Trier'den yaklaşık 45 dakika süren tren yolculuğu sonunda Lüksemburg'a vardık. Akşam olduğu için yemek yiyip otelimize gittik. Ertesi gün gezmeye başladığımızda şehrin çok yokuşlu olduğu için coğrafi olarak zor bir yer olduğunu farkettik. Hatta yürümek pek mümkün olmadığı için ulaşımın ücretsiz olduğunu okumuştuk. Ancak bu zor coğrafyaya rağmen biz şehre bayıldık. Şehir için 2 katlı diyebiliriz:) Yoğunluk ve hareket üst katta, alt kat ise sakin ve huzurlu. Yukarıdan aşağıya bakmak müthiş keyifli. Yemyeşil bir manzara... Biz Lüksemburg'u çok çok beğendik.
Bizim gözümüzden Lüksemburg;
1- Bock Promontory: 963 yılında Ardenne Kontu Siegfried, Lüksemburg şehrinin beşiği olan bu devasa kayalık çıkıntıyı Trier'deki Saint Maximin Manastırı ile takas yoluyla satın aldı. Siegfried'in kalesini inşa ettiği kaya stratejik açıdan çok önemli bir rol oynadı. Üç tarafı Alzette vadisiyle çevrili olan ve yalnızca batıdan erişilebilen kalenin savunulması kolaydı. Kayanın içinde ziyaretçi, arkeolojik mahzen gibi diğer tarihi anıtların yanı sıra eskiden yer altı savunma galerileri olarak kullanılan Bock'un kazamatlarını da bulur (https://www.luxembourg-city.com/en/place/fortification/bock-promontory).
Bu bölge şehrin en önemli yerlerinin başında geliyor. Kayalıklarda gezebiliyor ve tünele girebiliyorsunuz.
2- Casemates de la Petrusse: Randevu alarak gezebildiğiniz bu yer altı geçitleri şehirde görülmesi gereken en önemli yerlerden biri. İlk gün randevu sıkıntısı olduğu için ertesi güne ayarlayabildik. Rehber eşliğinde gezimiz 1-1,30 saat sürdü. Beklentimizin biraz altında kaldı açıkçası ama mutlaka görülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Detaylı bilgi için; https://www.luxembourg-city.com/en/things-to-do/sights/underground/petrusse-casemates.
3- Köprüler: Şehirde birçok köprü mevcut. Hepsi de şehre ayrı bir güzellik katıyor...
- Adolphe Köprüsü; Sanırız en dikkat çekici ve güzel olanı bu köprü. Şehrin siluetine etkisi büyük:)
- Passerelle Köprüsü; Şehrin diğer güzel köprüsü.
- Grand Duchess Charlotte Köprüsü; Şehirdeki kırmızı köprü.
8- Pfaffenthal Panaromik Asansör: Yeni cam asansör, şehir merkezinde bulunan 'Pescatore' parkını Alzette Vadisi'nin dibindeki Pfaffenthal Bölgesi'ne bağlıyor. Cam asansördeki yolculuk hem yayalar hem de bisikletliler için geniş manzaralar (71 m yükseklikte) sunuyor. Asansörü kullanmak ücretsizdir (https://www.luxembourg-city.com/en/place/monument/panoramic-elevator-of-the-pfaffenthal).
Bu güzel turistik atraksiyonu yapmadan olmazdı tabii:)
9- William Meydanı ve Hotel De Ville: Şehrin önemli bir meydanı. Hotel De Ville de bu meydanda yer alıyor.
10- Place de la Constitution ve Gelle Fra Heykeli: Anma Anıtı, genellikle Gelle Fra takma adıyla bilinir ve Lüksemburg Şehri'nde bulunan bir savaş anıtıdır. Dünya Savaşları ve Kore Savaşı sırasında Müttefik Devletlerin silahlı kuvvetlerinde gönüllü olarak hizmet veren binlerce Lüksemburgluya ve İspanya İç Savaşı sırasında Uluslararası Tugaylarda gönüllü olarak hizmet veren Lüksemburglulara adanmıştır (Wikipedia)
Bu güzel heykeli ve harika bir manzaraya ev sahipliği yapan bu küçük meydanı görmeden olmaz.
11- Grand Ducal Sarayı: Büyük Dük Sarayı, Lüksemburg'un güneyindeki Lüksemburg Şehri'nde bulunan bir saraydır. Lüksemburg büyük dükünün resmi ikametgahıdır ve büyük düklüğün devlet başkanı olarak görevlerinin çoğunu burada gerçekleştirir; ancak asıl ikametgahı Colmar-Berg'deki Berg Kalesi'dir (Wikipedia).
Güzel bir bina ama içine girilebiliyor mu bilmiyoruz çünkü biz oradayken güvenlik şeridi vardı. Uzaktan bakıp fotoğrafını çektik.
12- Notre Dame Katedrali: Kutsal Bakire Katedrali aslında bir Cizvit kilisesiydi ve temel taşı 1613 yılında atıldı. Rönesans tarzından esinlenen çeşitli bileşenleri ve süslemeleri ortaya çıkaran, geç Gotik tarzın dikkat çekici bir örneğidir. 18. yüzyılın sonlarında mucizeler yaratma gücüne sahip, şehrin ve ülkenin koruyucu azizi olan Acılıların Yorgancısı Kadın imajını benimsedi. 50 yıl sonra Aziz Meryem Kilisesi olarak kutsandı ve 1870 yılında Papa Pius IX Meryem Ana Katedrali'ni adadı. 1935 ile 1938 yılları arasında genişletildi (https://www.luxembourg-city.com/en/place/church/cathedral-of-the-blessed-virgin).
13- Justice Quarter: Temel taşı 7 Ekim 2003'te atıldı. İnşaat çalışmaları 2008 yılında tamamlanmış olup aynı yılın temmuz ayında adli makamlar yeni ofislerine taşınmıştır. Resmi açılış 6 Ekim 2008'de gerçekleşti (https://www.luxembourg-city.com/en/place/monument/justice-quarter).
14- St. Michael Kilisesi: Şehrin önemli bir kilisesi ama çok büyük bir kilise değil. Bakıp yolumuza devam ettik.
16- National Museum of Natural History: Doğa tarih müzelerini çok ziyaret ettiğimiz için burada pas geçtik. İlginiz varsa kaçırmayın deriz.
18- Saint Jean du Grund: Küçük ama güzel bir kilise. Bakıp çıktık.
19- Sacred Heart Kilisesi: Şehrin diğer bir önemli kilisesi. Çok büyük değil ve oldukça sade olduğunu söylemeliyiz.
25- Ulusal Dayanışma Anıtı (National Monument of the Solidarity): Sözde Cannon Tepesi'nde yükselen anıt, İkinci Dünya Savaşı'nda ölenleri anıyor ve Lüksemburg ulusunun Nazi işgali karşısındaki direnişini ve dayanışmasını hatırlatıyor. Taş döşeli iç avlu hapishaneleri, toplama kamplarını ve kışlaları simgeliyor. Sıradan, yontulmamış bir taş, savaş kurbanlarını temsil ediyor. Bu tarihi anıtın önünde sonsuz bir ateş yanıyor (https://www.luxembourg-city.com/en/place/monument/national-monument-of-the-solidarity).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder