royal Mile'ın sonunda yer alan saray Kraliçe'nin İskoçya'daki eviymiş, ancak web sitesinden okuduğum kadarıyla çok nadir de olsa hala konaklama yapıyorlarmış. Sarayın içi de bahçesi de çok güzeldi. 2 kişi toplam 22 Pound ödedik. Ayrıca orada olduğumuz dönemde sarayda bir de sergi vardı. Konusu " Cairo to Constantinople" ydi, yani İstanbul'un geçmişe ait fotoğrafları sergileniyordu.


5- Arthur's Seat:  Burası da mutlaka görülmesi gereken yerler arasındaydı, tarihi ile ilgili bir çok hikaye okudum, hangisi doğru bilemiyorum tabii. Holyrood Park'ın en yüksek tepesi, ancak zirveye çıkmanın pek kolay olmadığını farkettikten sonra zirveye değil de görece daha alçak olan tepeyi gözümüze kestirdik, tepeye çıkarken ve tepeden inerken çok dikkatli olunması gerekiyor çünkü çok fazla yağmur yağdığı için toprak kaygan olabiliyor. Biz çıktığımızda gün akşamdan geceye dönüyordu, manzara inanılmaz güzeldi, keyifle seyre daldık ancak güneşin batmasıyla hava çok soğudu. Biz de o güzel manzarayı bırakıp aşağı indik.


6- Parlamento Binası: Holyroodhouse Sarayı'nın hemen karşısında bulunan parlamento binası modern bir mimariye sahip, her dönem ziyarete açık mı bilemiyorum ancak bizim bulunduğumuz dönemde ziyarete açıktı, biz de bu fırsatı kaçırmak istemedik, böylece İskoçya parlamentosunu da görmüş olduk.


7- National Museum of Scotland: İskoçya Ulusal Müzesi çok büyük bir müze, her konuyla ilgili eser görebilirsiniz desem sanırım abartmış olmam, kısaca bahsetmek gerekirse müzede İskoçya'nın bilim ve teknolojiye yaptığı katkılar, dünyanın birçok ülkesinden getirilmiş ve kültür farklılıklarını vurgulayan eserler, kimya, tıp, mühendislik vb. alanlardaki bilimsel gelişmeler, tarihi biblolar, İskoçya'da geçmiş çağlara ait bulunan eserler, tabiat ve hayvanlara ait birçok bilgi, antik Mısır'a ait eserler, heykeller, koleksiyonlar vs. bulunmakta. Görmenizi öneririm.


8-  Scott Monument: Princess Street'de yer alan bu devasal anıt, yazar Walter Scott ve sadık köpeğinin anısına yapılmış. Çok görkemli bir yapıt, ayrıca bir yazar için yapılmış 2. en büyük anıt olma özelliğini taşıyor (Wikipedia).


9- Rosslyn Chapel: Da Vinci'nin şifresini okuyanlar hatırlayacaktır, hikaye bu kilisede son buluyor. Biz gittiğimizde bayağı kalabalıktı, kilise romanla meşhur olmuş, mimarisi çok etkileyici, her bir detayın anlatıldığı rehber kartlar yapıyı daha iyi kavramanıza yardımcı oluyor. Birçok sembolü, kusursuz işçiliği ve muazzam simetrisi ile görülmeye değer bir kiliseydi. Bu arada kilise biraz uzakta, Edinburgh merkezden (Princess Garden'ın yanından) 15 no'lu otobüs ile 1 saat civarında sürüyor ama yolun seyri de harikaydı. Kiliseye giriş kişi başı 9 Pound.


10- Calton Hill: Burası da şehri tepeden görmenizi sağlayacak harika bir tepe, manzarası müthiş, ayrıca buraya ulaşım da kolay.
Tepede aynı zamanda Ulusal Anıt, Siyasal Şehitler Anıtı, Nelson Anıtı, Robert Burns vb. anıtlar var (Wikipedia).
Ağustos ayında burası Edinburgh festivalinin merkezi konumundaymış, kaleden atılan havai fişekler en iyi buradan izleniyormuş. http://www.edinburghguide.com/parks/caltonhill


11- Camera Obscura: Burası da Royal Mile üzerinde, kaleye yakın kısımda yer alıyor, özetlemek gerekirse burası farklı bir deneyim yaşayabileceğiniz bir illüzyon dünyası. Özellikle Camera Obscura gösterisi çok değişik. Sizi binanın en tepesindeki bir odaya alıyorlar, ışıklar kapatılıyor, odanın ortasında büyük bir masa var masanın üzerinde de gene büyük bir periskoptan var, Edinburgh sokakları bu alet yardımıyla masaya yansıtılıyor, siz de masaya yansıyan insanları elinize alabiliyor ve hareket ettirebiliyorsunuz. Biliyorum bu şekilde pek anlaşılmıyor ama şunu söyleyebilirim bu harika gösteri ayna, lens ve gün ışığı yardımıyla ortaya çıkıyor. Bu özel gösteri dışında ışık oyunları, yanılsamalar, ayna oyunları ve birçok eğlenceli atraksiyonu da bu müzede bulabilirsiniz.  http://www.camera-obscura.co.uk/


12-Viski müzesi: Royal Mile üzerinde yer alan bu müzeye viski sevmeseniz bile girmenizi öneririm. Viskinin yapılışı inanılmaz güzel bir sunumla anlatılıyor, biz bayıldık, müzenin sonunda rehberimiz viski lezzet testi yaptırmayı da ihmal etmedi ve sonunda hoş bir bardak hediyesi ile tamamlandı. Giriş bedeli iki kişi toplamda 25.50 Pound.


13- St. Giles Cathedral: İskoçya'nın meşhur kiliselerinden biri olan St. Giles Katedrali Royal Mile üzerinde bulunuyor.
Kilise 1300'lerin sonunda çıkan yangında zarar görmüş ve yeniden inşa edilmiş (Wikipedia).
Royal Mile'da yürürken bu haşmetli kilise dikkatinizi çekecektir.


14- National Gallery of Scotland: İskoç Ulusal Galeri şehrin merkezinde bulunan ve çok önemli eserleri bünyesinde barındıran İskoçya'nın bir diğer önemli müzesi. Erken Rönesans döneminden günümüze kadar önemli sanatçıların eserlerini ve İskoç sanat dünyasına ait önemli eserleri de burada görebilirsiniz. Galeriye giriş ücretsiz.



Edinburgh'da gezemediğimiz yerler arasında Royal Yacht Britannia, People's Story Museum ve Royal Botanic Garden yer alıyor. Buraları da görmek isterdik, n'apalım bir daha ki sefere diyelim..

Edinburgh Harita:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder